The post Cinsel Saldırı appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>Cinsel saldırı veya cinsel şiddet, bir kişiye rızası olmadan yapılan herhangi bir cinsel eylemdir. Rıza, bir şeyi yapmayı istemek ve kabul etmek anlamına gelir.
Tecavüz, bir kişiyi vajinal, anal veya oral yol ile cinsel ilişkiye zorlamaktır. Bu bir tür cinsel saldırıdır. Ancak her türlü istenmeyen cinsel eylem cinsel saldırı olarak kabul edilir. Buna, rızası olmadan başka bir kişiyi öpmek veya dokunmak da dahildir.
Bir kişi, bir yabancı veya partner, akraba gibi tanıdığı biri tarafından cinsel saldırıya uğrayabilir.
Birisi sizin rızanız olmadan bir şey yaparsa, bu cinsel saldırıdır. Eğer rıza verdiyseniz ancak daha sonra fikrinizi değiştirdiyseniz ve kişi durmuyorsa bu da saldırıdır.
Cinsel saldırı, birinin sizi istemediğiniz bir şey yapmaya zorlaması veya size fiziken istemediğiniz şekilde davranmasını içerir. Sarhoşsanız, baygınsanız veya uyuyorsanız da eylem saldırıdır. Karşınızdaki kişi şiddet göstermese bile, uyanık değilseniz veya net düşünmüyorsanız rıza gösteremezsiniz.
Cinsel saldırı kurbanı olduysanız, bu sizin suçunuz değil. Cinsel saldırı yaygındır ve yalnız değilsiniz.
Yapmanız gereken ilk şey, size saldıran kişiden uzakta güvenli bir yer bulmaktır. Sonra:
Siz de kabul ederseniz, adli doktor vücudunuzdan ve kıyafetlerinizden hücre veya sıvı örnekleri alabilir. Bu örnekler size kimin saldırdığını ve ne yaptığını gösterebilir. Adli doktor yaralarınızın fotoğraflarını çekmenizi isteyebilir. İstemediğiniz bir şeyi yapmalarına izin vermek zorunda değilsiniz.
Siz iyileşmeye devam ederken kendinizi ve başkalarını nasıl koruyacağınız konusunda dikkatli olmalısınız. Örneğin, önümüzdeki birkaç ay içinde cinsel ilişkiye girmeyi seçerseniz, prezervatif kullanmalısınız. Bu şekilde, bir enfeksiyonunuz varsa partneriniz/partnerleriniz korunacaktır. Planlıyorsanız, gebe kalmaya çalışmadan önce birkaç ay beklemelisiniz.
Unutmayın, cinsel saldırı asla kurbanın suçu değildir. Size ne olduğu hakkında konuşmak zor gelebilir, ancakdanışmanınız size yardım etmek için oradadır.
Tedavi, durumunuza ve sahip olduğunuz yaralanmalara bağlı olarak değişir. Şunlar için tedavi alabilirsiniz:
Saldırıdan hemen sonra tıbbi yardım almamış olsanız bile yine de muayene olmalısınız. Saldırının kanıtlarını toplanamayabilir. Yine de enfeksiyon veya gebelik riskinizi anlamanıza ve olaydan kurtulmanıza yardımcı olmak gerekir. Ayrıca ihtiyacınız olan desteği aldığınızdan emin olmak ve isterseniz saldırıyı bildirme konusunda tavsiyelerde bulmak isteriz.
İlk başta, birçok insan saldırıları bildirmek istemez. İstemiyorsanız yapmak zorunda değilsiniz. Ancak genellikle zaman içinde fikriniz değişecektir.
Olayı bildirmek istemiyorsanız yine de muayene olmanız faydalı olabilir. Ancak muayene sonrası durumu güvenlik güçlerine bildirmek bizim de sorumluluğumuzdur.
Muayene olursanız, numune alınabilir ve bir yazı hazırlanır. Bu şekilde, olayı bildirdiğinizde, kanıtlar zaten toplanmıştır.
Muayene olmasanız bile bu tür bir olayı dilediğiniz zaman güvenlik güçlerine bildirebilirsiniz.
Cinsel saldırıdan sonra bir süre stresli, endişeli, kızgın veya üzgün hissetmek yaygındır. Bu duygular, vücudunuz iyileştikten sonra bile devam edebilir. Depresyon veya endişe duygularıyla mücadele ediyorsanız ya da uyumakta veya normal aktivitelerinizi yapmakta zorlanıyorsanız, doktorunuza söyleyin. İhtiyacınız olan desteği ve tedaviyi almanıza yardımcı olacaktır.
The post Cinsel Saldırı appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>The post Disparoni (Ağrılı Cinsel İlişki) appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>Disparoni, cinsel ilişkiden hemen önce, cinsel ilişki sırasında veya sonrasında meydana gelen ağrıdır. Erkeklerde ve kadınlarda olabilir, ancak kadınlarda daha sık görülür.
Kadınlar, klitoris de dahil olmak üzere üretra ve vajinanın dış bölümünü saran cilt tabakası olan vulvada , vajinanın içinde veya alt karın bölgesinde ağrı hissedebilirler. Erkeklerde ise peniste, testislerde, karında ve bazen rektumda ağrı olabilir.
Pek çok olası sebep vardır.
Kadınlarda yaygın nedenler şunlardır:
Cinsel ilişki ağrılıysa, muayene olmalısınız. Bazı insanlar bunu gündeme getirmekten utanır ama bu konuda size yardımcı olabiliriz.
Yapılacak testlere, yaşınıza, diğer belirtilerinize ve kişisel durumunuza göre karar verilecektir.
Disparoninin nedenini bulmak için kullanılan yaygın testler şunlardır:
Tedavi için şunlar yapılırr:
The post Disparoni (Ağrılı Cinsel İlişki) appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>The post Vajinismus appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>Vajinismus, vajina girişinin etrafındaki kasların krampları ile oluşan bir durumdur. Penis, tampon veya tıbbi cihaz gibi vajinaya bir şey koyulmak üzereyken kaslar gerilir. Vajinismus cinsel ilişki sırasında ağrıya neden olur. Bu, muayeneyi de olanaksız hale getirebilir.
Vajinismus, cinsellik veya pelvik muayene sırasında oluşan endişeleriniz, yaşadığınız kötü bir deneyimden kaynaklanabilir. Vajinada bulunan enfeksiyon veya yapısal bir bozukluk nedeniyle ya da hiçbir sebep yokken de oluşabilir.
Vajinismusun ana belirtisi vajinaya penis, parmak, tampon veya tıbbi cihaz gibi bir şey konulduğunda ağrılı kasılmalardır. Bazen ağrı o kadar kötüdür ki vajinaya hiçbir şey konamaz.
Genital bölgeye dokunmak acı veriyorsa muayene olmalısınız. Ağrı hissederseniz, muayenenin usulü size uygun şekilde değiştirilebilir.
Ne yazık ki vajinismus için özel bir test yoktur. Belirtileriniz öğrenilerek yapılan muayene sonucunda sizde vajinismus olup olmadığı söylenebilir. Muayene sırasında vajinanızın girişindeki kasların gerildiği hissedilebilir.
Tedaviler şu şekilde sıralanabilir:
The post Vajinismus appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>The post Cinsel Uyarılma Bozuklukları appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>Bir kadın cinsel olarak uyarıldığında vajinada kayganlaşma sağlayan sıvı salgısı, klitoris ve dudaklarda şişme, karıncalanma ve genital bölgede sıcaklık artışı olur. Buna ilaveten düşünce olarak da uyarılan kadın cinsel ilişkiye hazır hisseder.
Cinsel uyarılmanın düşünsel veya fiziksel sorunlarına cinsel uyarılma bozukluğu denir. Bazen hem düşünsel hem de fiziksel sorunlar ile karşılaşılır. Örneğin bir kadın düşünsel olarak uyarıldığı halde vücudunun cinsel ilişkiye hazır olmaması bir cinsel uyarılma bozukluğudur. Bazen de tersi olur. Vücudu cinsel ilişki için hazır olduğu halde düşünsel olarak uyarılmamıştır. Kimi zaman ise sorun hem düşünsel hem fiziksel uyarılmanın olamamasıdır.
Cinsel uyarılma bozukluklarının altında bazen diyabet veya hipertansiyon gibi sistemik hastalıklara bağlı his kusurları olabilir. Bazen de hormon düzensizlikleri, kullanılan ilaçlar ve ilişkide yaşanan sorunlar neden olabilir.
Cinsel uyarılma bozukluğu olan kadınlarda uygulanabilecek tedaviler; cinsel terapi, ilaçlar, hormonlar veya kayganlaştırıcılar olabilir.
The post Cinsel Uyarılma Bozuklukları appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>The post Kadınlarda Cinsel Sorunlar appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>Genç ve orta yaştaki kadınların %30, ileri yaş kadınların %%0’sinde cinsel sorunlara rastlanır.
Kadınların yaşayabileceği cinsel sorunlar şu şekilde sıralanabilir:
Bazen sorunlar kısa sürelidir ve bir süre sonra ortadan kalkacaktır. Ancak cinsel ilişki sırasında ağrınız varsa ve sorunlarınız yüzünden endişe duyuyorsanız bu konuda destek almanız gerekecektir.
Bazı kadınlar hayatı boyunca cinsellikle ilgili sorun yaşarken, bazıları için sonradan sorun sonradan başlar.
Cinsel ilişki sorunlarına pek çok şey neden olabilir. Örneğin, eşle ilişkideki sorunlar cinsel yaşama yansıyabilir.
Cinsel sorunlar, bir kadının hayatındaki tıbbi olaylarla da bağlantılı olabilir. Örneğin, bir kadın için doğumdan sonraki haftalar veya aylar içinde cinsel ilişki acı verici olabilir. Bazı kadınlar yaşlandıkça ya da menopoza girdikten sonra cinsel ilişkiye olan ilgilerini kaybederler ya da cinsel ilişki sırasında acı hissedebilirler.
Cinsel sorunlara yol açan başka durumlar şu şekilde sıralanabilir:
Cinsel sorunlara, kullanılan bazı ilaçlar da sebep olabilir. Örneğin, depresyon veya kalp hastalığını tedavi eden ilaçlar bazen cinsel sorunlara neden olur.
Birlikteliğinizde sorun yaşıyorsanız, eşinizle olan ilişkinizi düzeltmeyi deneyebilirsiniz. Örneğin, şunları yapabilirsiniz:
Psikolojik destek alırsanız eşinizle beraber gitmeye özen gösterin.
Cinsel ilişki sırasında ağrı veya kuruluk çeken kadınlarda vajinal kayganlaştırıcılar yararlı olabilir. Bunlar reçetesiz satılır. Kayganlaştırıcı kullanmak yeterli değilse, kadın vajina nemlendiricileri de kullanılabilir. Vajinal nemlendiriciler haftada birkaç kez kullanılır. Cinsel ilişki anına özgü değildir.
Sağlıklı olmanız veya bir hastalığınız varsa tedavi olmanızda cinsel ilişki açasından önemli faktördür. Kendini sağlıklı ve mutlu hisseden kadınların cinsel yaşamlarında mutlu olma şansı daha fazladır.
Muayene olmalı mıyım?
Cinsel ilişki sorunu yaşıyorsanız ve bu sorunları kendi başınıza çözememişseniz muayene olmanız iyi olur.
Cinsel sorunlar nasıl tedavi edilir?
Cinsel sorunlar farklı şekillerde tedavi edilebilir. Bunlar şu şekilde sıralanabilir:
Düşük arzulu veya düşük libidolu bazı kadınlara yardımcı olabilecek ilaçları duymuş olabilirsiniz. Ülkemizde bu konuda piyasada bulunan gıda takviyeleri vardır. Bunları kullanmadan önce mutlaka muayene olmalısınız.
Genellikle ilaç tedavisi başlanmadan önce deneyebileceğiniz farklı tedavi yolları önerilebilir. İlaç tedavileri şu şekilde sıralanır:
Bazı tedaviler kadınlarda önerilmez. Örneğin genellikle erkeklerin cinsel sorunlar için aldığı ilaçlar kadınlarda yararı değildir.
Cinsel sorunları tedavi etmek için bazı ilaçlar internet üzerinden satılmaktadır. Ancak bunlar her zaman güvenli değildir ve zararlı bileşenler bile içerebilirler.
The post Kadınlarda Cinsel Sorunlar appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>The post Tekrarlayan Cinsel Uyarı Bozukluğu (PGAD) appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>Tekrarlayan cinsel uyarı bozukluğu (Persistent Genital Arousal Disorder – PGAD), geçmişte Persistent Sexual Arousal Disorder (PSAD) veya Syndrome (PSAS) olarak da adlandırılmıştır. Sıklıkla kadınlarda görülen, aniden ve dış uyaran olmaksızın ortaya çıkan, önlenemeyen cinsel uyarıdır. Cinsel uyarılma için hiç bir neden olmadığı halde vajinada nemlenme, klitoris ereksiyonu gibi belirtiler ortaya çıkar. Bu durum saatler, haftalar sürebilir. Bu esnada defalarca orgazm yaşanır. Doğal olarak günlük hayatın akışını şiddetle bozar.
Tekrarlayan cinsel uyarı bozukluğu (PGAD), kadınlarda daha sık görülür. Her yaşta karşılaşılabilecek bir hastalıktır. PGAD’li bir kadın herhangi bir uyaran olmaksızın art arda kendiliğinden orgazmlar olur. Orgazmlar; cinsel istek oluşmadan kendiliğinden ortaya çıkar. Bu art arda gelen orgazmlar ağrı stres, psikolojik sorunlara yol açabileceği gibi günlük hayatı sürdürmeyi zorlaştırır.
PGAD’nin toplumda ne sıklıkta görüldüğünü bilmek mümkün değildir. Hastaların çoğu sorununu dile getirmez ve tedavi için doktora başvurmaya çekinir.
PGAD’nin en önde gelen belirtisi, herhangi bir uyaran olmadığı halde ortaya çıkan cinsel uyarılmışlık halidir. Klitoris, büyük ve küçük dudaklar, vajina, perine ve anüsü de içeren tüm cinsel organda art arda gelen rahatsızlık hissidir. Klitoris, vajina ve dudaklarda irileşme (ereksiyon), meme başlarında kabarma olur. Bu cinsel hazırlık durumu rahatsız edici belirtilere neden olur. Rahatsızlık hissini hastalar da tanımlamakta zorlanır. Bu hissi; nemlilik, kaşıntı, karıncalanma, basınç, yanma, vurma veya iğnelenme şeklinde tanımlayanlar olur. Atak anında
Bu belirtiler, her hangi bir cinsel istek veya uyarılma yokken ortaya çıkar. Belirtiler cinsel tatmin ile hafiflese de birkaç saat içinde tekrarlar. Bu ataklar kimi zaman günde birkaç defa olurken kimi zaman yılda birkaç kez ortaya çıkar.
Bu belirtilerin ortaya çıkması günlük hayatın akışını bozan bazı sorunlara neden olabilir. Endişe, panik ataklar, depresyon, stres, üzüntü, suçluluk duygusu ve uykusuzluk ortaya çıkabilir. Kronik PGAD hastalarında orgazm hoş bir deneyim değil azalan bir ağrı ile ortaya çıktığı için cinsel tatmin duygusu ortaya çıkarmaz.
Genellikle atağı neyin başlattığı net saptanamaz. PGAD’ı, cinsel uyarı, mastürbasyon, endişe ve stres tetikleyebilir. Bazı kadınlar tuvalete gitmenin bile uyarılma ve ağrıya neden olabildiğini ifade eder. Sıklıkla endişe ve stres ile başladığından durumun psikolojik kökenleri olduğu düşünülür. Ancak her zaman olmasa da bazı olgularda damarlar, hormonlar, sinir sistemi ve kimyasal dengeler atakları etkileyebilir.
Bazı doktorlar, kadındaki PGAD’ın erkekteki karşılığının priapizm olduğundan bahseder. Priapizm, cinsel uyarı olmaksızın ortaya çıkan ve rahatlayamayan bir ereksiyondur.
PGAD, erkeklerde satiriazis ve kadınlarda nimfomani olarak adlandırılan aşırı cinsel istek ve artmış haz isteği ile karıştırılmamalıdır.
PGAD için çok sayıda nedenden bahsedilse de nedeni saptamak çok zordur, çok az olguda neden saptanabilir.
Olguların çoğuna endişe, depresyon, bipolar hastalık gibi sorunlar eşlik eder. Ancak bunların neden mi sonuç mu olduğunu saptamak zordur.
Bir kadında beyin ameliyatı sonrası başlaması, beyin damarlarının olaya ciddi şekilde katıldığını düşündürmüştür.
Kasık (perine) bölgesini uyaran sinir köklerine baskı PGAD’yi başlatabilir. Bazı PGAD olgularında Tarlov kisti saptanmıştır. Tarlov kisti, kuyruk sokumu kemiğinde sinir köklerine baskı yapan ve beyin omurilik sıvısı ile dolu bir kisttir. Bu bölgeden geçen sinirler beyin ile mesane, kalın barsak ve cinsel organları birbirine bağlar. 2012 yılında yapılan bir çalışmada PGAD hastalarının üçte ikisinde Tarlov kisti saptanmıştır.
Bazı PGAD olgularında Tourette sendromu, beyin travması veya sara hastalığı da bulunur. Antidepresan kullanan kadınlarda ilacın bırakılması sonrası PGAD başlayabilir. Ancak çoğu olguda hastalığı neyin başlattığı bilinmez.
Son yıllara kadar PGAD’ın kesin tanısı mümkün değildi. Son yıllarda PGAD, net bir sendrom olarak tanımlanmıştır. Tanı için beş kriter konmuştur.
Tedavi üç hedefe yönelik olarak uygulanır.
Psikolojik tedavi bilişsel davranışçı terapi şeklindedir. Tetikleyici faktörler saptanır ve önlenmeye çalışılırken belirtilerle başa çıkma ve azaltmaya çalışılır. Stres, endişe, utanma, suçluluk ve depresyon gibi PGAD’ı tetikleyen sorunlar önlenir.
Öncelikle bitkisel olanlar dahil hormon içeren tüm tedaviler sonlandırılmalıdır.
Bazı hastalar atak anında buz uygulamasından yarar görebilmektedir. Bazı lokal anestezi kremleri de işe yarayabilir.
Antidepresan ve sara önleyiciler gibi prolaktin hormonunu yükselten ilaçlar da işe yarayabilmektedir.
Mastürbasyon bazı hastalarda atağı uyarmakla birlikte bazılarında atak sırasında yapılan mastürbasyon ile orgazm olmak atağı sonlandırabilir. Ancak bu bir süre sonra yeni bir atağın gelme olasılığını azaltmaz.
Tarlov kisti gibi sinirsel basıdan kaynaklanan olgular beyin cerrahları tarafından ameliyat edilebilir.
The post Tekrarlayan Cinsel Uyarı Bozukluğu (PGAD) appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>The post Cinsel Yanıt appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>Cinsel tepkiler cinsel istek ile başlayıp uyarılma, plato ve orgazm ile devam eder ve bir çözülme sona erip refrakter döneme geçilir. Aslında cinsel yanıtın dönemleri bu kadar kesin sınırlarla ayrılamaz. 1940’larda başlayıp günümüze dek süren çalışmalar ile cinsel ilişki sırasında ortaya çıkan tepkiler incelenmiştir. Bu anatomik ve fizyolojik tepkiler, ölçülebilir kriterlere bağlanmıştır. Cinsel ilişki sırasında ortaya çıkan tepkilerin türüne göre cinsel ilişki dönemlere ayrılmıştır.
Cinsel ilişkinin evreleri birbirinden ayrı şekilde incelenmeden önceki yıllarda cinsel tepkilerin tümü tek bir parça olarak ele alınıyordu. Bu durumda erkekteki cinsel işlev bozukluklarının tümü impotans, kadındakiler ise frijidite olarak adlandırılıyordu. Kadındaki pek çok cinsel işlev bozukluğu türü olduğu halde hepsi frijidite olarak adlandırılınca doğru tedavi yapmak da mümkün olamıyordu.
Masters ve Johnson‘un 1966 yılında tamamlanan çalışmaları ile cinsel tepkiler dört aşamaya ayrıldı;
Masters ve Johnson’un çalışmalarının sıkı takipçisi olan Helen Singer Kaplan, 1974 yılında yayınladığı “The New Sex Therapy” adlı kitapta cinsel tepkileri iki döneme ayırdı. Bunlar Uyarılma ve Orgazm aşamaları idi. Plato aşaması, Masters ve Johnson’dan farklı olarak Uyarılma aşamasının bir parçası haline geliyordu.
1970’li yılların sonlarından başlayarak bu evrelere ek olarak Cinsel istek önem kazandı.
Çözülme sonrası tekrar cinsel tepkilerin başlamasına kadar geçen süre de Refrakter periyod olarak adlandırılıp son halini alan evreler şu şekilde sıralanmış oldu;
Detaylarda çok fazla farklılıklar olabilmekle birlikte kadın ve erkekte cinsel tepkiler şu şekilde grafiğe dönüştürülebilir.
Erkekteki cinsel uyarana tepkileri, uyaranın yoğunluğundan çok süresiyle ilişkilidir. Bu yüzden erkekte cinsel tepkiler birbirine benzer. Ancak kadınlarda durum farklıdır. Kadınların cinsel uyarana tepkileri, uyaranın hem yoğunluğu hem de süresiyle ilişkili olup, sayısız çeşitlilikte olabilir.
The post Cinsel Yanıt appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>The post Cinsel İsteksizlik Olgusunda Nelere Bakarız appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>Cinsel istek azalması nedeniyle gelen bir kişide üç konuya dikkat ederiz. Kişinin genel sağlık, psikoloji ve cinsellikle ilgili anlattıkları.
Öncelik, kişinin cinsel istek azlığı bulunup bulunmadığının ortaya konmasıdır. Pek çok farklı durumda kişiler cinsel istek azlığı sorunu le başvurabilir. Özellikle erkeklerde cinsel işlev bozukluğu olan kişiler cinsel isteklerinin az olduğunu ifade eder. Örneğin ereksiyon sorunu yaşayan bir erkek cinsel isteğinin olmadığını söyleyebilir. Kimi zaman evlilik ilişkisinin kötü gitmesi de cinsel isteksizlik olarak yansıyabilir. Diğer yandan bazen farklı sorunlar olarak gelen olgularda cinsel isteksizliğe rastlanabilir. Örneğin geceleri çok erken uykusunun geldiğini ifade eden bir kadın aslında azalmış cinsel istek hastası olabilir. Aslında en zor olanı da bunlardır. Kişi kendisi sorununun farkında değil ve çözmek isteği yok ise bizin de yardımımız olmayacaktır.
Azalmış cinsel istek bozukluğunda cinsel etkinlik başlarsa bir işlev bozukluğu yaşamaz. Buna karşın, azalmış cinsel istek başka bir cinsel işlev bozukluğunu örtmek için kullanılabiliyor da olabilir. İstek eksikliği cinsel ilişki sıklığının azalması, partnerin çekici olarak görülmemesi ya da açık olarak isteksizlik yakınması şeklinde ifade edilebilir. Hastada cinsellikle ilgili düşüncelerin ya da fantezilerin çok az olduğu ya da hiç olmadığı, cinsel içerikli uyaranlara karşı tepkinin az olduğu ve cinsel deneyim başlatmada ilginin az olduğu görülür.
Cinsel istek bozukluklarının tedavisi yüksek oranda eşlik eden diğer cinsel işlev bozuklukları (%41) tarafından güçleştirilmektedir.
Olgunun cinsel istek azlığı olduğunu netleştirdikten sonraki işimiz bu durumun primer mi yoksa sekonder mi olduğunu belirlemektir. Normal bir insanın cinsel isteği ergenlikten itibaren belirgin hale gelir. Ergenlikten beri hiç bir zaman cinsel istek hissetmemiş olan bir kişide isteksizlik primer, geçmişte cinsel isteği normal olduğu halde sonradan azalan bir kişide ise isteksizlik sekonderdir.
Ergenlik çağında bile cinsel isteğin olmadığı bu kişilerde sıklıkla cinsel tabular önemli rol oynar. Toplumsal kültür, cinsel isteği şiddetle etkiler. Cinselliğin yasaklandığı toplumlarda suçluluk, dinlerde günah kavramı, cinsel istekte azalmaya neden olabilir. Doğal olarak bu tip toplumlarda cinsel eğitim de verilememektedir. Cinsel eğitimin yetersiz olması, cinsellikle ilgili yanlış inanç ve beklentilere neden olur.
Toplumumuzda; kadınların cinsellikten zevk alması, mastürbasyon yapması, cinsel fantaziler kurması, sevişmeye etkin olarak katılması ve cinsel etkinliği başlatması; ayıp, yasak ve günah olarak kabul edilmektedir. Bu ortamda büyüyen genç kızlar, cinsel güdülerini bastırmaya ve cinsel etkinlikleri kafasından silmeye çalışır. Kısacası ergenlik yaşında tanışması gereken cinselliğe karşı yabancılaşır. Buna, görücü usulü evlilikler de eklenince kadının cinsel istek duyması beklenemez. Diğer yandan toplum kadındaki cinsel istek azlığını normal kabul ettiğinden kadın çözüm genellikle çözüm arayışına da girmeyecektir.
Uyarılma bozukluğu ve orgazm bozukluğu sık görülen cinsel işlev bozukluklarıdır. Bu cinsel işlev bozukluklarını sık sık yaşayıp çözüm bulamayn bir kadın cinsellikten soğuyup uzaklaşabilir. Bu durumda cinsel işlev bozukluklarına bağlı cinsel istek azalması görülebilir.
Bir diğer önemli konu yaş faktörüdür. Yaşlanma ile birlikte vücutta meydana gelen pek çok anatomik değişikliğe ek olarak cinsel işlevde bozulma ve cinsel istekte azalma da ortaya çıkar.
Yaşlanma, gebelik, menopoz gibi durumlar da cinsel istekte değişikliklere yol açabilmektedir. Menopozun cinsellik üzerinde olumsuz etkileri vardır. Menopoz sonrası dönemdeki kadınların en sık bildirdikleri cinsel problem azalmış cinsel istektir. Menopoz sonrası dönemdeki kadınların %40-50’sinin azalmış cinsel istek yaşadığı, oysa menopoz öncesi kadınlarda bu oranın %15-25 olduğu bildirilmektedir.
Çalışmaların çoğu cinsel isteğin yaşla birlikte hem kadın hem de erkeklerde azaldığını göstermiştir. Ancak ilginç olarak cinsel istek azalmasından yakınma derecesi de yaşla birlikte azalmaktadır. Cinsel istekte cinsiyete göre de değişiklikler olmaktadır. Erkekler cinsel ilişkiyi, partneri ile yeniden ilişki kurma ve yakın olmanın yolu olarak görürken, kadınlar cinsel ilişkiyi duygusal yakınlığın sonucu olarak algılamaktadır (en azından uzun süreli ilişkilerde).
İstek azlığı ayrıca kronik stres, anksiyete, psikolojik travma ya da depresyon sonucunda gelişebilir. Cinsel istek azalması, depresyonun bir belirtisi olabilir. Diğer yandan depresyon için kullanılan ilaçlar da cinsel istek azalmasına neden olabilir. Depresyon ilaçla tedavi edildikten sonra da bir süre ilaç kullanılmaya devam edeceğinden istek azlığı bir süre daha devam edecektir.
Cinsel istek ilişki ile ilgili faktörlerden de etkilenebilmektedir. İstek sorunları ilişkinin kötüye gittiğiyle ilgili bir işaret olabilir.
Cinsel istek azlığı ile başvuran bir kişide mutlaka birlikteliğin durumu sorgulanmalıdır. Mutlu bir birlikteliğin olmadığı ve cinsel yaşam ile ilgili zorlamaların bulunduğu bir ilişkide cinsel istekten bahsedilemez. Özellikle kadınlarda mutsuz bir ilişki, cinsel isteksizlik şeklinde kendisini gösterir.
Azalmış cinsel istek sorunu olamayan kadınların %91’i partneri ile iletişimlerini iyi olarak nitelendirirken, azalmış cinsel istek grubunda bu oran %35 bulunmuştur. Ancak evlilik uyumunda belirgin bir sorun olmadan da azalmış cinsel istek bozukluğu olabilir.
Son yıllarda kullanımı giderek sıklaşan pek çok ilacın cinsel istekte azalmaya neden olduğu bulunmuştur. Bu nedenle cinsel istek azalması nedeniyle doktora giderken, son zamanlarda sıkça kullandığınız ilaçların bir listesini hazırlamanızda yarar var.
The post Cinsel İsteksizlik Olgusunda Nelere Bakarız appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>The post Cinsel İsteksizliğin Görülme Sıklığı appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>Toplumun %20’sinde cinsel istek azlığı sorunu olduğu düşünülüyor. Oysa cinsel sorunlarla başvuran kişilerin yalnızca yarısı cinsel istek azlığından yakınıyor. Çiftler, özellikle de kadınlar cinsel istek azlığını bir sorun olarak görmüyor.
Bütün nüfusun %20’sinde azalmış cinsel istek bozukluğu olduğu düşünülmektedir. Kimi araştırmalar daha yüksek sayılar vermektedir.
Cinsel sağlık sorunları ile bize başvuran kişilerin çoğunluğunu cinsel istek sorunları oluşturmaktadır. Daha net bir oran vermek gerekirse, cinsel sorunlar ile başvuran her iki çiftten birinde cinsel istek azlığı vardır. Bu oran, batı toplumları ve ülkemizde farklı oranlar ortaya koymaktadır. Batılı toplumlarda tüm cinsel sorunların %30-50’si cinsel istek azlığı iken ülkemizde bu oran %10 civarındadır. İlk bakışta ülkemizde cinsel istek azlığı sorununa daha nadir rastlandığı zannedilmekle birlikte öyle değil. Ülkemizde, özellikle de kadın nüfus, cinsel istek azlığını bir hastalık olarak görmüyor ve bunun için doktora başvurmuyor.
Cinsel istek yetersizliği, kadınlarda erkeklerden daha sık görülüyor. İstek bozuklukları Amerikalı kadınlarda %32, Amerikalı erkeklerde %15 oranında görülmektedir. Ülkemizde de bu oranlar benzer olmakla birlikte bunu net saptamamızı önleyen pek çok faktör var. Örneğin erkekler, farklı cinsel işlev bozukluklarını, cinsel isteksizlik olarak dile getirmektedir. Kadınla ise cinsle istek azlığı varlığında eşleri tarafından ilişkiye zorlanmakta ve azlıktan sıklıkla şikayetçi olamamaktadır.
The post Cinsel İsteksizliğin Görülme Sıklığı appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>The post Cinsel İsteksizlik Nedir appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>Sürekli veya tekrarlayan bir biçimde cinsel etkinlikte bulunma isteği ve cinsel fantazilerin az olması veya hiç olmamasına azalmış (hipoaktif) cinsel istek denir.
Tanım böyle olmakla birlikte cinsel isteğinizin azalmış olduğuna karar vermeden önce içinde bulunduğunuz durumu da değerlendirmek gerekir. Yaşınız, yaşam koşullarınız ve cinsel aktiviteyi etkileyen sağlık koşullarınız da dikkate alınmalıdır. Yalnızca kişisel değil toplumsal faktörler de cinsel isteği etkiler. Toplumun kültürel ve dini faktörler, cinsellik, cinsel istek ve bunun ifade edilmesini etkileyebilir. Erkek egemen topluluklarda kadının cinsel isteği ayıp sayılmış ve yasaklanmıştır.
Cinsel isteği ölçmek çok kolay değildir. Geçmiş yıllarda cinsel ilişki sıklığı, kurulan cinsel fantaziler ve cinselliğin akla gelmesinin sıklığı yanı sıra orgazm ile sonuçlanan cinsel teması sıklığı da ölçüt kabul edilirdi. Bu gün ise kişinin kendi cinsel isteğinden memnun olup olmaması da önemli bir kriterdir.
Cinsel isteksizlik hem kadın hem de erkeklerde cinsel ilişki sıklığını etkileyebilmektedir. Cinsel istek hissetme sıklığı, herkes için farklıdır. Bunun bir normali veya standardından söz edilemez. Eğer çiftin istekte bulunma sıklıkları birbirine yakın ise sorun yoktur. Ancak çiftte bir kişinin cinsel istek duyma sıklığı diğerine göre çok az ise o noktada çift bize başvurur. Bu, çiftte azalmış cinsel istek olduğu tanısını koydurmaz. Yalnızca çiftin cinsel istek duyma sıklıkları uyumsuzdur.
Cinsel isteğiniz size yeterli gelmiyorsa azalmış cinsel istek bozukluğu vardır.
Diğer yandan bunun tersi de doğrudur. Yani, boşanmış, ileri yaşta, sağlık sorunları olan ve cinsel aktivitesi çok sınırlı olduğu halde bu konuda bir sıkıntısı da olmayan biri iseniz cinsel istek azalması tanısı konmaz.
Cinsel istek azlığı iki grupta incelenebilir.
Ergenlik çağından bu yana olup hiç bir zaman cinsel istek hissedilmemiştir.
Yaşamın her hangi bir döneminde, depresyon, psikolojik travma, veya ilaç alımı gibi bir olayın ardından başlayan cinsel istek azlığıdır.
Cinsel istek azlığınız; belli bir duruma veya belli bir kişiye karşı da olabilir. Örneğin bu cinsel istek azlığı eşinize karşı olabilir. Görücü usulü evliliklerin sık olduğu, erken yaşlarda, yaşlı erkeklerle veya tecavüzcüsüyle evlenen bir kadında cinsel istek azlığı olması sık görülen bir durumdur.
Bu tür durumlara ülkemizde sık rastanmaktadır. Bu durumda kadın eşine karşı cinsel istek hissetmediği için cinsel etkinlik talebi erkekten gelir. Kadın bunu arzulamadığı halde evliliği bozmamak adına cinsel ilişkiye razı olur. Ne yazık ki bu kadınlar bu nedenle muayene olmaya da gelemiyorlar.
Cinsel ilişki sıklığını etkileyen birçok faktör vardır: yaş, eşitlik, ilişki süreci, gebelik, zaman, ilişkinin durumu, üreme amacı ve doğum kontrol yöntemlerinin kullanımı. Kadınlarda azalmış cinsel istek son yıllarda tartışılmaktadır ve birçok anlamda erkek cinsel isteksizliğinden farklı olduğu düşünülmektedir. Birçok kadının hiçbir zaman kendiliğinden cinsel istek yaşamadığını, ancak cinsel aktivite başladıktan sonra yanıt verdikleri ve ilgi duydukları gerçeğini dikkate alarak genişletilmesi gerektiği fikri ortaya atılmış ve kadınlarda azalmış cinsel istek yerine son yıllarda azalmış cinsel ilgi ve uyarılma bozukluğu terimi önerilmektedir. Azalmış cinsel istekli kadınlar istekli partnerin baskısı veya suçluluk ve suçlanmadan kaçınma nedeniyle cinsel ilişkilere devam edebilmektedir. Azalmış cinsel istekli erkekler ise ikincil olarak sertleşme bozukluğu da yaşamaktadır. Bununla birlikte birçok araştırmacıya göre kadın ve erkeklerin kendi içindeki istek farkı, cinsiyetler arasındaki farklardan daha fazladır.
Sonuç olarak azalmış cinsel istek her yaştaki ve her sosyokültürel durumdaki kadın ve erkekleri etkileyebilen, sık görülen, çok çeşitli faktörlerden etkilenen bir cinsel işlev bozukluğudur. Çok çeşitli nedenlerden kaynaklanabildiğinden, cinsel terapiye başlamadan önce ayrıntılı bir değerlendirmeye ihtiyaç duyulmaktadır. Bazı durumlarda üroloji ve kadın doğum muayenesine de ihtiyaç duyulabilmektedir. Ayrıca azalmış cinsel isteğin kötü giden bir ilişkinin sonucu olduğu durumlarda cinsel terapiden önce çift terapisi gerekebilmektedir.
The post Cinsel İsteksizlik Nedir appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>