Cinsel İsteksizlik Nedir

Sürekli veya tekrarlayan bir biçimde cinsel etkinlikte bulunma isteği ve cinsel fantazilerin az olması veya hiç olmamasına azalmış (hipoaktif) cinsel istek denir.

Tanım böyle olmakla birlikte cinsel isteğinizin azalmış olduğuna karar vermeden önce içinde bulunduğunuz durumu da değerlendirmek gerekir. Yaşınız, yaşam koşullarınız ve cinsel aktiviteyi etkileyen sağlık koşullarınız da dikkate alınmalıdır. Yalnızca kişisel değil toplumsal faktörler de cinsel isteği etkiler. Toplumun kültürel ve dini faktörler, cinsellik, cinsel istek ve bunun ifade edilmesini etkileyebilir. Erkek egemen topluluklarda kadının cinsel isteği ayıp sayılmış ve yasaklanmıştır.

Cinsel isteği ölçmek çok kolay değildir. Geçmiş yıllarda cinsel ilişki sıklığı, kurulan cinsel fantaziler ve cinselliğin akla gelmesinin sıklığı yanı sıra orgazm ile sonuçlanan cinsel teması sıklığı da ölçüt kabul edilirdi. Bu gün ise kişinin kendi cinsel isteğinden memnun olup olmaması da önemli bir kriterdir.

Cinsel isteksizlik hem kadın hem de erkeklerde cinsel ilişki sıklığını etkileyebilmektedir. Cinsel istek hissetme sıklığı, herkes için farklıdır. Bunun bir normali veya standardından söz edilemez. Eğer çiftin istekte bulunma sıklıkları birbirine yakın ise sorun yoktur. Ancak çiftte bir kişinin cinsel istek duyma sıklığı diğerine göre çok az ise o noktada çift bize başvurur. Bu, çiftte azalmış cinsel istek olduğu tanısını koydurmaz. Yalnızca çiftin cinsel istek duyma sıklıkları uyumsuzdur.

Cinsel isteğiniz size yeterli gelmiyorsa azalmış cinsel istek bozukluğu vardır.

Diğer yandan bunun tersi de doğrudur. Yani, boşanmış, ileri yaşta, sağlık sorunları olan ve cinsel aktivitesi çok sınırlı olduğu halde bu konuda bir sıkıntısı da olmayan biri iseniz cinsel istek azalması tanısı konmaz.

Cinsel istek azlığı iki grupta incelenebilir.

Primer (Birincil) cinsel istek azlığı

Ergenlik çağından bu yana olup hiç bir zaman cinsel istek hissedilmemiştir.

Sekonder (İkincil) cinsel istek azlığı

Yaşamın her hangi bir döneminde, depresyon, psikolojik travma, veya ilaç alımı gibi bir olayın ardından başlayan cinsel istek azlığıdır.

Cinsel istek azlığınız; belli bir duruma veya belli bir kişiye karşı da olabilir. Örneğin bu cinsel istek azlığı eşinize karşı olabilir. Görücü usulü evliliklerin sık olduğu, erken yaşlarda, yaşlı erkeklerle veya tecavüzcüsüyle evlenen bir kadında cinsel istek azlığı olması sık görülen bir durumdur.

Bu tür durumlara ülkemizde sık rastanmaktadır. Bu durumda kadın eşine karşı cinsel istek hissetmediği için cinsel etkinlik talebi erkekten gelir. Kadın bunu arzulamadığı halde evliliği bozmamak adına cinsel ilişkiye razı olur. Ne yazık ki bu kadınlar bu nedenle muayene olmaya da gelemiyorlar.

Cinsel ilişki sıklığını etkileyen birçok faktör vardır: yaş, eşitlik, ilişki süreci, gebelik, zaman, ilişkinin durumu, üreme amacı ve doğum kontrol yöntemlerinin kullanımı. Kadınlarda azalmış cinsel istek son yıllarda tartışılmaktadır ve birçok anlamda erkek cinsel isteksizliğinden farklı olduğu düşünülmektedir. Birçok kadının hiçbir zaman kendiliğinden cinsel istek yaşamadığını, ancak cinsel aktivite başladıktan sonra yanıt verdikleri ve ilgi duydukları gerçeğini dikkate alarak genişletilmesi gerektiği fikri ortaya atılmış ve kadınlarda azalmış cinsel istek yerine son yıllarda azalmış cinsel ilgi ve uyarılma bozukluğu terimi önerilmektedir. Azalmış cinsel istekli kadınlar istekli partnerin baskısı veya suçluluk ve suçlanmadan kaçınma nedeniyle cinsel ilişkilere devam edebilmektedir. Azalmış cinsel istekli erkekler ise ikincil olarak sertleşme bozukluğu da yaşamaktadır. Bununla birlikte birçok araştırmacıya göre kadın ve erkeklerin kendi içindeki istek farkı, cinsiyetler arasındaki farklardan daha fazladır.

Sonuç olarak azalmış cinsel istek her yaştaki ve her sosyokültürel durumdaki kadın ve erkekleri etkileyebilen, sık görülen, çok çeşitli faktörlerden etkilenen bir cinsel işlev bozukluğudur. Çok çeşitli nedenlerden kaynaklanabildiğinden, cinsel terapiye başlamadan önce ayrıntılı bir değerlendirmeye ihtiyaç duyulmaktadır. Bazı durumlarda üroloji ve kadın doğum muayenesine de ihtiyaç duyulabilmektedir. Ayrıca azalmış cinsel isteğin kötü giden bir ilişkinin sonucu olduğu durumlarda cinsel terapiden önce çift terapisi gerekebilmektedir.

Posted in: