Türkiye’de İnfertilite Tedavisi Tarihçesi

İnfertilite Tedavisi İzmir'den Başladı

Geçtiğimiz otuz yıl, infertilite (kısırlık) tedavisinde önemli gelişmelere tanık olmuştur. Robert Edwards, Patrick Steptoe ve Jean Purdy’nin büyük azim ve başarılarını takiben tüm dünyadan çok sayıdaki bilim adamı ve hekim, infertil çiftleri tedavi edebilmek amacıyla daha etkin ve güvenli yöntemler geliştirmek amacıyla çalışmalar yapmışlardır.

Tarihçe

Yumurtlatma, embriyo kültürü ve dondurma alanındaki gelişmelerle beraber intrasitoplazmik sperm enjeksiyonu (ICSI – Mikroenjeksiyon) ile yardımla üremenin geliştirilmesi, kutup cisimcikleri ve blastomerlerin çıkartılarak elde edilmesine yönelik tekniklerin geliştirilmesi, genetik analizlerinin yapılması ve ayrıca gelişen embriyonun canlılığını devam ettirebilme kapasitesinin tayini için yöntemlerin geliştirildiğine tanık olduk.

30 yıl önce tedavi edilemeyen bir çok infertil çift bu gelişmeler sonucu ortaya çıkan IVF, ICSI, TESE +ICSI gibi tedavi metotlarıyla bugün rahatlıkla tedavi edilebilmekte ve çocuk sahibi olabilmekteler. Gelişmeler onu gösteriyor ki önümüzdeki 10-15 yıl içerisinde bu gün tedavisinde zorlandığımız bir çok vakayı daha etkin, daha emmiyetli ve belki daha ucuz tedavi ediyor olacağız.

Memnuniyetle belirtmek gerekir ki dünyadaki gelişmeler ülkemizde de yakinen takip edilmiş ve edilmektedir. 1978 yılında Edinburg’da ilk tüp bebek doğdu. Ülkemizde de 1988 yılında İzmir’de Prof. Dr. Refik Çapanoğlu öncülüğünde Dr. Erol Tavmergen ve arkadaşları tarafından ilk IVF (Yardımla Üreme Teknikleri = ÜYTE) ünitesi kuruldu. Bizim de uzmanlık eğitimini aldığımız Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı, Türkiye’de infertilite konusunda ciddi çalışmalara başlayan ilk merkezdir. Ege Üniversitesi Rektörlüğü’ne bağlı Ege Üniversitesi Tüp Bebek Merkezi de Türkiye’nin ilk tüpbebeğini yaparak ilkler arasında yeni bir yer kazanmıştır.

Bunu diğerleri izledi. 2000 yılından itibaren yeni ÜYTE ünitesi açılımında bir artışla karşılaştık. 2008 yılı ilk ayları itibarıyla ülkemizde ÜYTE ünitesi sayısı 90’ı geçmiştir. Her yıl, hatta her ay bu sayıya yenileri eklenmektedir. Üreme tıbbı merkezleri yerine açılan tüp bebek merkezlerinde birkaç standardın bulunması yeterli olmakla birlikte etik kavramlar gün geçtikçe daha fazla göz ardı edilmeye başlandı.

Kadın hastalıkları ve doğum asistanlığımız sırasında bulunduğumuz kliniğin infertiliteye verdiği özel önem nedeniyle uzmanlık yaşamımız boyunca kısırlık hastaları hep ilgi alanımız olmuştur.

Bir ÜYTE ünitesinin en önemli iki bölümünden birisi klinik, diğeri laboratuvardır. Klinisyen tarafından hastanın iyi hazırlanması, embriyoloji laboratuvarının donanımı ve embriyoloğun becerisi başarı oranını etkileyen en önemli faktörlerdir. Bu bölümün amacı, yardımla üremeye dahil olan tıbbi gelişmeleri gözden geçirmek ve aynı zamanda devam eden ve gelecekte muhtemel yeri olan tedavi ve yöntemleri vurgulamaktır. Bu çalışmaların tümü, temel bilimlerin tıpta önemli gelişmelere yön verdiğinin bir kanıtıdır.

İnsanda yardımla üreme alanındaki gelişmeler ile bu gelişmelerin pratiğe uygulanmasıyla elde edilen sonuçların, doğan çocuklar da dahil olmak üzere, dikkatli şekilde izlenmesi gerekmektedir. Sonuçları içeren araştırmalar bu bölümde ele alınmaktadır. Tek bir bölümün üreme tıbbının oldukça çok sayıda olan farklı alanlarını tamamen kapsaması mümkün olmasa da bu site ebeveyn adayları için oldukça yaralı olacaktır.

Kısırlık tedavisi öncelikle nedenin araştırılması ile başlar. Vakaların bir kısmında kısırlık nedeni belirlenip etkene yönelik tedaviye geçilmelidir. Geri kalanlarda ovulasyon indüksiyonu, inseminasyon ve tüp bebek gibi yönemlerle gebelik olasılığı artırılır. Yöntem başarılı olmadığı taktirde her defasında daha pahalı ve vücut için daha yıpratıcı yöntemlerle devam edilecektir.

Kısırlık tedavisi birkaç yıl süren uzun soluklu bir koşudur. Bu koşunun teknik desteğini sizlere biz doktorlar vereceğiz.

Üreme tıbbının, son günlerde yaşadığı yıkımı hiçbir tıp dalı, hiç bir zaman yaşamadı. Üreme tıbbının tanımı içinde olan endokrinoloji (hormon sistemleri), embriyoloji ve daha pek çok bilginin varlığına bakılmaksızın altı aylık kurslar ile tüp bebek sertifikası verilir oldu. Dünyanın pek çok ülkesinde kadın hastalıkları ve doğum üzerine yan dal olarak 3-4 yılda yapılan üreme tıbbı Türkiye’de tüp bebek kurslarına dönüştü.

Temmuz 1998’de doğan dünyanın ilk tüpbebeği, asla bir tesadüfün sonucu olarak karşımıza çıkmamıştır. İşin aslı, tüpbebek ile çocuk sahibi olmak, üremenin uzun evrimleşme sürecinde tamamen şansa bağlı olarak gerçekleşen gebe kalma ve çocuk doğumunun bir benzerini temsil etmektedir. Ancak, bugün neredeyse tamamen insan kontrolü altında gerçekleşmektedir. Bugün, infertilitenin hemen hemen tüm tipleri yardımla üremenin çeşitli teknikleri ile tedavi edilebilmektedir ve dünya çapında yaklaşık iki milyon çocuğun doğumu bu şekilde gerçekleşmiştir.