Warning: "continue" targeting switch is equivalent to "break". Did you mean to use "continue 2"? in /home/pixizmirksk/public_html/wp-content/plugins/revslider/includes/operations.class.php on line 2758

Warning: "continue" targeting switch is equivalent to "break". Did you mean to use "continue 2"? in /home/pixizmirksk/public_html/wp-content/plugins/revslider/includes/operations.class.php on line 2762

Warning: "continue" targeting switch is equivalent to "break". Did you mean to use "continue 2"? in /home/pixizmirksk/public_html/wp-content/plugins/revslider/includes/output.class.php on line 3706

Warning: Cannot modify header information - headers already sent by (output started at /home/pixizmirksk/public_html/wp-content/plugins/revslider/includes/operations.class.php:2758) in /home/pixizmirksk/public_html/wp-includes/feed-rss2.php on line 8
menopoz arşivleri - İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi https://izmirkarsiyakakadindogummerkezi.com/etiket/menopoz/ Op. Dr. Hakan KILAVUZ - İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Uzmanları Sat, 18 Apr 2020 10:51:21 +0000 tr hourly 1 Perimenopozal veya Menopoz Sonrası Kanama https://izmirkarsiyakakadindogummerkezi.com/perimenopozal-veya-menopoz-sonrasi-kanama/ Sat, 18 Apr 2020 10:51:21 +0000 https://izmirkarsiyakakadindogummerkezi.com/?p=7715 Menopoz ve Perimenopoz ne Demektir Menopoz, adet kanamalarının kalıcı olarak durduğu andır. Bir anlamda son görülen adet kanamasına menopoz denir. Bu adet kanamasına menopoz diyebilmek için bir yıl süre ile yeni adet kanaması olmaması gerekir. Ortalama menopoz yaşı 51’dir. Bu, 45 ile 55 arasında değişebilir. Adet kanamasının düzensizleşmeye başlaması ile başlayıp, son adet kanamasından 1 […]

The post Perimenopozal veya Menopoz Sonrası Kanama appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.

]]>
Menopoz ve Perimenopoz ne Demektir

Menopoz, adet kanamalarının kalıcı olarak durduğu andır. Bir anlamda son görülen adet kanamasına menopoz denir. Bu adet kanamasına menopoz diyebilmek için bir yıl süre ile yeni adet kanaması olmaması gerekir. Ortalama menopoz yaşı 51’dir. Bu, 45 ile 55 arasında değişebilir.

Adet kanamasının düzensizleşmeye başlaması ile başlayıp, son adet kanamasından 1 yıl sonraya kadar geçen süreye perimenopoz denir. Bu, menopoz gibi bir an değil, bir dönemi ifade eder. Bu dönem kimi zaman 10 yıldan uzun sürebilir. Primenopozal dönemdeki hormonal değişim, yumurtlamayı etkiler, adet düzeninde bozulmaya neden olur.

Perimenopozal Dönemde Adet Düzeninde Sıkça Ortaya Çıkan Değişiklikler Nelerdir

Normal adet düzeninde östrojen ve progesteron düzeylerinde düzenli bir artış ve azalış vardır. Adet döngüsünün ortalarında (yani adet kanamasının başlamasından ortalama 14 gün sonra) yumurtlama olur ve yumurtlamadan 2 hafta sonra da yeni adet kanaması başlar. Perimenopozal dönemde hormon düzeylerindeki bu düzenli değişiklikler görülmez. Bu nedenle adet düzensizliği ve lekelenmeler yaşayabilirsiniz. Bazı adet kanamaları uzun veya kısa sürebilir ve şiddetli veya hafif olabilir. Adet kanamalarının sıklığı azalabilir veya artabilir. Bazı adet kanamaları olmadan atlanabilir.

Hangi Kanamalar Anormaldir

Menopozdan sonra yani en az 1 yıl adet kanaması olmayan dönem geçirildikten sonra gelen tüm kanamalar anormaldir. Perimenopozal dönem boyunca adet düzensizliklerine sık rastlandığından ne zaman anormal olduğunu belirlemek için çok dikkatli olmalısınız. Adet düzeninizde aşağıdaki değişikliklerden biri olmuşsa mutlaka önem vermelisiniz.

  • Adet kanamasının her zamankinden daha şiddetli olması
  • Adet kanamasının 1 haftadan uzun sürmesi
  • Adet kanamasının 21 günden daha erken başlaması
  • Cinsel temas sonrasında kanama olması
  • Adet dışı ara kanama olması

Adet Düzensizliğinin Sık Rastlanan Nedenleri Nelerdir

Polipler. Polipler, rahim içini kaplayan ve endometrium adı verilen tabakadan kaynaklanan saplı, üzün tanesi gibi uzantılardır. Genellikle kanser değildirler. Polipler, düzensiz veya şiddetli kanamalara neden olur. Bazen polipler rahim içinden değil rahim ağzından (serviks) kaynaklanır ve rahim ağzı kanalı içinde ya da vajinaya sarkar durumda olabilirler. Serviksten kaynaklanan polipler, cinsel temas sonrası kanamaya neden olur.

Endometrial Atrofi. Menopoz sonrasında endometrium, azalan östrojen düzeyleri nedeniyle beslenemez ve bu yüzden çok incelebilir. İncelen rahim iç tabakasından gelen kanamalar da sorun yaratabilir.

Endometrial Hiperplazi. Endometrium kalınlaşmıştır. Endometrial hiperplazi, düzensiz ve şiddetli kanamaya neden olabilir. Endometrial hiperplazinin nedeni, artmış östrojenin yeterli progesteron ile karşılanamamasıdır. Bazı endometrial hiperplazi olgularında endometrium hücrelerinde yapısal bozulmalar görülür. Bu duruma atipili endometrial hiperplazi denir ve rahim kanseri açısından risk oluşturur. Endometrial hiperplazinin tanısı zamanında konur ve tedavi edilirse rahim kanseri gelişmesi genellikle önlenebilir. Menopoz sonrası dönemde rahim kanserinin en sık görülen belirtisi kanamadır.

Adet Düzensizliğinde Tanı Nasıl Konur

Perimenopozal dönemde düzensiz kanama veya menopoz sonrası kanamanın nedeninin belirlenmesi önemlidir. Bunun için öncelikle kişisel ve aile geçmişinizi öğrenmek isteriz. Bunu takiben sizi muayene ederiz. Aşağıdaki tanı yöntemlerinden bir veya birkaçını kullanırız.

Endometriyum Biyopsisi.  Bunun için rahim ağzı kanalı genişletilir. Endometriumdan küret veya vakum ile parçalar alınır. Alınan parçalar mikroskop ile incelenmek üzere patoloji laboratuvarına gönderilir. Bu işlem, muayenehane ortamında güvenle uygulanabilir.

Ultrasonografi. Verilen ses dalgalarının yankısından yararlanarak rahim ve yumurtalıklarınızın görüntüsü elde edilir. Vajina içinden veya karından uygulanabilir.

Sonohisterografi. Ultrason ile rahim görüntüleri elde edilirken, kateter adı verilen ince bir boru ile rahim içine sıvı verilir.

Histeroskopi. Histeroskop adı verilen, ucunda ışık ve kamera bulunan bir alet vajina yoluyla rahim içine ilerletilir. Histeroskop, rahim içinin görüntülenmesini sağlar. Bu işlem, hastanede uygulanmalıdır.

Nasıl Tedavi Edilir

Perimenopozal düzensiz adet kanaması veya menopoz sonrası kanamada tedavi, kanamanın nedenine göre değişir. Örneğin polip gibi kanamaya neden olan iyi huylu bir doku varsa bunun çıkarılması yeterli olacaktır. Endometrial atrofi, ilaçlarla tedavi edilebilir.

Endometrial hiperplazi tedavisinde kullanılan progestinler rahim iç tabakasının dökülmesini sağlar. Ancak endometrial hiperplazi olması rahim kanseri riski oluşturur. Bu nedenle endometrial hiperplazi ilaçla tedavi edildikten sonra belli aralarla biyopsi tekrarlanmalı ve kansere dönüşmediğine emin olunmalıdır. Şüpheli ve riskli olgularda rahim ameliyatı yapılmalıdır.

Rahim kanseri cerrahi yolla tedavi edilir. Rahim ve yumurtalıkların yanı sıra lenf bezleri de alınır. Buna histerektomi ve lenfadenektomi denir.

Op. Dr. Hakan KILAVUZ tarafından yazının hazırlanmasında ACOG internet sitesinden yararlanılmıştır.

The post Perimenopozal veya Menopoz Sonrası Kanama appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.

]]>
Cinsel İlişki Sonrası Vajinal Kanama https://izmirkarsiyakakadindogummerkezi.com/cinsel-iliski-sonrasi-vajinal-kanama/ Wed, 13 Sep 2017 13:52:51 +0000 https://izmirkarsiyakakadindogummerkezi.com/?p=5842 Adetli olmadığınız ve adet olmayı beklemediğiniz halde cinsel ilişki sonrasında vajinal kanama sık görülen bir belirtidir. Vajinal kanama denince, kadın üreme organları ve idrar yollarından gelip vajinadan boşalan kanamaların hepsi akla gelir. Genellikle vajinal kanama olarak adlandırılsa da, genç kadınlarda en iyi huylu kanama serviksten gelir. Cinsel ilişki sonrası vajinal kanama sıklıkla gençlerde görülür. Menopoz […]

The post Cinsel İlişki Sonrası Vajinal Kanama appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.

]]>

Adetli olmadığınız ve adet olmayı beklemediğiniz halde cinsel ilişki sonrasında vajinal kanama sık görülen bir belirtidir. Vajinal kanama denince, kadın üreme organları ve idrar yollarından gelip vajinadan boşalan kanamaların hepsi akla gelir. Genellikle vajinal kanama olarak adlandırılsa da, genç kadınlarda en iyi huylu kanama serviksten gelir.

Cinsel ilişki sonrası vajinal kanama sıklıkla gençlerde görülür. Menopoz sonrasında ilişkiyi takip eden kanama görülme olasılığı azdır ve görülürse muhakkak doktor muayenesine gidilmelidir.

Cinsel İlişki Sonrasında Vajinal Kanama Nedenleri

Genç kadınlarda cinsel ilişki sonrası görülen kanamalarda öncelikle rahim ağzı (serviks) ile ilgili sorunlar akla gelir. Rahim ağzı tamamen sağlıklı olsa bile cinsel ilişki sırasında oluşan travma rahim ağzından kanama gelmesine neden olabilir. Serviksin (rahim ağzı) inflamasyonu (enfeksiyonu) veya çok da tehlikeli olmayan daha pek çok hastalığında ilişki sonrası kanamaya rastlanabilir. Cinsel temas sonrasında gelen kanama bazen de cinsel yolla bulaşan hastalıklardan kaynaklanmış olabilir.

Menopoz sonrası dönemdeki kadınlarda cinsel ilişki sonrasında kanama olması yalnız rahim ağzı değil, idrar kanalı (üretra) dış ağzı, veya vajina girişinde küçük dudaklardan kaynaklanabilir.

  • Plasenta previa
  • Servikal ektropion: Rahim ağzı kanalının iç yüzeyindeki epitelin dış yüzeye doğru dönmesi.
  • Servikal polip: Rahim ağzının kanser olmayan tümörleri
  • Rahim ağzı kanseri
  • Servisit
  • Cinsel temas sırasında oluşan travma
  • Cinsel temas öncesinde yeterli uyarılmamaya bağlı olarak ortaya çıkan kuruluk
  • Genital uçuk (herpes) veya sifilis (frengi) gibi cinsel yolla bulaşan hastalıkların neden olduğu yaralar.
  • Rahim iç tabakasının cinsel temas sırasında zedelenmesi. Özellikle doğum kontrol hapı kullanan kadınlarda daha sık görülür.
  • Endometriyal kanser (rahim kanseri)
  • Normal adet kanamasının başlama veya bitiş günlerindeki cinsel temas
  • Cinsel tacize bağlı travma
  • Vajinal atrofi. Sıklıkla menopoz sonrası ortaya çıkan vajina cildi incelmesi. Menopozun genitoüriner sendromu
  • Vajinal kuruluk
  • Yetersiz ön sevişme ve ıslanamama
  • Cinsel istismardan kaynaklanan travma
  • Cinsel ilişki sırasında tahriş
  • Vajinit
  • vajinal kanser
  • Genital herpes veya sifiliz gibi cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlardan kaynaklanan genital yaralar
  • Pelvik inflamatuar hastalık (PID)

Eğer genç iseniz ve tek bir defa cinsel ilişki sonrası kanama belirtisi olmuş ve tekrarlamamış ise çok fazla endişelenmeye gerek yok. Aslında cinsel temas sonrası kanama, rahim ağzı (serviks) kanseri belirtisidir. Ancak smear (sürüntü) testi normal bulunmuşsa kanamanın altında iyi huylu nedenleri araştırmak daha iyi olur.

Menopoz sonrası yaşlarda vajinal kanama her zaman önemlidir. Mutlaka kontrol edilmeli ve nedeni saptanmalıdır. Menopoz sonrası yaşlarda cinsel temas sonrası kanamanın en önemli nedenleri atrofik vajinit (vajina cildi incelmesi) veya vajinal kurulukla ilgili diğer durumlardır. Ancak nadiren de olsa daha ciddi sorunların belirtisi olabilir.

Hangi Durumlarda Muayene Olmalısınız

Eğer genç yaşlarda iseniz, rutin smear taraması sonuçlarınız iyi çıkıyor ve cinsel yolla bulaşan bir hastalığınız olmadığını biliyorsanız nadiren olan cinsel temas sonrası kanamaları çok önemsemeyebilirsiniz. Ancak smear yapılmamış ise, cinsel yolla bulaşan hastalık olasılığınız varsa veya cinsel temas sonrası kanama birden fazla defa yaşandıysa muayene olmanız gerekir.

Menopoz sonrası yaşlarda iseniz her tür vajinal kanamada muhakkak doktor muayenesine gitmelisiniz. Doktorunuz, vajinal kanamanın ciddi bir sorundan kaynaklanmadığını söyleyene kadar işin peşini bırakmamalısınız.

The post Cinsel İlişki Sonrası Vajinal Kanama appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.

]]>
Menopozda Sağlık Sorunları ve Beslenme https://izmirkarsiyakakadindogummerkezi.com/menopozda-saglik-sorunlari-beslenme/ Sun, 05 Feb 2017 20:50:42 +0000 https://izmirkarsiyakakadindogummerkezi.com/?p=5718 Hipertansiyon Yüksek tansiyon hastalarının diyetlerinde dikkat etmeleri gereken en önemli nokta tuz kullanımını neredeyse hiç kullanmayacak kadar çok düşürmektir. Yeşil yapraklı sebzeler, süt ürünleri, et ürünleri, yumurta, kek, kurabiye, konserve gıdalar, hazır yiyecekler, ekmek, zeytin, turşu ve soslar en fazla tuz içeren gıdalardandır. Alkol alınmamalıdır, sigara kullanılmamalıdır. Hayvansal yağlar yerine bitkisel yağları tercih etmeniz sağlığınız […]

The post Menopozda Sağlık Sorunları ve Beslenme appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.

]]>
Hipertansiyon

Yüksek tansiyon hastalarının diyetlerinde dikkat etmeleri gereken en önemli nokta tuz kullanımını neredeyse hiç kullanmayacak kadar çok düşürmektir.

Yeşil yapraklı sebzeler, süt ürünleri, et ürünleri, yumurta, kek, kurabiye, konserve gıdalar, hazır yiyecekler, ekmek, zeytin, turşu ve soslar en fazla tuz içeren gıdalardandır.

Alkol alınmamalıdır, sigara kullanılmamalıdır.

Hayvansal yağlar yerine bitkisel yağları tercih etmeniz sağlığınız için daha iyi olabilir. Hastalık çok ciddi değilse düşük miktarda çay ve kahve içilebilir.

Osteoporoz

Osteoporoz, kemiklerde kalsiyum miktarının azalması sonucu kırık riskinin artmasıyla görülür. Özellikle menopoz sonrası kadınlarda çok sık rastlanan sağlık sorunlarındandır.

Hastalık durumunda kalsiyumca zengin gıdalar tüketilmeli, yeterli D vitamini almak adına günlük 15-30 dakika arası güneş ışığından yararlanılmalı, tuz tüketimi sınırlandırılmalı, kafein ve alkol tüketimi kısıtlanmalı, aktif yaşamın desteklenmesi adına düzenli egzersiz yapılmalıdır.

Kalp ve Damar Hastalıkları

Yaşlılıkta çok sık gözlenmekle birlikte, ölüm nedenlerinin de başında gelir. Hastalık riskinin azaltılması için diyetteki yağ miktarı azaltılmalıdır.

Omega 3’den zengin küçük balıklar başta olmak üzere tüketilen balık miktarı artırılmalıdır.

Taze sebze ve meyve tüketimine dikkat edilmelidir.

Et olarak yağsız dana, koyun ve derisi alınmış kanatlı hayvanlar tercih edilmelidir.

Çay ve kahve kullanımı azaltılmalı, sigara ve alkol tüketilmemelidir.

Obezite veya şişmanlık durumunda doktor kontrolünde rejim yapılmalıdır.

Kanser

Kanser hastalığında genetik yatkınlık önemli olsa da beslenme ile alınan aşırı yağlı, yanmış, dumanlanmış, aşırı tuzlu gıdaların tüketilmesi ve alkol, sigara kullanımı risk yaratan faktörlerdir. Kanser hastaları az ve sık yemelidir, yağ tüketimleri kısıtlanmalı, bağışıklığı artıran vitamin ve mineralce zengin besinler tüketmelidir, posa tüketimleri artırılmalı ve hazır gıdalardan uzak durmalıdırlar.

Tedavi aşamalarında uzmanlarca yapılan beslenme planlarına uymalıdırlar, radyoterapi ve kemoterapi döneminde iştahsızlık, bulantı, kusma görülebilir. Bulantı ve kusmaya karşı sıvı, elektrolit dengesi ayarlanmalıdır.

Sigara ve alkol kullanılmamalıdır.

Diyabet

En önemli özelliği, kan şekeri düzeyi uzun süre yüksek seyrederse beraberinde kalp-damar hastalıkları ve nörolojik hastalıklar oluşturmasıdır. Ayrıca böbrek ve göz gibi organların fonksiyonlarında da bozukluk oluşturur.

Şeker hastaları üç ana üç ara olmak üzere altı öğün almalı, öğünleri atlamamalıdır.

Posaca zengin, kan şekerini yavaş yükselten besinler almalıdırlar.

Beyaz ekmek yerine kepekli ekmek, pirinç yerine bulgur ve bitkisel proteinler tüketmelidirler. Kızarmış veya hazır gıdalardan uzak durmalıdırlar.

Kan şekerini doğrudan yükselten saf şekerli besinlerdense meyve şekerleri ve gerekirse yapay tatlandırıcılar kullanılabilir.

Diyetlerinde doymamış yağ kullanmalıdırlar.

İnsülin ve ilaçların saat ve dozlarına önem gösterilmelidir.

Düzenli egzersiz ve sağlıklı beslenmeyle kilolarına özellikle dikkat etmelidirler.

Sigara ve alkol tüketilmemelidir.

Kabızlık

Yaşlılarda yaygın görülen bir rahatsızlıktır. Kabızlığı önlemek veya geçirmek adına taze meyve ve sebze; tam tahıllı ekmek içeren lifçe zengin diyet programları uygulayabilirsiniz.

Diyetinize kuru erik ekleyerek ve bol miktarda sıvı tüketerek kabızlığın önüne geçebilirsiniz. Günde en az 1500-2000 ml sıvı alınmalıdır. Günlük posa ve lif ihtiyacı 25-30 gramdır.

Düzenli egzersiz yapmak da kabızlığı önleyebilir.

Diş Hastalıkları

Diş rahatsızlıkları sağlıklı beslenme yetinizi kötü yönde etkileyebilir ve almanız gereken besinlerin yetersiz kalmasına yol açabilir.

Yemekleri daha kolay çiğneyip yutabilmek adına yemeklerinizin yoğunluğunda değişikliklere gitmeniz gerekebilir.

Yemekleri küçük küçük doğramayı, püre haline getirmeyi ve öğütmeyi deneyebilirsiniz.

Çürük dişlerinizin tedavisi için diş hekimine görünmeyi unutmayın.

Sindirim Hastalıkları

Siz yaşlandıkça vücudunuz besinleri sindirmekte daha da zayıf kalır. Tükürük ve mide asidi üretimi azalır ve bu da besinlerin parçalanmasını ve emilmesini zorlaştırır.

Sindirim sorunlarının önlenmesi veya azaltmak için daha az ve sık yemeyi deneyebilirsiniz. Rahat bir ortamda yavaş yavaş yemeğinizi yiyin. Lokmalarınızı iyice çiğneyin.

Koklama ve Tad Alma Değişiklikleri

Siz yaşlandıkça tat alma tomurcuklarınız bozulduğu için tat ve koku alma duyularınız azalabilir. Bunu telafi etmek için çok tatlı veya tuzlu yiyecekleri tercih edebilirsiniz. Ancak tatlılar genellikle kilo alımına sebep olur; tuzlularsa vücudun fazla suyu tutmasına, bununla birlikte tansiyonun yükselmesine ve kalbin vücuda kan pompalamak adına daha fazla çalışmasına sebep olur.

Koku ve tat alma duyularındaki kayıplar öte yandan yemek yeme isteğinde azalmalara da yol açabilir.

Tabaklarınızın görüntüsünü değişik renklerle ve baharatlarla lezzetlendirerek cazip kılmaya özen gösterin.

Yetersiz Beslenme

Yetersiz beslenme yaşlılar arasında az yemeye, az besin almaya veya sindirim sorunlarına bağlı görülen kritik bir sağlık sorunudur. Yetersiz beslenme yorgunluğa, güçsüz bağışıklık sistemine, kansızlığa, güçsüzlüğe, sindirim, ciğer ve kalp rahatsızlıklarına neden olabilir.

Yetersiz beslenmeyi önlemek için:

The post Menopozda Sağlık Sorunları ve Beslenme appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.

]]>
Menopozda Beslenme https://izmirkarsiyakakadindogummerkezi.com/menopozda-beslenme/ Sun, 05 Feb 2017 12:38:38 +0000 https://izmirkarsiyakakadindogummerkezi.com/?p=5663 Siz yaşlandıkça iyi beslenmenin hayatınızın kalitesine olan etkisi de büyük oranda artmaktadır. Tablet veya şurup halinde besin destekleri sadece doktor kontrolü altında alınmalı, herhangi bir zorunluluk olmadığı sürece ihtiyaçlar doğal kaynaklardan karşılanmalıdır. Yeterli ve dengeli beslenme; anne karnından yaşamın sonuna kadar büyüme, gelişme, hastalıklardan korunma ve kaliteli bir yaşam sürme için temel bir ihtiyaçtır. Yaş, cinsiyet, […]

The post Menopozda Beslenme appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.

]]>

Siz yaşlandıkça iyi beslenmenin hayatınızın kalitesine olan etkisi de büyük oranda artmaktadır. Tablet veya şurup halinde besin destekleri sadece doktor kontrolü altında alınmalı, herhangi bir zorunluluk olmadığı sürece ihtiyaçlar doğal kaynaklardan karşılanmalıdır.

Yeterli ve dengeli beslenme; anne karnından yaşamın sonuna kadar büyüme, gelişme, hastalıklardan korunma ve kaliteli bir yaşam sürme için temel bir ihtiyaçtır.

Yaş, cinsiyet, fiziksel aktivite, genetik, fizyolojik özellikler ve hastalıklar alınması gereken besin öğeleri ve miktarını etkilediğinden, beslenme bireye özgü olarak planlanmalı ve uygulanmalıdır. Ancak, toplumun sağlığı için bazı temel beslenme ilkelerinin topluma özgü olarak belirlenmesi ve yaygınlaştırılması gerekmektedir.

Bu sayfa, menopozda beslenme alışkanlıklarına ve diyet örüntüsüne dayalı olarak beslenme açısından dikkat edilmesi gereken ilkelerin ve besin gereksinimlerine temel olacak alım düzeylerinin belirlenmesinde kullanılabilecek, bazı temel besin ögesi değerlerinin sunulması amacı ile hazırlanmıştır.

Yaşlılık, bebeklik, gebelik, kronik hastalıklar gibi özel durumlarda, beslenme uygulamalarının, bireyin durumuna uygun olarak doktor ve diyet uzmanlarının denetiminde oluşturulması gerektiği unutulmamalıdır.

Siz yaşlandıkça iyi beslenmenin hayat kalitesine etkisi büyük oranda artar. İyi beslenmek, zeka, enerji seviyesi ve hastalıklara karşı direnç için çok önemlidir.

Yeterli ve dengeli beslenme aynı zamanda pozitif olma ve duygusal açıdan dengeli olma konusunda kilit rol oynar. Ancak sağlıklı beslenme, sadece ve sadece rejim yapmak ve bazı besinlerden fedakarlık etmek demek değildir.
Aslında yaşınız ne olursa olsun iyi beslenme taze, faydalı ve lezzetli besinler içermeli ve sevdiklerinizle paylaşılmalıdır. Aşağıdaki öneriler menopozda daha sağlıklı diyetler uygulamasına ve yaşlanmayla ilgili sorun ve kaygılarının azalmasına yardımcı olabilir.

 

Temel Besin Grupları

Temel Besin Grupları: Proteinler

Temel Berin Grupları: Yağlar

Temel Besin Grupları: Karbonhidratlar

The post Menopozda Beslenme appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.

]]>
Yumurta Kapasitesinin Belirlenmesi https://izmirkarsiyakakadindogummerkezi.com/yumurta-kapasitesinin-belirlenmesi/ Mon, 16 Mar 2015 09:56:12 +0000 https://izmirkarsiyakakadindogummerkezi.com/yumurta-kapasitesinin-belirlenmesi/ Yumurtalık rezervi testleri bize bir kadının üretebileceği yumurta sayı ve kalitesini gösterir. Dolayısıyla yumurta üretimini uyarmak için gerekli olan ilaç dozlarına karar vermemizi kolaylaştırır. Erkeklerde sperm üretimi ileri yaşlara kadar devam ederken kadınlarda ömür boyunca kullanılacak yumurtalar kız bebek doğmadan önce yumurtalıklarda üretilmiş ve depolanmıştır. Bir kız çocuk, hayatı boyunca bu yumurtaları kullanır, harcar ve […]

The post Yumurta Kapasitesinin Belirlenmesi appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.

]]>

Yumurtalık rezervi testleri bize bir kadının üretebileceği yumurta sayı ve kalitesini gösterir. Dolayısıyla yumurta üretimini uyarmak için gerekli olan ilaç dozlarına karar vermemizi kolaylaştırır.

Erkeklerde sperm üretimi ileri yaşlara kadar devam ederken kadınlarda ömür boyunca kullanılacak yumurtalar kız bebek doğmadan önce yumurtalıklarda üretilmiş ve depolanmıştır. Bir kız çocuk, hayatı boyunca bu yumurtaları kullanır, harcar ve bitince menopoza girer. Kadınlarda erken yaşlarda depodan ilk kullan yumurtalar, en kaliteli yumurtalardır. Yaş ilerledikçe geriye kalan yumurtaların sayısı azalırken kalitesi de düşer. Bu nedenle yumurtalık rezervinin belirlenmesi çok önemlidir.

Yumurta kapasitesi testleri, aşağıdaki durumlarda daha fazla önem kazanır.

  1. İleri yaş: 35 yaş üzerinde
  2. Ailede (anne, hala, teyze ve kız kardeşlerde) erken menopoz olması
  3. Tek yumurtalık
  4. Önceden yumurtalık ameliyatı, kemoterapi veya ışın tedavisi geçirmiş olmak
  5. Açıklanamayan infertilite
  6. Gonadotrpin (FSH) ile uyarı sonucunda yumurtalıkların yeterince yumurta üretmemesi (poor responder)

Yumurtalık rezervinin belirlenmesi için bazı testler tanımlanmışsa da gebelik olasılığını göstermede hiç birisinin etkinliği kanıtlanabilmiş değildir. Bu testler bir kadının gebe kalıp kalamayacağını net bir şekilde gösteremez. Ancak yumurtalıklarda yaş ile ilgili değişikliklerin ne kadar ciddi olduğunu gösterebilir. Aynı yaş grubunda sonuçları yetersiz yumurtalık rezervi olarak görünen kişilerin çocuk doğurma şansı, normal olanlardan daha düşüktür. Kesin tanı koymayı sağlayan bir veya birkaç test bulunabilmiş değildir. Yumurta rezervinin gösterilmesi için adet kanamasının 2, 3, 4 veya 5. günlerinde FSH, AMH (antimüllerian hormon) ve E2 (estradiol) bakılabilir. FSH veya E2’nin yüksek düzeyleri, yumurta rezervinin yetersiz olduğunun göstergesidir. Ancak bazı kadınlarda yumurta rezervi düşmüş olduğu halde bazal FSH düzeyi yüksek değildir. Bu nedenle FSH sonuçlarının normal bulunması yumurtalık rezervinin iyi olduğunu kanıtlamaz. Yumurta rezervini göstermek için yapılan diğer testler, CCCT ve AFC’dir.

Kısa süre önce yapılan ve yumurtalık kapasitesi belirteçlerini inceleyen bir çalışma, FSH ve antral yumurta sayısından daha başarılı bir değerlendirme metodu bulamamıştır.

Antral Follikül Sayılması (AFC-AFS)

Adet kanamasının başlamasından itibaren 3 gün içerisinde yumurtalıklardaki antral follikül olarak bilinen yumurtaların ultrason ile sayılması ile yapılır.

Yumurta uyarısına cevap verenler antral yumurtalardır. Sağlıklı kadınlarda yaşın ilerlemesiyle yumurta sayısı azalır. Yüksek kaliteli transvajinal ultrason ile, bu yumurtalar rahatlıkla sayılabilir.

Normal yumurta sayısı: Her bir tarafta 5-10 yumurta. Yumurta uyarısına normal bir cevap vermeleri beklenir.

Yüksek yumurta sayısı: Her bir tarafta 10’dan fazla yumurta. İlaçlara aşırı yanıt olabilir. Kilo ve FSH seviyesi temel alınarak, daha düşük ilaç seviyesi seçilmelidir.

Düşük yumurta sayısı: Toplamda 5’den az yumurta. Düşük prognoz göstergesi olabilir ve yüksek ilaç seviyesi gerektirir.

Toplam yumurta sayısı, alınan yumurta sayısı ile doğru, 3. gün bakılan FSH ve gereksinim duyulan ilaç ile ters orantılıdır.

Buna ek olarak, toplamda 10’dan az folikül sayısı yumurta elde edememe riski olduğunu gösterir. Antral yumurta sayısı tek başına yumurtalık yanıtının tahmininde en iyi göstergedir. Uyarı sonucu 3 yumurtadan az üreten 40 yaşın üzerindeki kadınlarda tüp bebek başarısı çok düşük olduğundan, düşük yumurta sayısı, diğer verilerle birlikte (yaş, 3. gün FSH, infertilitenin süresi) değerlendirildiğinde, duruma göre yumurta bağışı daha iyi bir seçenek olabilir.

Klomifen Sitrat Uyarma Testi (CCCT-KSUT)

Klomifen sitrat ile uyarma testi (KSUT), 3. gün FSH seviyesi normal olan hastalarda, düşük prognoz ve düşük yumurtalık kapasitesi teşhisi için kullanılır.

Beşinci günden 9. güne kadar günde 100 mg klomifen kullanılır. 10. gün FSH seviyesi 10-12 mIU/ml’den az olmalıdır. Sağlıklı kadınlarda klomifen, FSH’yi uyarsa da yükselen E2, FSH’yi normal aralıklara geri çeker. Düşük yumurtalık kapasitesi olan kadınlarda, hipofiz daha belirgin FSH artışı ile tepki gösterir ve yükselen E2 seviyesi hemen FSH’yi geri çekemez. Şüphesiz normal 3. gün FSH seviyesi, anormal KSUT ve düşük gebelik başarısı olan bir grup kadın vardır ama genellikle çiftler tedaviye başlamak ister.

Antimüllerian Hormon (AMH) / Müllerian İnhibitör Substans (MIS-MIF)

Bir dimerik glikoproteindir. Transforming growth factor-beta (TGF-beta) ailesindendir. İnhibin ve aktivinler de bu ailedendir. Bu aile üyesi hormonlar, dokulardaki gelişme ve farklılaşmada rol oynamaktadırlar. AMH/MIS, erkekte testisin sertoli hücrelerinden, kadında da yumurtalıkların granulosa hücrelerinden salınmaktadır. MIS/AMH, uterus, fallop tüpleri ve üst vagina bölümlerinin başlangıç dokusu olan Müller kanallarının regresyonunda rol almaktadır.

AMH / MİS Ne Amaçla Ölçülür?

Bilindiği gibi, hipofiz hormonları olan FSH ve LH, yumurtalık faaliyetinde etkilidirler. Ancak bunlar dolaylı belirteçlerdir. AMH/MIS ve inhibin B, doğrudan testis ve yumurtalıklarda üretildikleri için, testis ve yumurtalık fonksiyonlarını gösteren direkt belirteçlerdir. Ayrıca FSH, adet döneminde de, menopoza geçiş döneminde de sürekli değişkenlikler ve oynamalar gösteren bir hormondur. Hem AMH/MIS, hem de inhibin B bu dönemlerde de stabil olup, daha duyarlı ve güvenilir bir ayıraç özelliğinde belirteçlerdir.

AMH / MİS’in Klinikte Kullanım Alanları

Kadında

  • Yumurtalık rezervini ve fonksiyonlarını değerlendirmek
  • Granulosa hücre tümörlerini araştırmak

Erkekte

  • Testis fonksiyonunu ve kısırlığı araştırmak

Pediatride

  • Erken ve gecikmiş puberte araştırması
  • Intersex hastalıkların ayırıcı tanısında (ambiguous genitalia)
  • Kriptorşidizm ve anorşidizm ayırıcı tanısında

Testin Yapılışı

Test oldukça özgündür. 0.019 ng/ml’ye duyarlı olup, ölçüm aralığı 0.05-10 ng/ml’dir.

Antimüllerian hormon

AMH, yumurta kapasitesini belirlemek için kullanılan iyi bir tetkik yöntemidir.

Test bir ELISA testi olup, 3 saatlik bir süreyi kapsar.

Serum veya plazma örneklerinden çalışma yapılabilir. Serum veya plazma eğer 24 saatten daha fazla bekleyecek ve çalışılmayacaksa, buzdolabında 2-8°C de bekletilmelidir. Eğer 30 günden fazla bekleyecek ve çalışılmayacaksa, örnekler -20°C de dondurularak bekletilmelidir. Örnekler dondurulduktan sonra çözülünce bir kez çalışılmalı, tekrar dondurulmamalıdır. Lipemik ve hemolizli örnekler kullanılmamalıdır.

The post Yumurta Kapasitesinin Belirlenmesi appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.

]]>