The post Liken Sklerozus appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>Liken sklerozis, cildin incelmesi ile beyaz lekelerin oluşmasına neden olan bir cilt hastalığıdır. Liken sklerozus olgularında kaşıntı ve yanma da beyaz lekelere eşlik eder. Genellikle dış cinsel organ cildinde, olsa da meme cildi gibi başka bölgeleri de tutabilir.
Kadınlarda erkeklere göre daha sık rastlanır.
Kadınlarda liken sklerozusa ergenlik öncesi ve menopoz sonrası dönemlerde daha sık rastlanır. Adet kanamalarının olduğu yetişkin dönemde de liken sklerozus görülebilir. Ancak daha nadirdir.
Genital bölge cildinde en çok klitoris yakınları, büyük ve küçük dudaklar ile anüs bölgesinde görülür. Olguların %15’inde uyluk, meme, bilek, omuz, ense ve hatta ağız içinde bile olabilir.
Tüm olgulara tanı konmuş olmadığından liken sklerozusun ne kadar yaygın olduğu net olarak bilinmiyor. Ancak genital bölgede kaşıntı şikayeti ile başvuran her 30 hastadan birinde liken sklerozus olduğu tahmin ediliyor.
Liken sklerozusun nedeni net olarak bilinmemektedir. Aşağıda şüpheli faktörler sıralanmıştır:
Genetik Faktörler. Liken sklerozus, bazı ailelerde daha sık görülür. Genetik yatkınlığı olan kişilerde travma veya zedelenme ile liken sklerozus başlayabilir.
Bağışıklık Sistemi Bozuklukları. Liken sklerozus otoimmun bir hastalık olabilir. Liken sklerozuslu kişilerde otoimmun bazı başka hastalıkların (tiroid hastalığı, kansızlık, diyabet, bölgesel saç dökülmesi ve vitiligo) görülmesi, liken sklerozusun da otoimmun olduğunu düşündürmüştür. Vücudun bağışıklık sisteminin zedelenmiş cilt bölgesine saldırısı sonucu oluşabilir.
Enfeksiyonlar. Liken sklerozus bulaşıcı bir hastalık değildir. Bazı enfeksiyonlardan sonra başladığı saptanmış olmakla birlikte bu enfeksiyonların liken sklerozus nedeni olduğu söylenemez.
Hormonlar. Ergenlik öncesi kızlar e menopoz sonrası kadınlarda sık görülmesi, hormonal bazı etkilerin olabileceğini düşündürmüştür. Ancak sistemik veya lokal östrojen, testosteron veya progesteron hormonu kullanımları kesin sonuç vermemiştir.
İdrar. Erkeklerde idrar temasının liken sklerozus gelişimini tetikleyebileceğine dair bulgular vardır. Bu nedenle sünnetsiz erkeklerde idrarın sünnet derisi altında kalması liken sklerozusu tetikleyebilir. Ancak idrar teması, kadınlardaki liken sklerozusun neden oluştuğunu açıklayamamıştır.
Liken sklerozus olan bazı olgular genital bölgede ağrılı bir huzursuzluk hisseder. Ancak çoğunlukla belirtiler daha şiddetli ve aşağıdaki gibidir:
Liken sklerozus, vulvanın farklı bölgelerinde farklı görüntüler verebilir. Vajina girişinin daralması, ciltteki çatlak ve zedelenmeler nedeniyle muayene çok ağrılı olabilir. Liken sklerozus, vajina ve rahim gibi iç genital organları etkilemez.
Erkeklerde liken sklerozus, sünnet olmamış kişilerde sünnet derisinde sık görülür.
Genital bölge dışında da liken sklerozis görülebilir. Kadın ve erkekte görülebilmekle birlikte çocuklarda genital bölge dışı liken sklerozus pek görülmez. Genital bölge dışı liken sklerozus, vücudun üst kısımlarını, en çok da memeyi tutar.
Aşağıdaki durumlarda muayene olmayı ihmal etmemelisiniz:
Liken sklerozus tanısında tipik olarak aşağıdaki aşamalar uygulanır.
Şikayetler ve muayene. Kaşıntı şikayeti ile gelen hastada kaşıntı olan yerler muayene edilir. Muayene sırasında liken sklerozusun tipik görünümü saptandığında vücudun başka bölgelerinde de bulunup bulunmadığı kontrol edilir.
Biyopsi. Liken sklerozustan şüphelenildiğinde biyopsi ile tanı doğrulanmalıdır. Cildinizde belirtilerin olduğu alandan küçük bir cilt parçası alınır. Alınan parça patoloji doktoru tarafından mikroskop ile incelenir. Biyopsi, kaşıntının liken sklerozustan kaynaklanıp kaynaklanmadığını gösterir. Çocuklarda biyopsiye gerek duyulmaz.
Diğer hastalıkların ekarte edilmesi. Belirtileri liken sklerozus ile karışabilecek aşağıdaki hastalıkları ekarte etmek için bazı testler yapılabilir.
Genital organ cildinde liken sklerozus olan kadınlarda cildin skuamöz hücreli kanserine rastlanma olasılığı artar.
Liken sklerozusun tanısının erken konması, etkili bir şekilde tedavi edilmesi ve şüpheli alanlardan biyopsi alınması ile cilt kanseri riski azaltılabilir. Lilen sklerozus olguları en az yılda iki defa muayene edilmeli, şüpheli alanlar saptanırsa biyopsi alınmalı, iyileşmeyen yaralar olursa en kısa sürede muayeneye gelmesi konusunda uyarılmalıdır. Tedavi ile iyileşmeyen alanlardan biyopsi yapılmalıdır. Sıkı kontrol ile erken tanı konan kanserin zarar vermesi önlenebilir.
Genital bölge dışındaki liken sklerozus olgularında kanseri riskinde artma saptanmamıştır.
Liken sklerozus vajina girişinde daralma yaparak cinsel ilişkilerde ağrı oluşmasına neden olabilir. Öncelikle cinsel temas azaltılmalıdır. Cildin yumuşatılması için östrojenli krem kullanılması önerilir. Cildin aşamalı olarak gevşetilmesi için vajinal dilatatörler önerilebilir.
Tedavinin öncelikli amacı kaşıntıyı azaltmaktır. Kaşıntı veya başka belirtisi olmasa bile liken sklerozus hastaları tedavi edilmelidir. Tedavi uygulanan olgular yılda en az iki defa kontrol edilmelidir.
Liken sklerozus tedavisine alınan hastalara şu konularda bilgi verilir:
Tedavide kullanılan ilaçlar belirtilerinize ve hastalığın şiddetine göre değişebilir
İyi haber, liken sklerozus tedavisinde steroid kremler çoğunlukla işe yarar. Üstelik sonrasında oluşacak yara izleri de önlenmiş olur. Ancak tedavi ve kontrollerin yaşam boyu sürmesi gerektiği unutulmamalıdır.
Liken sklerozus, genellikle hayatınız boyunca devam eder. Vulvada liken sklerozus olan kadınların uzun yıllar tedavi görmesi gerekecektir. Doktorunuzun önerilerine ömür boyunca dikkat etmeniz gerekecektir. Doktorunuz uygun görmedikçe ilaçları bırakmamalısınız.
Genital bölge cildinde liken skerozus olan erişkinlerde hasta cilt alanlarında kanser oluşması riski artmıştır. Yılda bir veya iki kez muayene olmalısınız. Hastalığın seyri kontrol edilirken kanser taraması da yapılır. Siz de cinsel organ cildini kanser olabilecek değişiklikler açısından ayda bir kez kontrol etmelisiniz. Nelere dikkat edeceğinizi doktorunuz söyleyecektir.
Liken sklerozuslu çocuklarda kanser riski erişkinler gibi yüksek değildir.
The post Liken Sklerozus appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>The post Kimler Spiral Kullanabilir appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>Rahimi olan herkes spiral kullanabilir. Daha önce hiç gebe kalmamış olanlar, genç yaşta olanlar, hatta HIV taşıyıcısı (AIDS) olanlar bile. Ancak gerçekten spiral ilk tercih edilmesi gereken yöntem midir? Spiral takılmasından önce size soracağımız sorular ve muayene bulgularınız ile bunun size uygun bir yöntem olup olmadığına karar veririz.
Rahim içi araçlar (RİA, spiral) uygulamadan önce spiral adaylarını gruplara ayırırız. 1. kategoride RİA’nın güvenle uygulanabileceği kişiler, 4. kategoride uygulanmaması gerekenler bulunur.
Kategori 1. Güvenle kullanılabilir.
Kategori 2. Kullanılabilir ama tercih edilmez.
Kategori 4. RİA kullanılmamalıdır.
The post Kimler Spiral Kullanabilir appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>The post Cinsel İlişki Sonrası Vajinal Kanama appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>Adetli olmadığınız ve adet olmayı beklemediğiniz halde cinsel ilişki sonrasında vajinal kanama sık görülen bir belirtidir. Vajinal kanama denince, kadın üreme organları ve idrar yollarından gelip vajinadan boşalan kanamaların hepsi akla gelir. Genellikle vajinal kanama olarak adlandırılsa da, genç kadınlarda en iyi huylu kanama serviksten gelir.
Cinsel ilişki sonrası vajinal kanama sıklıkla gençlerde görülür. Menopoz sonrasında ilişkiyi takip eden kanama görülme olasılığı azdır ve görülürse muhakkak doktor muayenesine gidilmelidir.
Genç kadınlarda cinsel ilişki sonrası görülen kanamalarda öncelikle rahim ağzı (serviks) ile ilgili sorunlar akla gelir. Rahim ağzı tamamen sağlıklı olsa bile cinsel ilişki sırasında oluşan travma rahim ağzından kanama gelmesine neden olabilir. Serviksin (rahim ağzı) inflamasyonu (enfeksiyonu) veya çok da tehlikeli olmayan daha pek çok hastalığında ilişki sonrası kanamaya rastlanabilir. Cinsel temas sonrasında gelen kanama bazen de cinsel yolla bulaşan hastalıklardan kaynaklanmış olabilir.
Menopoz sonrası dönemdeki kadınlarda cinsel ilişki sonrasında kanama olması yalnız rahim ağzı değil, idrar kanalı (üretra) dış ağzı, veya vajina girişinde küçük dudaklardan kaynaklanabilir.
Eğer genç iseniz ve tek bir defa cinsel ilişki sonrası kanama belirtisi olmuş ve tekrarlamamış ise çok fazla endişelenmeye gerek yok. Aslında cinsel temas sonrası kanama, rahim ağzı (serviks) kanseri belirtisidir. Ancak smear (sürüntü) testi normal bulunmuşsa kanamanın altında iyi huylu nedenleri araştırmak daha iyi olur.
Menopoz sonrası yaşlarda vajinal kanama her zaman önemlidir. Mutlaka kontrol edilmeli ve nedeni saptanmalıdır. Menopoz sonrası yaşlarda cinsel temas sonrası kanamanın en önemli nedenleri atrofik vajinit (vajina cildi incelmesi) veya vajinal kurulukla ilgili diğer durumlardır. Ancak nadiren de olsa daha ciddi sorunların belirtisi olabilir.
Eğer genç yaşlarda iseniz, rutin smear taraması sonuçlarınız iyi çıkıyor ve cinsel yolla bulaşan bir hastalığınız olmadığını biliyorsanız nadiren olan cinsel temas sonrası kanamaları çok önemsemeyebilirsiniz. Ancak smear yapılmamış ise, cinsel yolla bulaşan hastalık olasılığınız varsa veya cinsel temas sonrası kanama birden fazla defa yaşandıysa muayene olmanız gerekir.
Menopoz sonrası yaşlarda iseniz her tür vajinal kanamada muhakkak doktor muayenesine gitmelisiniz. Doktorunuz, vajinal kanamanın ciddi bir sorundan kaynaklanmadığını söyleyene kadar işin peşini bırakmamalısınız.
The post Cinsel İlişki Sonrası Vajinal Kanama appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>The post Adeti Düzenleyen Hormonlar appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>Kadınlarda her ay bir dizi doğal olay oluşur. Biz bu olayları ayda bir defa olan adet kanaması olarak görürüz. Adet kanamasının olması, yumurtalıklardan salgılanan östrojen ve progesteron hormonlarının bir sonucudur. Östrojen ve progesteronun düzenli bir şekilde salgılanmasını, yani adet düzenini sağlayan ise hipofiz bezinden salgılanan gonadotropinlerdir.
Yumurtalıklar içinde hiç bir aktivite göstermeden bekleyen yaklaşık 300.000 yumurta vardır. Bu yumurtaların, etrafındaki yardımcı hücrelerle birlikte ortalama çapı 0,2 mm.’dir. Hemen hemen her gün hiç bir etki altında kalmamasına karşın 50 kadar yumurta gelişmek için değişime uğramaya başlar. Gebelikte, doğum kontrol ilacı kullanırken… her hangi bir zamanda sürekli her gün 50 civarında yumurta potaya girer. Adet kanamasının başlangıcından itibaren hipofiz bezinden salgılanmaya başlayan FSH hormonu bu yumurtalardan o anda uygun olanları kontrolü altına alır. Geri kalanların büyümesi durup ölüm süreci başlarken 15-20 kadar yumurta gelişimini FSH etkisi ile devam ettirir. Bu yumurtaları çevreleyen hücreler FSH hormonunun etkisi ile östrojen üretir. Östrojen ve FSH birlikte yumurta çevresindeki hücrelerin sıvı salgılamasını sağlar. Bu sıvı içeren boşluğa antrum, yumurtaya ise antral follikül denir. Antrum, ortalama 5 mm çapındadır ve bu haliyle ultrason ile görüntülenebilir.
Hipofizde salgılanan FSH ve LH hormonları yumurtalıkta bulunan yumurta ve yumurtayı çevreleyen granüloza hücreleri üzerine etki ederler. Yumurtalıklarda östrojen hormonu salgılayan yumurtaların gelişmesini, hipofiz salgılanan FSH (follikül situmile edici hormon) kontrol eder. Hipofizden salgılanan LH (luteinize edici hormon) ise yumurtanın çatlamasını, korpus luteumun oluşarak progesteron hormonunu salgılamasını sağlar.
Adet kanaması sırasında FSH salgılaması başlar ve hızla artar. FSH etkisiyle büyüyen folliküllerden biri diğerlerine göre daha büyük hale gelir. Buna dominant (baskın) follikül denir. Baskın follikülden salgılanan östrojen ve inhibin B hormonları FSH salgılanmasını azaltır.
Adetin 6. gününde salgılamada küçük bir azalma olur. Sonra tekrar hızla artarak yumurta gelişimini uyarır. Yumurta gelişimini uyarmak için yumurtanın etrafını saran granüloza hücrelerine bağlanır. Bu hücrelerin sayıca çoğalmasını sağlarken östrojen üretimini artırır. Granüloza hücreleri, komşuları olan Teka hücrelerinde üretilen androjenleri, aromataz enzimini kullanarak östrojene dönüştürür. FSH da aromatazı uyararak östrojen üretimini sağlamış olur. Östrojenin üretilmesi için granüloza hücrelerinde androjen de bulunması gereklidir. Androjenin oluşumunu tetikleyen ise LH’dır.
Yumurtanın büyümekte olduğu; adet kanaması ile başlayan ve 14 gün süren bu süreçte yumurtalıktan salgılanan östrojen neler yapar? Rahim iç tabakası olarak bilinen endometriumu kalınlaştırır, rahim ağzı kanalında salgılanan sümüksü sıvının akışkanlığını artırarak spermin geçişini kolaylaştırır.
Yumurtalıkta, yumurtanın çevresinde bulunan granüoza hücrelerinden östrojen ile birlikte salgılanan inhibin B hormonu hipofize etki ederek FSH salgılanmasını azaltır. Bu yavaşlatma sayesinde yumurtalıklarda yumurtaların aşırı büyüyerek kistleşmesi önlenmiş olur.
Yumurtalık içinde büyümeye başlayan yumurtalardan biri diğerlerinden daha şanslıdır. Bu yumurtanın FSH algılayıcıları daha fazladır. Bu yumurta FSH’ın etkisini daha belirgin bir biçimde ortaya çıkarır ve daha fazla büyür. Diğer dezavantajlı yumurtalar ise LH etkisi ile oluşan androjenleri yeterince östrojene dönüştüremez. Bu yumurtalar androjenlerin etkisi ile daha fazla büyüyemez, küçülüp yok olur. Oysa avantajlı yumurta, daha fazla FSH etkisi ile büyür ve 14. gün sonunda yumurtlamaya hazır yumurta haline gelir.
Büyük yumurtadan salgılanan östrojen hormonu hipofiz bezini uyarır. Hipofiz bezi aniden ve bol miktarda LH salgılar. Bu LH ise yumurtanın yumurtalıktan atılmasını, yani yumurtlamayı sağlar. Atılan yumurta, yumurtalık kanalı tarafından tutulup rahime doğru ilerletilir.
Yumurtanın atıldığı yerde küçük bir kalıntı vardır. Kalıntı kendi içine kanayıp önce kırmızı, sonra sarı renk alır. Bu nedenle buna sarı cisimcik anlamına da gelen korpus luteum denir. Sarı cisim, progesteron adlı bir hormon salgılar. Progesteron hormonu, rahim iç tabakasını olgun bir embriyonun yerleşmesine hazırlar. Yumurta döllenip rahim içine yerleşirse gelişen plasentadan salgılanan hCG hormonu sarı cisimcikten progesteron salınımını uyarmaya devam eder.
Eğer döllenme ve gebelik oluşmazsa sarı cisimciğin hormon salgılaması azalır ve rahim iç tabakası progesteron hormonunun desteğinden mahrum kalıp dökülmeye başlar. Yani adet kanaması olur.
Hipofizdeki hormonların salgılanmasını ise hipotalamus denilen beynin üst merkezi ve diğer bölgeleri yönetecektir. Üst merkezlerden salgılanan mesajlar, ergenlikten itibaren yumurtlama ve menstruel kanamaları yönlendireceklerdir. Menopozda ise artık folliküller tükenmeye başlayacak, gelişmeyecek yumurta çıkaramayacak ve hormon salgılamayacak, böylece rahim iç tabakası kalınlaşıp dökülmeyecek ve menstruel kanama olmayacaktır. Yumurtalıklar yanıt vermeyince, hipofizden salgılanan FSH, LH hormonu düzeyleri kanda yükselecek, E2 denilen östradiol (rahim iç tabakasını kalınlaştıran östrojen türü) düzeyi azalacaktır.
Menstruasyon, ergenlikte ilk adet kanamasından sonra ve menopozdan önceki yıllarda; bahsettiğimiz hipotalamus, hipofiz, yumurtalık ve rahim iç tabakası eksenindeki değişiklikler sayesinde, salgılanan östrojen ve progesterone hormon düzeyleri etkisinde düzensiz olabilir.
The post Adeti Düzenleyen Hormonlar appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>The post Adet Hastalıkları appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>Adet Öncesi Gerginliği (Premenstrüel Sendrom)
Adet Öncesi Sendromu ve Adet Öncesi Mizaç Bozukluğu Sendromları (Sorularla)
Kronik Pelvik Ağrı (Sorularla)
Adet Düzensizliği Op. Dr. Hakan KILAVUZ
Şiddetli Adet Kanaması Op. Dr. Hakan KILAVUZ
Şiddetli Adet Görme (Sorularla)
Farklı Yaş Gruplarında Adet Düzensizliği
Endometrial Ablazyon ile Menoraji Tedavisi
Hormonal Adet Düzensizliklerinin Tedavisi
Adet Düzensizlikleri ve Tiroid Hastalıkları
Sayfanın düzenlenmesinde;
“Vaginal or Uterine Bleeding” sayfasından yararlanılmıştır.
The post Adet Hastalıkları appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>