Gebelik Zehirlenmesi

Ayrıntılı

Hamilelik sırasında hipertansiyonun (yüksek tansiyon) dört ana nedeni vardır:

  • Preeklampsi. Preeklampsi, gebeliğin ikinci yarısında (20 haftalık hamilelikten sonra) başlayan hipertansiyon ve buna bağlantılı gelişen sorunları anlatır. Böbrekler (Proteinüri. İdrarda protein kaçağı), karaciğer ve beyin (baş ağrısı, görme bozukluğu ve bazen nöbetler) dahil olmak üzere birçok organ etkilenebilir. Preeklampsi ilk kez doğumdan sonra da ortaya çıkabilir. Organ hasarı tipik olarak doğumdan sonra birkaç gün ila haftalar içinde düzelir.
  • Gestasyonel hipertansiyon. Geçici hipertansiyon olarak da adlandırılır. Gebeliğin 20. haftasından sonra ilk kez hipertansiyon gelişen ve proteinüri gibi preeklampsi belirtileri olmayan bir gebeye gestasyonel hipertansiyon tanısı konur. Zamanla, gestasyonel hipertansiyonu olan bazı gebelerde proteinüri veya diğer preeklampsi belirtileri gelişir ve preeklampsi olduğu düşünülürken, diğerlerine doğumdan üç ay sonra devam eden yüksek tansiyon nedeniyle kronik hipertansiyon teşhisi konur.
  • Kronik hipertansiyon. Kronik hipertansiyon, ilaç kullanıp kullanmadığına bakılmaksızın gebelik öncesi var olan hipertansiyon olarak tanımlanır. Gebeliğin 20. haftasından önce hipertansiyonu olanlarda da kronik hipertansiyondan şüphelenilir. Ancak tanı gebelik sona erdiğinde hipertansiyon devam ediyorsa doğrulanabilir.
  • Kronik hipertansiyon üzerine eklenmiş preeklampsi. Bu terim, gebeliğin 20. haftasından sonra preeklampsi geliştiren kronik hipertansiyonlu gebeleri tanımlar.

Bu sayfada preeklampsi ile ilgili yüksek kan basıncını, preeklampsinin önlenmesi ve tedavisini, preeklampsinin olası komplikasyonlarını ve uzun vadeli prognozu gözden geçirilecektir.

Preeklampsi nedir?

Preeklampsi sadece hamile ve doğum sonrası kadınlarda görülen bir rahatsızlıktır. 20 haftalık hamilelikten sonra başlayan hipertansiyon ve organ disfonksiyonu (böbrekler, karaciğer, trombositler, akciğerler, beyin hasarı gibi) ile karakterizedir. Kan basıncı sürekli 140/90 mmHg’den fazla olduğunda hipertansiyon tanısı konur. Tek bir yüksek tansiyon, hipertansiyon tanısını koydurmaz.

Preeklampsi bazen hamileliğe bağlı veya hamilelikle ilişkili hipertansiyon ve toksemi dahil olmak üzere başka isimlerle de anılır.

Preeklampsi, gebeliklerin yüzde 3 ila 4’ünde görülür. Bu vakaların yüzde doksanı 34. gebelik haftasından sonra ve çoğunlukla termde (37. gebelik haftasından sonra) ortaya çıkar.

Kimler preeklampsi riski altındadır?

Herhangi bir hamilede preeklampsi gelişebilir. Bununla birlikte, bazı gebeler diğerlerinden daha yüksek risk altındadır. Aşağıdaki özelliklerden bir veya daha fazlası varsa preeklampsi riski yüksektir:

  • İlk hamilelik (düşükler ve kürtajlar hariç)
  • Kronik hipertansiyon, böbrek hastalığı, lupus veya hamilelik öncesi diyabet
  • Önceki gebeliklerde preeklampsi öyküsü
  • Gestasyonel diyabet
  • Çoğul gebelik (ör. ikizler veya üçüzler)
  • Bir kız kardeşte veya annede ailede preeklampsi öyküsü
  • 20 yaş altı ve 35-40 yaş üstü
  • Obezite

Preeklampsi nedenleri nelerdir?

Preeklampsi, gebeliğin çok erken döneminde plasenta gelişimindeki anormalliklerden kaynaklanır. Plasenta rahmi yeterince derin invaze etmez ve anneden sağlıklı kan temini sağlamazsa, kendisine veya fetusa yeterli besin ve oksijen sağlayamayabilir. Bu, özellikle fetüsün hızla büyüdüğü 20 haftalık gebelikten sonra sorun olur. Annenin (böbreklerde, karaciğerde, beyinde) kan damarlarına zarar vererek preeklampsi denilen klinik sendroma neden olabilecek bir dizi olay meydana gelir. Bunun neden bazı kadınlarda olduğu ve diğerlerinde olmadığı tam olarak anlaşılamamıştır.

Preeklampsi belirtileri nelerdir?

Preeklampsili birçok anne adayı belirti göstermez. Bu nedenle, hamileliğin ikinci yarısındaki muayenelerde yüksek tansiyon kontrol edilir.

Anne. Preeklampsili gebelerin çoğunda yüksek tansiyon, idrarda protein kaçağı bulunur. Herhangi bir belirti görülmez. Preeklampsi hamilelik sırasında kendiliğinden iyileşmez ve kötüleşebilir. Kötüleşme genellikle birkaç gün ila haftalar arasında olur, ancak daha hızlı da ortaya çıkabilir.

Preeklampsiyi şiddetli kategoriye yerleştiren birkaç belirti vardır. Preeklampsinin şiddetli olması için bu belirtilerden yalnızca birinin mevcut olması yeterlidir. Belirtiler çok silik olabilir. Bu nedenle preeklampsi belirtileri ilgili endişelerinizi doktorunuzla paylaşmalısınız.

Preeklampsinin şiddetli aşamaya ilerlediğini gösteren belirtiler:

  • Şiddetli baş ağrısı.
  • Görme sorunları (bulanık veya çift görme, kör noktalar, ışık çakmaları, dalgalı çizgiler, görme kaybı).
  • Nefes darlığı (akciğerlerde sıvı nedeniyle).
  • Karnın orta veya sağ üst kısmında ağrı (mide yanmasına benzer).

Preeklampsinin şiddetli aşamaya ilerlediğini gösteren işaretler:

  • Birden fazla ölçümde kan basıncı ≥160/110 mmHg. Tansiyonu yüksek olanlarda inme riski artar.
  • Anormal böbrek testleri (örn. serum kreatinin >1.1 mg/dL).
  • Düşük trombosit sayısı (<100.000/mL).
  • Karaciğer anormallikleri (kan testleri ile tespit edilir).
  • Akciğer ödemi (akciğerlerde sıvı).
  • Nöbet (preeklampsi ortamında, nöbete neden olabilecek başka hastalık olmaksızın bir veya daha fazla nöbet eklampsi olarak bilinir).

Fetal. Preeklampsi, plasentanın fetusa yeterli beslenme ve oksijen sağlama yeteneğini bozabilir ve bu da aşağıdaki etkilere neden olabilir:

  • Fetal sağlığın bozulması (reaktif olmayan nonstres testi veya düşük biyofiziksel profil puanı gibi).
  • Genellikle ultrason muayenesi ile fark edilen fetüsün büyüme geriliği.
  • Fetus çevresindeki amniyotik sıvı miktarının azalması, genellikle ultrason muayenesinde fark edilir.
  • Doppler testlerinde (ultrason muayenesi sırasında yapılır) belirtilen, göbek kordonu boyunca kan akışında azalma.

Preeklampsi önlenebilir mi?

Kimin preeklampsi olacağını güvenilir bir şekilde tahmin eden testler olmadığı gibi bunu tamamen önlemenin bir yolu da yoktur. Orta veya yüksek preeklampsi risk faktörleri olanlara düşük doz aspirin önerebilir. Düşük doz aspirin genellikle ilk üç aylık dönemin sonlarında (yaklaşık 12 ila 14 hafta) başlanır ve hamileliğin son üç aylık dönemine (36 hafta) kadar devam edilir.

Hamilelik sırasında düşük doz aspirinden fayda görebilecek preeklampsi geliştirme riski yüksek gebeler:

  • Önceki gebelikte erken başlangıçlı ve olumsuz sonuçlu preeklampsi
  • Çoğul gebelik
  • Kronik hipertansiyon
  • Tip 1 veya 2 diabetes mellitus
  • Böbrek hastalığı
  • Otoimmün hastalık (antifosfolipid sendromu, sistemik lupus eritematozus)

Preeklampsi için birden fazla daha az belirgin risk faktörü olanların, düşük doz aspirinin önlenmesinden de fayda görmesi mümkündür. Hamilelik sırasında düşük doz aspirin almanın bilinen önemli bir yan etkisi yoktur.

Preeklampsi nasıl tedavi edilir?

Preeklampsinin tek tedavisi fetüs ve plasentanın doğumudur. İlaç tedavisi kan basıncını düşürebilir ve böylece annede felç riskini azaltabilir. Ancak bu tedaviler plasentadaki anormallikleri iyileştirmez ve dolayısıyla hastalığın ilerlemesini engellemez.

Preeklampsili gebeliklerin yönetimi, gebelik yaşına ve hastalığın ciddiyetine bağlıdır. Doğum yöntemi (vajinal veya sezaryen doğum), fetüsün pozisyonu, serviksin açıklığı ve silinmesi (incelmesi) ve fetüsün durumu gibi bir dizi faktöre bağlıdır. Çoğunlukla vajinal doğum mümkündür.

Oksitosin. Doğumu hızlandırmak için damardan verilir (rahmin kasılmasını uyarır). Doğum ilerlemezse veya fetüsün hızlı bir şekilde doğmasını gerektiren komplikasyonlar gelişirse, sezaryen doğum gerekebilir.

Miadında. Preeklampsili 37 haftadan büyük (yani term) gebelikler, tedaviyi başlatmak ve kötüleşen preeklampsi nedeniyle anne ve bebeğe zarar verme riskini azaltmak için hızla doğurtulur. Miadındaki bebekler, erken doğumdan kaynaklanan yüksek risk altında değildir ve genellikle küvöz bakımına ihtiyaç duymazlar.

Miadından önce. Preeklampsi miadından önce gelişirse ve hastalık şiddetli değilse, fetüsün büyümesi ve olgunlaşmasına zaman tanımak için doğumu 37 haftaya ertelenir. Bununla birlikte, preeklampsi şiddetlenirse, anne ve bebekte komplikasyonları önlemek için doğum hızlandırılır.

Preeklampside hızlandırılmış doğum endikasyonları

  • ≥37 haftalık hamilelik
  • Trombositler <100.000/microL (kan testine göre)
  • Anormal karaciğer veya böbrek fonksiyonu
  • Plasental ablasyonu (plasentanın uterustan ayrılması)
  • Baş ağrısı veya görme değişiklikleri
  • şiddetli üst karın ağrısı
  • Büyüme kısıtlaması, göbek kordonundan kan akışının azalması veya amniyotik sıvıda azalma gibi fetüsle ilgili sorunlar

Ağır olmayan ve 37 haftadan küçük  preeklampside doğum ertelenirken, anne ve bebek yakından izlenir ve erken doğumdan doğan yenidoğan risklerini azaltmak için steroidler verilebilir:

Anne izleme. Doğum beklenirken anne ve bebek izlenecektir. Genellikle hastanede izlenir. Annenin izlenmesi için karaciğer ve böbrek fonksiyonları ve trombosit sayıları kontrol edilir. Sık kan basıncı ölçümleri yapılır. Bazen, hastaların evde kalmalarına, tansiyonlarını kendileri kontrol etmelerine ve sık sık muayeneye gelmelerine izin verilebilir. Evde izlenenler, herhangi bir ciddi hastalık belirtisi ortaya çıkarsa derhal sağlık kuruluşuna gitmelidir.

Fetal izleme. Fetal izleme, nonstres test ve ultrason muayenesi ile yapılır.

Fetüsün durumunu izlemek için nonstres test yapılır. Annenin karnına yerleştirilen küçük bir cihazla fetüsün kalp atış hızı ölçülüp bir grafik olarak yazdırılır. Cihaz, genellikle 20 ila 40 dakika boyunca fetüsün kalp atış hızını ölçmek için ses dalgaları (ultrason) kullanır. Normalde, fetüsün temel kalp atış hızı dakikada 110 ila 160 atış arasında olmalıdır. 34 haftadan sonra, kalp atış hızında periyodik artışlar meydana gelmelidir. Artış, 15 saniye boyunca temel kalp atış hızına göre dakikada en az 15 vuruş olmalıdır. 20 dakikalık bir süre içinde iki veya daha fazla fetal kalp hızı artışı (hızlanma) görülürse, test güven verici (reaktif) kabul edilir. 40 dakikalık izlemde bu artışlar gözlenmezse daha fazla test gerekebilir. Ayakta tedavi gören hastalara genellikle haftada iki kez nonstres test yapılırken, yatan hastaya günlük olarak yapılır.

Ultrason, fetüsün büyümesini izlemek, sağlığını değerlendirmek ve göbek kordonu kan akışını değerlendirmek için kullanılır (Doppler testi olarak adlandırılır). Biyofiziksel profil, fetüsün hareketlerini, solunum aktivitesini, kol ve bacak hareketlerini ve amniyotik sıvı hacmini değerlendirmek için ultrason kullanarak iyilik halini değerlendirir ve bu değişkenlerin her birine bir puan verir. Yüksek puan güven verici iken düşük puan fetüsün doğması gerektiğini gösterir. Fetal ağırlığı tahmin etmek için ultrason muayeneleri her üç ila dört haftada bir yapılır.

Steroidler. Erken doğan fetüsler, akciğerleri tam olarak gelişmemiş olabileceğinden solunum problemleri açısından risk altındadır. Erken doğum (gebeliğin 34 haftasından önce) olması muhtemel gebelere, fetal akciğer gelişimini hızlandırmak için genellikle iki doz steroid enjeksiyonu (örneğin, betametazon) yapılır. Steroidler ayrıca intraventriküler kanama (beyin kanaması) gibi erken doğumun diğer komplikasyonlarını da azaltır. İki enjeksiyon 24 saat arayla yapılır ve tedavinin yararı ilk enjeksiyondan 24 ila 48 saat sonra gerçekleşir.

Doğumda neler olur?

Preeklampsili kadınlarda eklampsi (nöbetler) gelişebildiğinden, çoğu hasta doğum sırasında nöbetleri önlemek için doğumdan sonra 24 saat boyunca damardan magnezyum ile tedavi edilir. Magnezyum fetüs için güvenlidir.

Şiddetli hipertansiyon, maternal inme riskini azaltmak için bir veya daha fazla tansiyon ilacı ile tedavi edilir.

Doğum sonrası ne olur?

Yüksek tansiyon ve idrarda protein kaçağı doğumdan sonra genellikle birkaç gün içinde düzelir, ancak bazen haftalar sürer. Birkaç hafta veya ay boyunca hafif yüksek kan basıncı genellikle zararlı değildir. Şiddetli hipertansiyon tedavi edilmelidir. Bazı anneler hastaneden taburcu olduktan sonra tansiyon ilacına ihtiyaç duyacaktır. Bu, genellikle altı hafta içinde kan basıncı normal seviyelere döndüğünde kesilebilir. Hastaneden taburcu olduktan sonra 10 ila 14 gün içinde kan basıncı izlemelidir.

Doğumdan 12 hafta sonra yüksek kalan kan basıncı preeklampsi ile ilişkili değildir ve uzun süreli tedavi gerektirir.

Preeklampsisi olan kadınlar, menopoz öncesi dönem de dahil olmak üzere, yaşamlarının ilerleyen dönemlerinde artmış kardiyovasküler hastalık riski altındadır. Yaşam tarzı değişiklikleri (sağlıklı beslenme, obezite ve sigaradan kaçınma) ve lipid bozuklukları, diyabet ve hipertansiyonun tedavisi kardiyovasküler problem riskini azaltabilir.

Sonraki gebeliklerde tekrar preeklampsi olacak mı?

Preeklampsili gebeler, sonraki hamileliklerinde preeklampsi geliştirme riski altındadır. Şiddetli olmayan preeklampsinin tekrarlama riski sadece yüzde 5’tir. Bununla birlikte, şiddetli preeklampsi olan ve 30. gebelik haftasından önce doğum yapanların gelecekteki gebeliklerinde preeklampsi riski yüzde 70’e varır.

Özet

  • Preeklampsili gebelerde yüksek tansiyon (140/90 mmHg’nin üzerinde) ve genellikle idrarlarda protein kaçağı bulunur, ancak bazı kadınlarda proteinüri olmaksızın hastalığın diğer özellikleri görülür. Belirtiler, gebeliğin son yarısında (20. gebelik haftasından sonra) veya doğumdan sonraki ilk birkaç gün içinde herhangi bir zamanda ortaya çıkabilir.
  • Preeklampsi, gebeliklerin yüzde 3 ila 4’ünde görülür. Neden bazı kadınlarda preeklampsi gelişirken bazılarında görülmediği bilinmemektedir. Şu anda, kimde preeklampsi olacağını güvenilir bir şekilde tahmin edebilecek hiçbir test ve bunu tamamen önlemenin bir yolu yok. İlk üç aylık dönemin sonlarından üçüncü üç aylık döneme kadar düşük doz aspirin almak, riski yüksek olanlarda preeklampsi riskini azaltır.
  • Preeklampsili gebelerin çoğunda belirti görülmez. Hastalık hızla ilerleyebilir. Bunun belirtileri baş ağrısı, görme sorunları, nefes darlığı ve üst karın ağrısınıdır.
  • Anne adayı, şiddetli preeklampsi belirtilerinden biri olursa veya bebek hareketlerinde azalma, vajinal kanama, karın ağrısı veya sık rahim kasılmaları olursa hemen sağlık kuruluşuna gitmelidir.
  • Preeklampsinin tek tedavisi fetüsün ve plasentanın doğumudur. Azaltılmış fiziksel aktivite, katı yatak istirahati ve tansiyon ilaçları kan basıncını düşürebilir ancak preeklampsinin kötüleşmesini önlemez ve komplikasyon riskini azaltmaz.
  • Annenin veya fetüsün durumunu izleyen testlerin sonuçlarına göre, doğum önerilebilir. Vajinal doğum genellikle mümkündür.
  • Preeklampsili gebelerde nöbet gelişebileceğinden (eklampsi), doğum sırasında ve doğumdan sonraki 24 saat boyunca antikonvülsan ilaçla tedavi edilir. Damardan magnezyum sülfat, nöbetleri önlemek için en sık kullanılan ilaçtır. Hem anne hem de fetüs için güvenlidir.
  • Yüksek tansiyon ve idrardaki protein doğumdan sonra, genellikle birkaç gün veya hafta içinde düzelir. Bununla birlikte, bazı anneler hastaneden taburcu olduktan sonra tansiyonu ilacına ihtiyaç duyar.
  • Şiddetli olmayan preeklampsi, ilerideki gebeliklerde tekrarlanmaz. Şiddetli preeklampsi, özellikle ikinci trimesterde ortaya çıktıysa, tekrarlama riski daha yüksektir.
  • Preeklampsi yaşamış kadınların ileriki yaşamlarında kardiyovasküler hastalık gelişme riski daha yüksektir. Bu nedenle bu hasta grubunda düzenli sağlık bakımı önemlidir. Hamilelik sırasında yüksek tansiyonu olan kadınların her yıl tansiyonlarını kontrol ettirmeleri gerekir. Sağlıklı bir kiloyu koruyarak, tuz alımını sınırlayarak, aşırı alkol kullanımından kaçınarak ve düzenli egzersiz yaparak yaşamlarının ilerleyen dönemlerinde yüksek tansiyon risklerini de azaltabilirler.

Preeklampsi (Temel)

Yüksek Tansiyon ve Hamilelik (Temel)

HELLP Sendromu (Temel)

İkiz Gebelik (Temel)

Doğum Öncesi Bakım (Temel)

Sezaryen ile Doğum (Ayrıntılı)

UpToDate

Posted in: