Adeti Düzenleyen Hormonlar

Kadınlarda her ay bir dizi doğal olay oluşur. Biz bu olayları ayda bir defa olan adet kanaması olarak görürüz. Adet kanamasının olması, yumurtalıklardan salgılanan östrojen ve progesteron hormonlarının bir sonucudur. Östrojen ve progesteronun düzenli bir şekilde salgılanmasını, yani adet düzenini sağlayan ise hipofiz bezinden salgılanan gonadotropinlerdir.

Yumurtalıklar içinde hiç bir aktivite göstermeden bekleyen yaklaşık 300.000 yumurta vardır. Bu yumurtaların, etrafındaki yardımcı hücrelerle birlikte ortalama çapı 0,2 mm.’dir. Hemen hemen her gün hiç bir etki altında kalmamasına karşın 50 kadar yumurta gelişmek için değişime uğramaya başlar. Gebelikte, doğum kontrol ilacı kullanırken… her hangi bir zamanda sürekli her gün 50 civarında yumurta potaya girer. Adet kanamasının başlangıcından itibaren hipofiz bezinden salgılanmaya başlayan FSH hormonu bu yumurtalardan o anda uygun olanları kontrolü altına alır. Geri kalanların büyümesi durup ölüm süreci başlarken 15-20 kadar yumurta gelişimini FSH etkisi ile devam ettirir. Bu yumurtaları çevreleyen hücreler FSH hormonunun etkisi ile östrojen üretir. Östrojen ve FSH birlikte yumurta çevresindeki hücrelerin sıvı salgılamasını sağlar. Bu sıvı içeren boşluğa antrum, yumurtaya ise antral follikül denir. Antrum, ortalama 5 mm çapındadır ve bu haliyle ultrason ile görüntülenebilir.

Hipofizde salgılanan FSH ve LH hormonları yumurtalıkta bulunan yumurta ve yumurtayı çevreleyen granüloza hücreleri üzerine etki ederler. Yumurtalıklarda östrojen hormonu salgılayan yumurtaların gelişmesini, hipofiz salgılanan FSH (follikül situmile edici hormon) kontrol eder. Hipofizden salgılanan LH (luteinize edici hormon) ise yumurtanın çatlamasını, korpus luteumun oluşarak progesteron hormonunu salgılamasını sağlar.

Adet kanaması sırasında FSH salgılaması başlar ve hızla artar. FSH etkisiyle büyüyen folliküllerden biri diğerlerine göre daha büyük hale gelir. Buna dominant (baskın) follikül denir. Baskın follikülden salgılanan östrojen ve inhibin B hormonları FSH salgılanmasını azaltır.

Adetin 6. gününde salgılamada küçük bir azalma olur. Sonra tekrar hızla artarak yumurta gelişimini uyarır. Yumurta gelişimini uyarmak için yumurtanın etrafını saran granüloza hücrelerine bağlanır. Bu hücrelerin sayıca çoğalmasını sağlarken östrojen üretimini artırır. Granüloza hücreleri, komşuları olan Teka hücrelerinde üretilen androjenleri, aromataz enzimini kullanarak östrojene dönüştürür. FSH da aromatazı uyararak östrojen üretimini sağlamış olur. Östrojenin üretilmesi için granüloza hücrelerinde androjen de bulunması gereklidir. Androjenin oluşumunu tetikleyen ise LH’dır.

Yumurtanın büyümekte olduğu; adet kanaması ile başlayan ve 14 gün süren bu süreçte yumurtalıktan salgılanan östrojen neler yapar? Rahim iç tabakası olarak bilinen endometriumu kalınlaştırır, rahim ağzı kanalında salgılanan sümüksü sıvının akışkanlığını artırarak spermin geçişini kolaylaştırır.

Yumurtalıkta, yumurtanın çevresinde bulunan granüoza hücrelerinden östrojen ile birlikte salgılanan inhibin B hormonu hipofize etki ederek FSH salgılanmasını azaltır. Bu yavaşlatma sayesinde yumurtalıklarda yumurtaların aşırı büyüyerek kistleşmesi önlenmiş olur.

Yumurtalık içinde büyümeye başlayan yumurtalardan biri diğerlerinden daha şanslıdır. Bu yumurtanın FSH algılayıcıları daha fazladır. Bu yumurta FSH’ın etkisini daha belirgin bir biçimde ortaya çıkarır ve daha fazla büyür. Diğer dezavantajlı yumurtalar ise LH etkisi ile oluşan androjenleri yeterince östrojene dönüştüremez. Bu yumurtalar androjenlerin etkisi ile daha fazla büyüyemez, küçülüp yok olur. Oysa avantajlı yumurta, daha fazla FSH etkisi ile büyür ve 14. gün sonunda yumurtlamaya hazır yumurta haline gelir.

Büyük yumurtadan salgılanan östrojen hormonu hipofiz bezini uyarır. Hipofiz bezi aniden ve bol miktarda LH salgılar. Bu LH ise yumurtanın yumurtalıktan atılmasını, yani yumurtlamayı sağlar. Atılan yumurta, yumurtalık kanalı tarafından tutulup rahime doğru ilerletilir.

Yumurtanın atıldığı yerde küçük bir kalıntı vardır. Kalıntı kendi içine kanayıp önce kırmızı, sonra sarı renk alır. Bu nedenle buna sarı cisimcik anlamına da gelen korpus luteum denir. Sarı cisim, progesteron adlı bir hormon salgılar. Progesteron hormonu, rahim iç tabakasını olgun bir embriyonun yerleşmesine hazırlar. Yumurta döllenip rahim içine yerleşirse gelişen plasentadan salgılanan hCG hormonu sarı cisimcikten progesteron salınımını uyarmaya devam eder.

Eğer döllenme ve gebelik oluşmazsa sarı cisimciğin hormon salgılaması azalır ve rahim iç tabakası progesteron hormonunun desteğinden mahrum kalıp dökülmeye başlar. Yani adet kanaması olur.

Hipofizdeki hormonların salgılanmasını ise hipotalamus denilen beynin üst merkezi ve diğer bölgeleri yönetecektir. Üst merkezlerden salgılanan mesajlar, ergenlikten itibaren yumurtlama ve menstruel kanamaları yönlendireceklerdir. Menopozda ise artık folliküller tükenmeye başlayacak, gelişmeyecek yumurta çıkaramayacak ve hormon salgılamayacak, böylece rahim iç tabakası kalınlaşıp dökülmeyecek ve menstruel kanama olmayacaktır. Yumurtalıklar yanıt vermeyince, hipofizden salgılanan FSH, LH hormonu düzeyleri kanda yükselecek, E2 denilen östradiol (rahim iç tabakasını kalınlaştıran östrojen türü) düzeyi azalacaktır.

Menstruasyon, ergenlikte ilk adet kanamasından sonra ve menopozdan önceki yıllarda; bahsettiğimiz hipotalamus, hipofiz, yumurtalık ve rahim iç tabakası eksenindeki değişiklikler sayesinde, salgılanan östrojen ve progesterone hormon düzeyleri etkisinde düzensiz olabilir.