The post Hormonal Doğum Kontrol Yöntemlerinden Sonra Gebelik appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>Hormonal bir doğum kontrol yöntemi kullanıp bırakıldıktan sonra hamile kalma süresi, kullanılan yöntemin yanı sıra bazı bireysel faktörlere de bağlıdır.
Çoğunlukla normal doğurganlık birkaç ayda geri döner. Bazen, döngüleri ve yumurtlamanın düzenli hale gelmesi ve gebelik birkaç ay alabilir. Bu süre, doğum kontrolüne başlamadan önce adetleri düzensiz olan kişilerde daha uzun olabilir. Ancak hormonal doğum kontrolü kısırlık riskini artırmaz. Genel olarak:
The post Hormonal Doğum Kontrol Yöntemlerinden Sonra Gebelik appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>The post Antik Dönem ve Mitolojide İnfertilite appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>Üreme üzerine antik çağdan günümüze kalmış yazılar var. Antik dönemde üremeye çok önem verilmiş, üreme hayatın ve var oluşun bir nedeni olarak görülmüştür. Dinler de üremeyi emretmiştir. Bu yüzden doğurganlık Tanrı’nın insanlara bir armağanı ve kısırlık ise bir ceza olarak algılanır.
İnfertilite, antik çağda da bir sorundu. Antik bir hikaye aktarmak isterim.
İbrahim ile Sara’nın yıllarca çocukları olmaz. Sara, kadın için çok zor bir karar verir. İbrahim’e “Git ve benim nedimemden bir çocuk sahibi ol.” der. İbrahim, Sara’nın önerisini yerine getirir ve Hagar adlı nedimeden bir oğlu olur.
Hikaye biraz tatsız. Zira sorunu kadına bağlamış, erkek kısırlığını gözardı etmiş.
2017 yılında bulunan bir Asur tableti de çok benzer. Harran Üniversitesi’nin yaptığı bir kazıda 4000 yıllık tabletler bulundu. Tabletlerden biri Laqipum adlı bir adam ile Hatala adlı bir kadının evlilik anlaşması. Anlaşmaya göre çiftin çocukları olmadığı taktirde Hatala, kocasına çocuk sahibi olması için bir köle kadın satın alacak. Bu biraz taşıyıcı anneye benziyor. Ancak gebe kalamayan çiftte sorumluluğun kadına yüklenmesi çok da anlamlı değil. Laqipum karısı Hatala’nın kendisine bulduğu köle kadınla yattığında da çocuğu olmazsa ne olacak?
Antik Yunan’da tıbbi konuları ilk yazan kişi Hipokrat (MÖ 460-380) idi. İnsan üremesi üzerine olan tıp bilgimizin kökeni de genellikle “tıbbın babası” olarak bilinen Hippocrates’a atfedilmektedir. Milattan önce beşinci yüzyılda hem kadın hem de erkeklerin, biri diğerinden daha güçlü olan, iki seminal sıvıdan meydana geldiği ve birinci gruptan gelenlerin erkekleri, ikinci gruptan gelenlerin ise kadınları oluşturduğuna inanıldığını biliyoruz.
Üreme ile ilgili altı tane yazı Hipokrat’a atfedilir. Hipokrat’ın aforizmalarından bir alıntı.
Eğer bir kadın gebe kalamıyorsa battaniyeye sarın ve alttan tütsüleyin. Eğer tütsünün esansı ağız ve burun deliklerinden çıkarsa kadın kısır olmadığını bilsin.
Hipokrat’a göre kısırlık, vajenin diğer vücut kısımları ile devamlılığının bozulmasından ileri geliyordu. Yine Hipokrattan bir alıntı.
Rahmi soğuk ve yoğun olan kadınlar gebe kalamaz. Rahmi yaş olanlarda semen söner. Rahmi çok sıcak ve kuru olanlarda semende istek kalmaz. Bunun dışındaki rahimler doğurgandır.
Bu tanımlardan benim anladığım rahim olarak vajina anlatılmak istenmiş olmalı. Biz Türkçe’de vajina yerine hazne, uterus yerine rahim kelimelerini kullanırız.
Stagira’lı Aristo (MÖ 384-322), zamanının büyük filozof, hayvan ve doğa bilimcisidir. “Hayvanların Kökenleri” adlı eserinde üremeye dair pekçok kavram hakkında fikir öne sürmüştür.
Aristotle, insanın ilk evresinin aslında dişilerde bulunan bir yumurta olduğunu öne sürmüştür. Spermin, yumurtaya şeklini verecek güce sahip olduğunu ve dişinin maddesel olan içeriğine erkeğin maddesel olmayan gücü kattığını belirtmiştir.
Erkekleri kısırlaştırmak için kastrasyon yapılırdı. Eskiden testislerin sperm üretim merkezi değil, sperm kanallarını aşağı doğru çeken ağırlıklar olduğu varsayılırdı. Aristo, testislerin üreme üzerindeki etkilerini ve kastrasyonun bunu nasıl sağladığını şöyle anlatıyor.
Testisler kanalların bir parçası değildir. Kanallara, dokuma tezgahlarındaki ipleri germek için asılan taşlar gibi asılmışlardır. Yeni kastrasyon yapılmış bir boğa hemen inekle çiftleşirse gebelik oluşur. Çünkü henüz kanallar yukarı çekilmemişlerdir.
The post Antik Dönem ve Mitolojide İnfertilite appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>The post Tüpbebek Tedavisi Kimler İçin Gereklidir appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>Yumurta ile spermin birleşmesini önleyen pek çok neden olabilir. Bir yardımcı üreme tekniği olan tüpbebek, pekçok sorunda ilk tedavi seçeneği haline gelmiştir. Başarı oranlarının artması ile tüpbebek tedavisi son sıralardan ilk sıralarda tercih edilir hale gelmiştir. Bu sayede pek çok çiftin çocuk sahibi olması sağlanabilmiştir.
Gebeliğin doğal yollardan gerçekleşmesi için vajina içine bırakılan spermlerin rahim ve yumurtalık kanalından geçerek, yumurtalıktan atılan yumurta ile buluşup onu döllemesi gerekir. Anlaşılabileceği gibi döllenmenin gerçekleşmesi için açık ve sağlıklı bir yumurtalık kanalı gereklidir. Hem sperm ve yumurtanın, hem döllenme ile oluşan embriyonun iletilmesi hem de döllenmenin içinde gerçekleşmesi için yumurtalık kanalı açık ve sağlıklı olmalıdır. Yumurtalık kanalının tıkalı, ileri derecede hasarlı veya ameliyatla alınmış olması durumunda tüpbebek tedavisi gerekli ve iyi bir tedavidir.
Bazen yumurtalık kanalının tıkanıklıklarını laparoskopi yöntemi ile açmak mümkün olabilir. Özellikle yumurtalık kanalının karın boşluğuna bakan ucundaki tıkanıklıkları laparoskopi ile açmak daha kolaydır. Karın alt kesiminden yapılan yumurtalık kisti, myom, dış gebelik ameliyatları; karın zarı iltihabına neden olabilen apandisit gibi hastalıklarda yumurtalık kanalı tıkanabilir. Kimi zaman yumurtalık kanalı açık bile olsa çevredeki yapışıklıklar yumurtanın kanala ulaşmasını önleyebilir. Bu durumda laparoskopi ile kanalın açılması ve yapışıklıkların giderilmesinden sonra altı ay içinde gebelik elde edilememiş ise tüpbebek yapılabilir.
Yumurtlama sorunu olanlarda ilaç kullanılarak yumurtlama olması sağlanabilir. Ancak ilaç ile yumurtlama sağlanması pahalı ve riskli tedavilerdir. Art arda denenen yumurtlama tedavilerinde gebelik elde edilemiyorsa tedaviyi tekrarlamak yerine tüpbebek uygulanması maliyetleri azaltabilir.
Her ay adet kanaması ile dökülen rahim iç tabakasının olması gereken rahim içi yerine başka yerlerde bulunmasına endometrioz denir. Endometrioz en sık karın zarı, yumurtalık kanalı, yumurtalık, veya barsak üzerinde bulunabilir. Endometrioz, gebe kalmayı zorlaştırır. Endometrioz odaklarının ameliyatla temizlenmesinden sonra altı ay içinde gebelik elde edilememiş ise tüpbebek yapılabilir.
Sperm sayı, hareket ve görünümü (morfoloji), gebe kalmak için önemli faktörlerdir. Sperm sayı, hareket ve morfolojisindeki bozuklukların tedavisi genellikle çok başarılı değildir. Bu durumda tüpbebek ve gerekli görülürse mikroenjeksiyon uygulamaları ile gebelik şansı artırılabilir. Bazen normal boşalma ile hiç sperm gelmez. Bu durumda yumurta, testisten biyopsi ile alınan spermlerin mikroenjeksiyon yöntemi ile döllenebilir.
Düzenli ilişki ile gebe kalamadığı için başvuran çiftlerin bazılarında yapılan testlerde bir sorun saptanamadığı halde uygulanan tüm yöntemlerle gebelik elde edilemez. Bu duruma açıklanamayan infertilite denir. Açıklanamayan infertilite olgularında anne adayının yaşının her deneme sonrası ilerlemesi ile gebelik şansı azalmaya devam eder. Açıklanamayan infertilite olguarında da tüpbebek uygulaması ile kısa sürede gebelik elde edilebilir.
Sperme karşı erkek veya kadın üreme sisteminde oluşan bağışıklık tepsiki, spermlerin hareketini önleyebilir. Bu durumda spermin yumurtayı dölleme şansı kalmaz. Bu olgularda tüpbebek, yüksek gebelik başarısı sağlar.
Anne adayının yaşı ilerledikçe yumurta sayısı azalır. Özellikle 35 yaş üzerinde azalma daha da hız kazanır ve gebe kalmaya izin vermeyecek seviyelere gelebilir. Bu yaş sonrası gebelik olasılığı düşün yöntemler ile kaybedilen zaman çok değerli olabilir. Zaman kaybetmeden tüpbebek uygulanması yüksek gebelik şansı tanır.
Anne baba veya diğer kardeşlerde saptanan ve embriyonun yerleştirilmesinden önce alınan hücrede test yapılarak tanısı konabilecek hastalıklar için tüpbebek yapılabilir. Tüpbebek uygulaması sırasında embriyodan alınan hücrede preimplantasyon genetiği uygulanarak tanı konabilir.
The post Tüpbebek Tedavisi Kimler İçin Gereklidir appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>The post Klamidya appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>Belirti vermediği veya belirtiler çok silik olduğu için hastalığın gerçek sıklığı bilinmemektedir. Dünya sağlık örgütünün bildirilerine göre yılda ortalama 92 milyon yeni kişiye klamidya bulaşmaktadır.
Klamidya enfeksiyonunun etkeni Chlamydia trachomatistir.
Klamidya mikrobunun pek çok türü bulunur. Bu yazıda, D, E, F, G, H, I, J VE K türlerinden bahsedeceğim. L1-3 türleri ise lenfogranüloma venerim denilen ve yine cinsel yolla bulaşan bir hastalığa neden olur. O konuya ayrıca değineceğim.
Klamidya, hassas bir mikroptur. Bulaşma sonrası hücrelerin içine girer ve hücre içinde yaşar. Bu tür bakterilere zorunlu hücre içi bakteriler adı verilir.
Klamidya mikrobu virüsler kadar küçüktür. Ancak hem RNA, hem DNA içerdiğinden bakteri sınıfında yer alır.
Bakteri hücre içinde yaşamak zorunda olduğundan, çıplak olarak değil, bir hücre ile birlikte bulaşır. Bunun anlamı, cinsel ilişki ile kolayca bulaşabilir. Ama etrafa bulaşan insan hücreleri çok çabuk öleceğinden içinde klamidya mikrobu olsa bile bulaşma gerçekleşmeyecektir.
Bulaşma, yetişkinlerde cinsel ilişki ile olur.
Kadınlarda üretrit (idrar kanalı enfeksiyonu), servisit (rahim ağzı kanalı enfeksiyonu) ve pelvik enflamatuar hastalık (karın zarı enfeksiyonu) yapabilir.
Hastalık, bulaşma gerçekleştikten 7-21 gün sonra ortaya çıkar. Bu döneme kuluçka dönemi veya inkübasyon periyodu denir. Dikkat edilirse, belirtilerin ortaya çıkması değil, hastalık diye bahsettim. Çünkü hastalık, belirtileri çok şiddetli değildir. Uzun süre belirtileri hissedilmeyecek şekilde kaldıktan sonra ortaya çıkabilir. Mikrop, önce idrar yolları veya rahim ağzına bulaşır. Asıl sorun ise yumurtalık kanallarında çıkar. Örneğin klamidya ile enfekte olmuş bir rahim ağzından spiral takıldıktan sonra yumurtalık kanalı abseleri ortaya çıkabilir.
Klamidya mikrobunun bulaşması sonrası kadınların %75, erkeklerin %50’sinde belirti ortaya çıkmaz.
Üretrit (idrar yolu enfeksiyonu) olgularında dizüri (idrar yaparken yanma), servisit (rahim ağzı kanalı enfeksiyonu) olgularında akıntı, ilişki sonrası kanama, PID (karın zarı enfeksiyonu) olgularında kasık ağrısı ve hafif ateş görülebilir. Endometrit (rahim iç tabakası enfeksiyonu) çok nadirdir. Bu olgularda adet düzensizliklerine rastlanabilir.
Klamidya mikrobu, yumurtalık kanalında abse ve hasara neden olabildiğinden kısırlık ve dış gebelik risklerinde artışa neden olur.
Klamidya enfeksiyonu, sıklıkla genç yaşlarda görülür. Bu nedenle kronik klamidya enfeksiyonu sırasında gebe kalma veya gebelikte klamidya bulaşması olasılığı vardır. Gebelikte klamidya servisiti olan olgularda koryoamniyonit (zarların mikrop kapması), erken membran rüptürü (suların erken gelmesi), düşük veya doğum sonrası endometrit (rahim iç tabakası enfeksiyonu) riskleri artar.
Klamidya mikrobunu rahim ağzında taşıyan bir anne, vajinal doğum esnasında bebeğine bulaştırabilir. Annenin rahim ağzında mikrop varsa bebeklerin yarısında enfeksiyon ortaya çıkar. Bebeklerde en sık görülen enfeksiyon, göz enfeksiyonu (neonatal konjonktivit) şeklindedir. Doğumdan ortalama 2 hafta sonra gözde kızarıklık ve akıntı başlar. Klamidya konjonktiviti, körlüğe neden olabilir. Daha nadiren bebekte akciğere mikrobun yerleşmesi ile zatürre (pnömoni) olabilir. Zatürre, doğumdan 1-3 ay sonra ortaya çıkar.
Tanı genellikle muayene ile konabilir.
Tanısı şüpheli olan olgularda kültür çok iyi tanı koydurucu değildir. Zorunlu hücre içi mikrobu olduğundan yapay besi yerlerinde üretilemez.
DFA, ELISA ve PCR gibi yöntemler kullanılır.
Azitromisin 1 gr oral tek doz veya
Doksisiklin 100 mg 2×1 oral 7 gün veya
Eritromisin baz 500 mg oral 4×1 7 gün veya
Eritromisin etilsüksinat 800 mg oral 4×1 7 gün veya
Ofloksasin 300 mg oral 2×1 7 gün veya
Levofloksasin 500 mg oral 1×1 7 gün
The post Klamidya appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>The post Gonore – Bel Soğukluğu appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>Bel soğukluğu (gonore) enfeksiyonuna neden olan bakteri Neisseria gonorrhoeaedir.
Gonore enfeksiyonu olan kişilerin çoğunda klamidya enfeksiyon da bulunur. Bel soğukluğu olan erkeklerin %20, kadınların %42’sinde beraberinde klamidya enfeksiyonu bulunur.
Cinsel ilişki ile bulaşır. Bu nedenle tüm cinsel yolla bulaşan hastalıklar için kimler risk altında ise bel soğukluğu için de onlar risk altındadır. Sağlık bakanlığı, gonore tanısına özel önem vermektedir. Çünkü gonore sıklığı, tüm diğer cinsel yolla bulaşan hastalıkların da sıklığını yansıtır. Özellikle gonore bulunanlarda HIV bulunma riski daha da artmıştır. İşte bu yüzden bel soğukluğu bildirimi zorunlu bir hastalıktır.
Cinsel ilişki ile bulaşan hastalıklar arasında sık görülenlerden biridir. Ancak, pek çok ülkede olduğu gibi, ülkemizde de sıklığı net olarak bilinmez. Bunun pek çok nedeni vardır. Her şeyden önce kadınlar, belirti vermeden uzun yıllar hastalığı taşıyabilir. Zaman zaman belirti veren kişiler de doktora gitmekten kaçınıp antibiyotiklerle hastalığı baskı altında tutar. Antibiyotik kullanımı ile baskılanmış fakat tam tedavi edilmemiş hastalığa tanı koymak da zordur.
N. gonorrhea, insan hücrelerinin içinde yaşayan (intrasellüler), gram boyası ile boyanmayan (gram negatif), hem oksijenli (aerobik) hem oksijensiz (anaerobik) ortamda yaşayabilen, ikisi yan yana bulunan (diplokok) bir bakteridir. İki tane bakterinin hücre içinde yan yana bulunduğu bu bakterinin mikroskop altındaki görünümü, kahve çekirdeği gibi diye tanımlanır. Hareket eden bir bakteri değildir.
Neisseria grubundan bir başka bakteri de N. meningitidis olup menenjit denilen enfeksiyona yol açar.
Neisserialar, özellikle mukoza hücreleri içine girmeyi tercih eder. Bu nedenle cinsel ilişki ile bulaşır. Bakterinin yapısında bulunan bazı maddeler, insanın bağışıklık sıvılarını etkisiz hale getirerek daha bulaşıcı olmasını sağlar.
En önemli bulaşma yolu cinsel ilişkidir.
Nadir bulaşma şekilleri de vardır. Cinsel organdan kirlenen el ile gözün ellenmesi sonucunda konjonktivit oluşabilir.
Annede bel soğukluğu var ise doğum kanalında temas eden bebeğin gözüne bulaşarak oftalmia neonatorum oluşabileceği gibi, bebeğin savunma sistemi tam çalışmadığından kan dolaşımına mikrop bulaşabilir.
Çok nadir olmakla birlikte, cinsel temas olmadan ortak kullanılan havlu gibi eşyalardan da bulaşma olabilir.
Oral seks ile boğaza belsoğukluğu mikrobu bulaşabilir.
Cinsel ilişki sırasında ilk bulaşması gereken yer vajina olduğu halde çok özel koşullar dışında vajinaya bulaşmadan rahim ağzına bulaşarak servisit yapar. Peki bu özel koşullar nelerdir? Yalnızca ergenlik öncesi kız çocuklarında vajina cildi hassas olduğu için vajina cildinde (mukoza) gonoreye rastlanır. Bazı olgularda rahim ağzına bulaşmadan veya aynı anda idrar yollarına bulaşır. İdrar boşaltma kanalında üretrit denilen enfeksiyonu yapabilir. Kimi zaman da vajina girişinde bulunan salgı bezlerine bulaşıp Bartholin absesi veya Skene absesine neden olabilir.
Rahim ağzından ilerleyip yumurtalık kanalına geçerek salpenjit yapar. Bu yolculuğunda rahim iç tabakasında enfeksiyon yapmadan yumurtalık kanallarına (tuba uterina) ilerler. Ancak yeni doğum yapmış kadınlarda rahim iç tabakası daha hassas olduğundan rahim iç tabakasında enfeksiyon (postpartum endometrit) oluşturabilir. Yumurtalık kanallarını takiben karın boşluğuna geçerek karın zarı iltihabı (peritonit) yapabilir. Peritonit olgularında diyafram ile karaciğer arasında yapışıklıklar (Fitz Hugh Curtis Sendromu) olabilir.
Anal ilişki sonrasında kalın barsağın enfeksiyonu (proktit) , oral ilişki sonrası boğaz enfeksiyonu (farenjit) görülebilir.
Kuluçka dönemi 2-8 gündür. Daha açıkçası cinsel temastan 2-8 gün sonra belirtiler başlar. Kadınlarda mikrop, rahim ağzı veya idrar yollarına bulaşır. Her iki durumda da iltihaplı bir akıntı vardır. İdrar yollarına bulaştığı taktirde idrar yaparken yanma, sık idrar yapma olur. Rahim ağzına bulaştığında ise akıntının yanında hafif bir kasık ağrısı hissedilebilir. Ancak kasık ağrısı, cinsel temas ile şiddetlenir.
Rahim iç tabakasının mikrop kapması çok nadir bir durumdur. Rahim iç tabakasında enfeksiyon olduğu taktirde kanama görülebilir.
Rahim ağzı ve idrar yollarından sonra sıklıkla tutulan bir başka organ yumurtalık kanallarıdır. Yumurtalık kanalları enfeksiyonu oluştuğunda kanalda abse meydana gelebilir. Muayene sırasında abse hissedilebileceği gibi rahim ağzı hareket ettirildiğinde şiddetli ağrı hissedilir. Yumurtalık kanalı enfeksiyonlarında karın ağrısının yanı sıra ateş yükselmesi olur. Hatta enfeksiyon yumurtalık kanalından karın zarına yayılarak bulantı ve kusmaya da neden olabilir.
Özellikle kronikleşmiş enfeksiyonlarda hiç bir belirti hissedilmeyebilir.
Enfeksiyon düzgün tedavi edilmeyip kronikleştiğinde yumurtalık kanallarında yapışıklıklar yaparak kısırlığa neden olur. Yumurtalık kanalındaki bu yapışıklıklar, döllenen yumurtanın taşınmasını bozarak dış gebeliklerin oluşmasına neden olabilir. Aynı yapışıklıklar, karın zarı, barsaklar, yumurtalıklar arasında da meydana gelir. Bu durum, cinsel ilişki sırasında ağrı (disparoni) olmasına neden olabilir. Hatta bu ağrılar, cinsel ilişkiden bağımsız zamanlarda da olabilir.
Bazen bel soğukluğunun (gonore) yumurtalık kanalında (tuba uterina) oluşturduğu abse belirtileri hafifler ve yumurtalık kanalının su dolu kalmasına (hidrosalpinks) neden olabilir.
Nadir olsa da anne adayında da gonore görülebilir. Gebelik sırasında geçirilen gonore, erken su gelmesi, erken doğum, düşük doğum ağırlığı gibi sorunlara neden olabileceği gibi vajinal doğum sırasında bebeğe bulaşabilir.
Genellikle muayene ile tanı konabilir. Gonorede şüphelenildiğinde tanı kesinleştirilememiş ise alınan örnek mikroskop ile incelenebilir. İdrar yolundan veya rahim ağzından gelen akıntı alınıp mikroskop lamına sürülebileceği gibi ameliyat sırasından yumurtalık kanalından da örnek alınabilir. Ancak alınan örneğin incelenmesi sırasında mikroskop ile görülen diğer bakteriler gonore ile kolayca karışabilir.
Mikroskobik bakı. Olguların çoğunda mikroskobik olarak etken görüntülenemez. Diğer yandan kimi zaman enfeksiyon olmadığı halde gonokoklara benzer mikroplar bulunabilir. Bu da doğru tanı konmasına izin vermez.
Kültür. Kadınlarda kültür için örnek rahim ağzı kanalının içinden veya idrar kanalından alınır. Gonore kültürü, özel besiyeri ve özel üretme teknikleri gerektirdiğinden günümüzde kolaylıkla yapılamamaktadır.
ELİZA ve DNA Probları. Bu yöntemler ile hızlı tanı konabilmesine karşın yanlış tanı oranları halen yüksektir.
https://izmirkarsiyakakadindogummerkezi.com/gonore-bel-soguklugu/
The post Gonore – Bel Soğukluğu appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>The post İnfertiliteye Genel Bakış appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>İnfertilite, çok nadir bir sorun değildir. Ortalama 7 çiftten biri çocuk sahibi olma konusunda zorluk yaşar.
Bir yıl düzenli ve korunmasız cinsel ilişki sonrası çiftlerin ortalama %85’i gebe kalır. Gebe kalamadan geçirdiğiniz her ay sonrası yardım almadan gebe kalma şansınız biraz daha azalır. Gebelik denemelerine yeni başlamış bir çiftin 1 yıl içinde gebe kalma şansı %85 olduğu halde, üç yıl süre ile korunmasız ve düzenli ilişkiye rağmen gebe kalamamış bir çiftin önündeki bir yıl içinde gebe kalma şansı %25’e inmiştir.
Bazı kadınlar çok çabuk hamile kalırlar. Ancak bazılarında gebe kalma uzun bir süre gerektirir. Bir yıllık deneme sonunda gebe kalamamış iseniz muayenehanemizi ziyaret etme zamanı gelmiştir. Ancak 35 yaş üzerinde iseniz veya doğurganlığınızı etkileyebilecek bir sorununuz olduğunu önceden biliyorsanız muayeneye gelmek için daha fazla beklememelisiniz. Gebe kalmanızı zorlaştıran bir sorun saptamıyorsak infertilite tanısı koymak için en az 1 yıl gebe kalamadığınızı görmeyi bekleriz. İnfertilite tedavisi için ne zaman doktora başvuracağınız konusunda detaylı bilgi almak için “İnfertilite Tedavisine Başlama Zamanı” başlığını tıklayınız.
Muayeneye geldiğinizde size ilk yapacağımız şey, infertilitenin sık görülen nedenlerini kontrol etmek olacaktır. İnfertilite için araştırılacak nedenler konusunda detaylı bilgi almak için “İnfertilite Nedenleri” başlığına tıklayınız.
İki tip infertilite vardır.
Doğurganlık tedavisi
Nedeni saptanabilen olgularda infertilite nedenine yönelik tedavi yapılır. İnfertilite tedavisi hangi yöntem uygulanırsa uygulansın size gebelik garantisi veremez.
Kamu kurumlarında infertilite olgularına basamaklı tedavi yöntemi uygulanmaktadır. Özel tedavi görmek istiyorsanız infertilite tedavisi yapacak doktoru seçerken dikkatli olmalısınız. Doktorunuzu seçme aşamasında, “İnfertilite Doktoru Seçerken Dikkat Edilecek Detaylar” başlığına tıklayınız.
İnfertilite tedavisi konusunda detaylı bilgi almak için, “İnfertilite Tedavisi” başlığına tıklayınız.
İnfertilite tedavisi için uygulanan yöntemler bazı riskleri de beraberinde getirir.
Erkek ve kadınlarda infertiliteye neden olan veya doğurganlığa kötü etki yapan pek çok neden vardır.
Kadınlarda görülen infertilite nedenleri
Erkek ve kadında doğurganlığı etkileyen bazı risk faktörleri de vardır.
Çay, kahve ve kola içimi ile infertilite arasında bir ilişki saptanmamıştır.
İnfertil Çiftte Doktora Başvurmak İçin Beklenecek Süre
İnfertilite Doktoru Seçerken Dikkat Edilecek Detaylar
İnfertilite Tedavisine Başlarken Dikkat Edilecek Hususlar
Türkiye’de İnfertilite Tedavi Tarihçesi
Antik Dönem ve Mitolojide İnfertilite
İnfertilite Tedavisi Tarihinde 1900 Yılı Öncesi
İnfertilite Tedavisi Tarihinde 1900-1978 Yılları Arası
İnfertilite Tedavisi Tarihinde 1978-1982 Yılları Arası
İnfertilite Tedavisi Tarihinde 1982-1992 Yılları Arası
İnfertilite Tedavisi Tarihinde 1992 Sonrası
Depresyon Doğurganlığı Azaltıyor
The post İnfertiliteye Genel Bakış appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>The post İnfertil Erkekte Hormon Analizleri appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>Erkek üremesinin en önemli iki hormonu FSH ve testosterondur. Bu hormonlar için test uygulanabilir. Gerekli görülürse LH, östradiol ve prolaktin hormonu düzeylerine de bakılabilir.
The post İnfertil Erkekte Hormon Analizleri appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>The post İnfertilite Nedir? appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>İnfertilite (kısırlık), çağımızın en sık rastlanan sorunlarından biridir. Gerek beslenme şeklindeki değişiklikler, gerek hayatımızdaki yoğun stres, gerekse teknolojinin körüklediği radyoaktivite ile doğurganlık azalmaktadır.
Çiftlerin 1 yıl, eğer anne adayının yaşı 35 veya üzerinde ise 6 ay düzenli ve korunmasız ilişkiden sonra gebe kalamamalarına infertilite (kısırlık) denir. Bir yıl düzenli ve korunmasız cinsel ilişkiden sonra çiftlerin %85’i gebe kalmıştır. Bir yılın sonunda hala gebe kalınamamış ise yardımsız gebelik şansı çok azdır. Bir kadının korunmasız ilişkiler sonucunda gebe kalamadığı süre ne kadar uzun ise tıbbi yardımla veya yardımsız gebe kalma şansı da o kadar azalır. Bunda anne adayının yaş ile birlikte yumurta sayısındaki azalma etkili olsa da azalma yaşın etkisinden çok daha fazladır.
Dünyadaki çiftlerin %15-20’si veya diğer bir deyişle her 7 çiftten biri infertilite sorunu ile uğraşır. Yıllar içinde bu oranlarda küçük artışlar meydana gelmiştir. Bugün 20-45 yaş arasındakilerin en sık rastlanan sağlık problemi haline gelmiştir.
İnfertil çiftlerde infertilite nedeni araştırıldığında bir kısmında neden saptanamaz.
Aslında nedeni saptanamayan infertilite oldularında bu günkü teknoloji ile neden bulamasak da altta yatan bir neden vardır. İnfertilite olgularının büyük bir kısmında yapılan testlerle neden bulunabilir. Ancak bu günkü teknoloji ile spermlerdeki hareket bozukluklarının ince detayları veya döllenmiş yumurtanın tüpler içindeki yolculuğunun bozuklukları saptanamayabilir. Nedeni saptanamayan infertilite deyimi, günümüzdeki tanı yöntemlerinin kısıtlılığı ile ilgili bir durumdur. Tanı yöntemleri geliştikçe infertilitede nedeni bilinmeyen olguların oranı da azalacaktır.
Nedeni saptanamayan infertilite olgularında psikolojik faktörlerin önemi henüz netlik kazanmış değildir. Stresin kadın üreme sistemi üzerinde olumsuz etkiler yaptığı bilinen bir gerçektir. Nasıl ki stres ve anksiyete (endişe) kalp ve mide sorunlarına neden olabilirse, üreme yeteneğini de etkileyebilir. Örneğin yoğun stres yumurtlama düzeni üzerinde kötü etki yaparak adet düzensizliğine neden olabilir. Ancak stres mi infertilite nedenidir, yoksa infertilite ve tedavisi mi strese neden olur bunu anlamak da kolay değil. Yine de stres ve endişenin ortadan kalktığı kişilerde kendiliğinden gebeliklerin ortaya çıkabildiği bilinmektedir. Örneğin tedaviye ara verilen çiftlerde stresin azalması ile kendiliğinden gebelik olması sık rastladığımız bir durumdur.
İnfertilitenin kaynağı kadın veya erkek olabileceği gibi hem kadın hem erkeğin aynı anda infertilite nedeni olması da mümkündür.
The post İnfertilite Nedir? appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>The post İnfertilite Doktoru Seçerken Dikkat Edilecek Detaylar appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>İnfertilite (kısırlık) tedavisi için bir doktor belirlerken bazı detayları bilmeniz çok önemlidir.
İnfertilite tedavisi için gideceğiniz doktorun, kısırlık ve tedavisi konusunda yeterliliği ve tecrübesini dikkate almalısınız. Tedavi için genellikle bir tüpbebek merkezinden ziyade kadın hastalıkları ve doğum uzmanı tercih edilir. Elinde çekiç olan, herşeyi çivi gibi görür. Bazı tüpbebek merkezleri de kısırlık tedavisine doğrudan tüpbebek ile başlamayı tercih ederler. Bu, tedavi sürecinde aylık ve elde edilen bebek başına maliyeti çok artıran bir yaklaşımdır. Doktorun gerekli olan hastalarında birlikte çalıştığı tüpbebek ekibini de öğrenmelisiniz. Daha önce o doktor tarafından tedavi edilmiş kısırlık hastalarının memnuniyeti, gebelik ve canlı çocuk sahibi olabilme oranlarını öğrenmeye çalışın. Tedavi gören hastalarda çoğul gebelik oranı fazla olmamalıdır.
Bir kısırlık (infertilite) tedavisinin başarısını etkileyen pek çok etken vardır. Bazı hekimler gebelik şansı düşük hastaları kabul etmek istemez. Bu, başarı oranında gerçek olmayan bir yükselme sağlar. Bazı hekimler, yumurtlatma tedavisi ve aşılama uygulamadan tüpbebek yapmayı tercih eder. Bu başarı oranını yükseltse de maliyeti daha fazla yükseltir. Bu ve benzeri nedenler ile doktorların tedavi maliyetleri çok farklı olabilir.
Bu anlamda doktor ile ilk görüşmede uygulanacak yöntemin akış diyagramı ve maliyetleri hakkında bilgi almak en iyisidir.
Acaba doktor tedavi konusunda hangi derneğin kılavuzlarını uyguluyor?
Doktorunuzun kısırlık tedavisi konusunda eğitimi nedir?
Doktorunuz yumurta gelişimi takibi için vajinal ultrason yapıyor mu, hormon tetkikleri için hangi laboratuvar ile çalışıyor?
Tedaviye başlarken yapılacak testler nelerdir?
Kaça mal olur?
Bu testleri sosyal güvenlik sistemim üzerinden aile sağlığı merkezinde yaptırabilir miyim?
Yumurta gelişimini sağlayan ilaçların, aşılamanın ve tüpbebeğin maliyetleri ne kadardır?
Ödemeleri kredi kartı ile yapmak mümkün müdür?
İşimden izin almam gerekir mi? Hangi saatlerde muayene olabilirim?
Doktorumun ihtisas yaptığı hastanenin tüpbebek ünitesi var mı?
Doktorum hangi tüpbebek merkezi ile çalışıyor?
Merkez gereğinde sperm, embriyo veya yumurta donduruyor mu? Mikroenjeksiyon veya yumurta soyma yapıyor mu? Maliyetleri nedir?
Tedavimin hangi aşamalarında doktorum yanımda olacak?
Tedaviye başlamak için bir yaş veya FSH sınırı var mı?
The post İnfertilite Doktoru Seçerken Dikkat Edilecek Detaylar appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>The post Embriyo Transferi appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>Embriyo oluştuktan sonra rahim içine transfer edilir. Transfer öncesinde sizlere embriyoların kalitesi ve rahime kaç embriyo transfer edileceği bilgisi verilir.
Transfer işlemi basit ve muayeneden farksızdır. Transfer öncesinde su içip idrar torbasını doldurmanız sayesinde karından yapılan ultrason ile işlem görüntülenebilir.
Vajinal muayene aleti (spekulum) ile rahim ağzı görüntülenir.
Bir veya iki embriyo, bir damla kültür sıvısı ile transfer kateteri içine çekilir. Transfer kateteri ince, uzun, plastikten steril bir tüp olup diğer ucuna bir enjektör takılıdır. Kateter, rahim ağzından içeri nazikçe itilip rahim boşluğuna embriyolar bırakılır.
İşlem genellikle ağrısız olmakla birlikte bazı kadınlar hafif bir ağrı hissedebilir. Anestezi gerekli olmamakla birlikte bazı hastalarda hafif bir rahatlatma gerekli olabilir.
Ülkemizde yasalar gereği en fazla 2 tane embriyo transfer edilebilmektedir. Her embriyonun rahim içine yerleşme şansı eşittir. Bu nedenle embriyo sayısı arttıkça gebelik elde etme şansı artarken çoğul gebelik riski de artacaktır. Bu nedenle embriyo sayısı dikkatle kararlaştırılmalıdır.
Birden fazla embriyo transfer edildiğinde ikiz gebelik riskinde artış meydana gelir. Bazıları ikiz gebeliği sevimli bulsa da bebek sayısı arttıkça gebelik ve doğum komplikasyonlarında artma olur. Örneğin çoğul gebeliklerde erken doğumu önlemek için yatak istirahati gereksinimi daha fazladır. Aksi halde çoğul gebeliklerde bebekler tehlikeli olabilecek kadar erken doğabilir. Diğer yandan erken doğan bebeklerin uzun süren küvöz gereksinimleri yanısıra ömür boyunca taşıyacakları sorunlar da görülebilir. Bazen çoğul gebeliklerde erken doğum riskini azaltmak için bebeklerden bir kısmı anne karnında öldürülür. Buna fetal redüksiyon denir.
Transfer işlemini takiben 3-4 saat hastanede kaldıktan sonra merkezden gidebilirsiniz. O günü dinlenerek geçirmekte yarar vardır.
Transferi takiben yerleşme şansını artırmak için progesteron, östrojen ve/veya hCG hormonu takviyelerine başlanır.
Transferi takiben 14. günde yapılan gebelik testi, oluşan gebeliğin haberini verecektir. Transferden 3 hafta sonra yapılan ultrasonografide gebelik görülebilir.
The post Embriyo Transferi appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>