İnfertilite Tedavisi Tarihinde 1982-1992

Her yıl önemli klinik ve bilimsel ilerlemeler saplandı. Bu dönem zarfındaki önemli kilometre taşları

  • 1982 hMG’ye zayıf ve fazla cevap verenlerin ayrımı, ilk kez ultrason eşliğinde yumurta toplanması, IVF’de hipofiz hormonlarının baskılanması için GnRH agonistlerinin kullanımına dair ilk raporlar
  • 1983 İnsan embriyosu dondurulması
  • 1984 Tüp içine gamet transferi (GIFT) sonrasında ilk gebelik
  • 1986 Tüp içine döllenmiş yumurta transferi (ZİFT) sonrasında ilk gebelik
  • 1986 Yumurta dondurma sonrasında insanda ilk gebelik
  • 1988 Kabuk altı sperm enjeksiyonu sonrasında insanda ilk gebelik
  • 1989 İnsan yumurtalarının dondurulması
  • 1990 Yuvalanma öncesi genetik tanı sonrasında ilk canlı doğum, kutup cisimciği testi sonrasında anöploidi tayini ve yardımcı hatchingin ilk tanımı
  • 1991 Hipofizyel hormonların baskılanmasında GnRH antagonistlerinin klinikte ilk kullanımı
  • 1992 İntrasitoplazmik sperm enjeksiyonu (ICSI)

ICSI, bu on yıl içinde en başarılı teknik oldu ve daha sonra erkek faktörü ve açıklanamayan infertilite sonucu gözlenen döllenme başarısızlığının üstesinden gelmek için dünya çapında uygulanmaya başlandı. ICSI’nin başarısının, spermin üç ana özelliğinden, (motilite, morfoloji ve konsantrasyon) bağımsız olduğu gösterilecekti.

Bu on yıl boyunca, yardımla üreme teknikleri kullanımında ve başarısında büyük artış gözlendi. 1986 yılında yaklaşık olarak 2000 tüp bebek doğdu. Bunların yarısı Boun Hall’da gerçekleşmişti. 1989 yılında ilk kez o yıl içinde yapılan tüm olgular dünya ortak çalışma raporunda sunuldu ve 1991 yılında Paris’deki Yedinci Dünya Tür Bebek Kongresi’nde toplam rakamın 18.000’in üzerine çıktığı belirtildi.

Ocak 1984’te Seppala o sırada tüp bebekte çalışan 65 ayrı kişiye yada gruba anket gönderdi ve bunun sonucu 10.028 siklusa ait veri oluştu. Yumurta uyarısının tipine yerleştirilen embriyo sayısına göre başarı oranları verilmiştir. 2342 gebeliğin %24,8’nin kendiliğinden kaybedildiği ve %5,2’sinin dış gebelik olduğu gösterildi.

Yumurta Gelişimi Çeşitleri ve Gebelik Sayıları

Gebelik oranları
Farklı yumurta uyarısı yöntemleriyle elde edilen gebelik oranları

Bu noktada durup esas ilgimizi Üreme Tıbbında son on yıldaki ilerlemeye çevirmek gerekiyor. İlk olarak, bizim ana bilimsel çabamız fertiliteye odaklanmaktır. Gebelikten korunma veya yardımcı üreme teknikleri. Tüp bebekte biz fertilizasyon için uygun yumurta sayısını artırmaya çalışırken bunu sağlayacak sperm sayısını azaltıyoruz. Döllenme başarısızlığındaki yetersiz sperm hareketliliğinin nedeni çoğu zaman budur. Aynı zamanda yumurta soyma, kısmi kabuk soyma veya GIFT/ZİFT gibi teknikler aramaktayız. Bu şekilde sperm ve yumurtayı boşlukta daha yakına getirerek yumurtanın fizyolojik engellerini geçebiliriz.

Ancak tüp bebek uygulama nedenleri henüz ciddi bir değişikliğe uğramamıştır. ICSI’nin erkek infertiIitesinde kapı açmasına kadar da uğramayacaktır. Başlangıcından beri tüp bebek yumurtalık kanallarının kapalı ya da hasarlı olmasına bağlı olan tubal infertiIitenin tedavisi idi. Bu nedenle 1980’lerin başında mikrocerrahideki gelişmeler tubal blokajın nasıl tedavi edileceğini gösterdi ve mikrocerrahlar yeni cerrahi yöntemlerinin tüp bebekten daha başarılı olduğu konusunda ısrarcı oldular. Ancak kısa zamanda tüp bebek; endikasyonlarını cerrahiden çok daha geniş alana yaydı ve ilk olarak hastalıklı tüpü olanlara, sonra polikistik over vakalarına sonra da açıklanamayan infertilte vakalarına uygulandı. 1990’ların başında ICSI ile erkek infertilitesine de ulaştı. Bugün Yardımcı Üreme Tekniklerinin (YÜT) %40’ı ICSI yöntemiyle yapılmaktadır.

Klinik Gebeliklerin Yerleştirilen Embriyo Sayısı ile ilişkisi

Embriyo sayısı gebelik ilişkisi

Tüpbebekte rahime yerleştirilen embriyo sayısı ile gebe kalma oranı arasında ilişki

Son 10 yılda önemli başka bir popüler olay vardı. 1980’lerin başında yumurtalıkların gonadotropinlerle uyarılması sonucu döllenme için daha fazla yumurta gelişeceği ve embriyoyu oluşturacağı netlik kazanmıştı. Ancak transfer edilecek embriyoda bir limit olmaması ve kliniklerin başarı oranlarını artırmada kaygılı olmaları, yumurta uyarısının geniş kullanımına bağlı olarak çoğul gebelik sayısında da artışa yol açtı. Çoğul gebelikler hem sağlık hem maliyet açısından üzerinde durulması gereken ciddi konulardan birisidir.

Ortalama yaşı 33 olan 2342 Gebe Kadın

Tüpbebek İstatistikleri

Tüpbebeğin yeni uygulandığı zamanlarda istatistiksel veriler

Değişik Gebelik Sonuçlarının Sıklığı

Tüpbebek sonuçları

Tüpbebek uygulaması sonrası sonuçlar ve oranları

Tüp bebeğin teknik kalitesi ile ilgili ciddi değişiklikler de sunulmuştur. Laparoskopi ile oosit toplanması yerini neredeyse tamamen ultrason-rehberliğinde transvaginal yola bırakmıştır. Aynı zamanda kültür ortamında ve laboratuvar kalite kontrolünde ilerlemeler sağlanmıştır.

Bu gelişimin hasta için faydası nedir?

Halen tüp bebeğin yetersiz bir işlem olduğunu ve başarıların sadece marjinal olarak bilimsel gelişmeleri ilerlettiğini düşünenler vardı. Ancak embriyo dondurulmasını kabul etmeleri ile ailelerin tek yumurta geliştirme ile birçok kez embriyo transferi olanağı elde etmeleri ve daha fazla gebe kalma şansları olacaktır. 1991’de bile dünya ortak çalışmasının sonuçlarını Paris’te sunarken %20.7 taze embriyodan , %13.7 donmuş embriyodan oluşan gebelikleri sunuldu. Şunu da belirtmek gerekir. Son 10 yılda yumurta ve sperm bağışı oldukça gelişti. Bunun sonucu erken menopoz olan kadınların bile bağış yumurta ile kendi bebeklerine sahip olma şansları ortaya çıktı.

Laboratuvar ve klinik dışında başka gelişmeler de oldu. Brown’nun doğumundan sonra Edwards ve Steptoe tüp bebek etiğinin tartışılmasında rol oynadılar. 1982 yılında İngiliz Hükümeti, Warnockan’un başkanlığında yardımcı üremeyle ilgili danışma komisyonunu kurdu. Bu komisyon iki yılda, lisans almak için gerekli prosedürü belirledi. Birleşik Krallık Asiste Reprodüktif Üreme ile ilgili düzenleme ve mevzuatı yapan ilk ülke oldu.

Yasal olsun veya olmasın tüp bebek ile ilgili her başarılı buluş bazı etik tartışmalara neden oldu. Basın, politikacılar, teknik adamlar, ve tıbbi gruplar insan üremesindeki bu hızlı ilerleme ile ilgili olarak çekinceleri hakkında seslerini yükseltmeye başladılar. Bu tartışmalar 1995 yılında Edwards ve Brody’nin “Yardımcı üremede tarihçe ve etik” isimli kitabında göz önüne serildi.

Yeni üreme teknolojilerine karşı ülkeler arasında; ahlak yargılarına göre geniş farklılıklar vardı. Bazı ülkelerde politikacılar ve halk temsilcileri son hakemdiler ve klinisyenlerle bilim adamları pratik uygulamalarla ilgili kendilerini bu gruplara karşı savundular.

Aynı coğrafyadaki bölge ülkelerinde bile mevzuatta anlamlı farklılıklar vardı. Avustralya’da iki eyalet arasında bile farklı yasalar vardı. Fransa’da hastalar yerleştirme öncesi tanı (PGD) ya da yumurta bağışı için Belçika’ya gitmeye zorlanıyordu. Kuzey ülkelerinde İzlanda ve Finlandiya’da hiç mevzuat yok, Danimarka, Norveç ve İsveç’te her biri sperm veya yumurta dondurulması ve bağışı ile ilgili çelişik mevzuata sahipti.

Bu paradokslar genellikle politikacılar ve sağlık yöneticileri tarafından yaratılmaktaydı. Bunun sonuçu olarak yardımcı üreme mevzuatı olan yerlere doğru infertil çiftlerin trafiğinde büyük ölçüde artış oldu. Mevzuat sorunu çözülmüş olsa bile “üreme turizmi” çözülemedi.

Bu nedenle tüp bebeğin ilk uygulandığı günlerden beri klinisyenler ve biyologlar her zaman aynı yasalarla çalışmasalar bile her zaman tüp bebek ile ilgili ahlaki sorumlulukları hep önemsemişlerdir. Başı çeken bilimsel dernekler etik konusundaki tartışmaları cesaretlendirmişler ve yayınlar konusunda destek olmuşlardır. Ancak Brown’un doğumundan 25 yıl sonra bile halen bir çok ülkede daha değişik etik görüşler mevcuttur.