The post Klamidya ve Gonore appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>Klamidya ve gonore, cinsel yolla bulaşabilen iki ayrı enfeksiyondur. İkisinin belirtileri birbirine çok benzerdir.
Bu enfeksiyonlar şu organları tutabilir:
Bu enfeksiyonlar aşağıdaki dokuları tutabilir:
Cinsel ilişki sırasında partnerden bulaşan hastalıklara cinsel yolla bulaşan hastalıklar (CYBH) denir.
Bu enfeksiyonlar genellikle belirti vermeden ilerler.Ortaya çıkan belirtiler erkek ve kadında farklıdır.
Kadınlarda klamidya ve gonorenin ortak belirtileri
Erkeklerde klamidya ve gonorenin ortak belirtileri
Erkeklerde idrar, kadınlarda idrar veya vajinal akıntıdan alınan örnekte testler yapılabilir. Şüpheli durumlarda rektum veya boğaz sürüntüleri de alınabilir.
Yukarıda sıralanan belirtilerden biri veya birkaçı varsa muayene olmalısınız. Diğer yandan partnerinize gonore veya klamidya tanısı konmuşsa belirti olmasa da muayene olmanız gerekir. Belirti olmasa bile enfekte olmuş olabilirsiniz.
Bu durumda bazı testler yapılması gerekebilir.
Her iki enfeksiyon da antibiyotiklerle tedavi edilir.
Klamidya veya gonore tanısı konmuş ise son üç ay içinde cinsel temasta bulunduğunuz partnerlerinizi bilgilendirmelisiniz. Onlara da bulaşmış olabilir ve tedavi ya da en azından önleyici tedavi gerekebilir.
Gonore veya klamidya geçiren kişilerin çoğu tedaviden sonra tekrar mikrobu alabilir. Tedavi sonrası hiç bir belirti olmasa bile birkaç ay sonra tekrar muayene olmalısınız.
Klamidya veya gonorenin tedavisiz bırakılması gerek kadın gerekse erkekte uzun vadeli sorunlara neden olur. Kadınlarda “pelvik inflamatuar hastalık” (PID) adı verilen karın zarı iltihabıyla sonuçlanabilir. PID ciddi ağrı ve ateşle ameliyat gerektiren sorunlar ortaya çıkarabileceği gibi ileride gebe kalmayı zorlaştıran sorunlara neden olabilir. Tedavi edilmeyen gonore enfeksiyonu ileride iltihaplı eklem romatizmasına neden olabilir. Diğer yandan bir cinsel yolla bulaşan hastalık bulunması, diğer CYBH’lardan birinin örneğin AIDS’in de bulunma olasılığını yükseltir.
Klamidya veya gonore enfeksiyonunuzun olduğunu düşünüyorsanız gebe kalmadan önce tanı konmalı ve tedavi yapılmalıdır. Tedavisiz gebe kaldığınızda gebelikte bazı sorunlarla karşılaşabilirsiniz. Üstelik doğum esnasında bebeğinize de bulaştırabilirsiniz. Enfeksiyon bebeklerin en sık gözlerine bulaşarak konjonktivire neden olabilir. Yeni doğan konjonktivitinde gözlerde şişme, kızarma ve kıvamlı bir akıntı olur. Konjonktivit dışında başka organlarda da enfeksiyon görülebilir.
Tüm bebeklerin gözlerine doğum sonrası mikrop öldürücü ilaç kullanılmaktadır. Bu ilaçlar bebeği gonore konjonktivitinden korusa da klamidyadan koruyamaz.
Klamidya veya gonore bulaşması riskini aşağıdaki yöntemlerle azaltabilirsiniz:
The post Klamidya ve Gonore appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>The post Bakteriyel Vajinozis appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>Vajinal akıntının en sık nedeni bakteriyel vajinozistir. Bakteriyel vajinozis, can sıkıcı sorunlara neden olduğu gibi cinsel yolla bulaşan hastalıkların riskini de artırır. Akıntının bakteriyel vajinozis veya başka bir vajinal enfeksiyondan kaynaklandığını anlamanız çok kolay değil. Bu nedenle kokulu vajinal akıntı varsa mutlaka muayene olmalısınız.
Bakteriyel vajinozis, kötü kokulu vajinal akıntıya neden olan bir enfeksiyon hastalığıdır. Vajinal akıntı, vajinadan dışarı gelen sıvıdır. Her vajinal akıntı anormal kabul edilmez. Ancak bakteriyel vajinoziste akıntı fazla ve kötü kokuludur.
Bakteriyel vajinozise neden olan belli bakteri türleridir. Vajina içinde normalde de farklı tipte bakteriler bolca bulunurlar. Bakterilerin sayıları ve oranlarındaki değişiklikler bakteriyel vajinozisi ortaya çıkarır.
Vajina içinde bulunan bateriler arasında sayısı en fazla olanlar laktobasillerdir. Bakteriyel vajinozis olgularında, laktobasillerin sayısı azalır. Bu azalmanın nedenini her zaman bilmek mümkün olmayabilir.
Bakteriyel vajinozis her zaman olmasa da genellikle cinsel olarak aktif kadınlarda görülür. Yeni bir cinsel partner ile birlikte olduğunuzda veya birden çok cinsel partneriniz varsa bakteriyel vajinozis riski artar. Bu risk artışı, partnerinizin birden çok partneri olduğunda da geçerlidir.
Vajina içinin yıkanması ve sigara içimi, bakteriyel vajinozis riskinde artışa neden olur.
Bakteriyel vajinozis tanısı konan bir kadında cinsel yolla bulaşan başka hastalıklara da rastlanma riski yüksektir. Bu riski, cinsel temas sırasında kondom kullanarak azaltabilirsiniz.
Bakteriyel vajinozisi olanların %50-75’i hiç bir belirti hissetmez. İlk ve en sık hissedilen belirti ise balık benzeri kokusu olan bir vajinal akıntıdır. Akıntı suludur, beyaz ile gri arasında bir rengi vardır. Koku belli durumlarda daha dikkat çekici olabilir:
Bazen vajinada yanma hissediyor olabilirsiniz. Bazen kaşıntı, idrar yaparken veya cinsel temas sırasında yanma olabildiği gibi dokularda şişme ve kızarıklık da görülebilir.
Kötü kokulu vajinal akıntı, adet dışı kanama, dış cinsel organda tahriş gibi belirtileriniz varsa muayene olmalısınız. Reçetesiz satılan ürünler ve temizlik malzemeleri kullanmak tedaviyi geciktirdiği gibi tanı koymayı da güçleştirir.
Tanı genellikle muayene ile konur. Muayene, jinekolojik masada yapılır. Nadiren tanıyı kesinleştirmek için alınan akıntı örneğinin incelenmesi gerekebilir. Bu durumda muayene sırasında vajinal akıntıdan örnek alınabilir. Muayene etmeden akıntının bakteriyel vajinozis veya başka bir enfeksiyondan kaynaklandığını anlamak kolay değildir.
Tek başına bakteriyel vajinozis tehlikeli bir hastalık olmamakla birlikte bazı sağlık sorunlarına eşlik edebilir.
Bakteriyel vajinozis tedavisinde antibiyotikler kullanılır. Antibiyotikler ağızdan alınan hap olarak kullanılabildiği gibi vajinal fitil, krem veya jel formunda olanlar da bulunur. Vajinal jel veya kremlerin yan etkileri çok azdır. Hangi antibiyotiğin ve hangi formunun kullanılacağına doktorunuz karar verecektir. Aslında ağızdan alınan ilaçlar vajinal kullanılanlara göre daha etkilidir. Ancak yan etkileri daha fazladır.
Bakteriyel vajinozis tedavisinde en sık kullanılan iki antibiyotik metronidazol ve klindamisindir. Mantar tedavisinden farklı olarak bu ilaçların tek doz kullanımı tedavi için yeterli değildir. Son yıllarda tek doz alınabilen türler piyasaya çıkmış olmakla birlikte daha pahalıdır. Diğer taraftan eskiden kullandıklarımıza göre daha yararlı değildir.
İlaçları kullanmaya başladıktan kısa süre sonra belirtiler azalsa bile mutlaka sonuna kadar kullanmaya devam etmelisiniz. İlaçları sonuna kadar kullanmanız enfeksiyonun tekrarlama riskini azaltacaktır.
Metronidazolün vajinal yolla kullanımı en etkili tedavi yöntemlerinden biridir. Beş gün süre ile gece yatarken vajinaya yerleştirilerek kullanılır. Metronidazol, ağızdan hap olarak da yedi gün, günde 2 defa 500 mg kullanılabilir. Vajinal veya ağızdan tedavi seçimine doktorunuzla birlikte karar vermelisiniz. Vajinal yoldan kullanımında yan etkilere daha az rastlanır.
Metronidazolün ağızdan alımından sonra ağızda metalik bir tad ve bulantı yanı sıra kan sayımı değerlerinde düşmeler görülebilir. Metronidazol kullanımı sırasında ciltte kızarıklık, ateş basması, bulantı, susuzluk hissi, çarpıntı, göğüs ağrısı, baş dönmesi ve tansiyon düşmesi gibi ciddi etkileşimlerden korunmak için alkol almamalısınız. Metronidazol ayrıca pıhtılaşma önleyici ilaçlarla da etkileşime girerek kanama riskinde artışa neden olabilir. Vajinal yoldan kullanımda bu yan etkilere rastlanmaz.
Klindamisin, vajinal krem formunda yedi gün boyunca vajinal yoldan kullanılabilir. Klindamisin krem kullanırken lateks kondom ile gebelikten korunmayın. Kondom yırtılmalarına neden olabilir.
Klindamisin ağızdan hap olarak da 7 gün süre ile günde 2 defa 300 mg ağızdan alınabilir.
Eşinde bakteriyel vajinozis saptanan erkek partnerin tedavi edilmesine gerek yoktur. Belirtisi olmayan erkek partnerin tedavi edilmesi, kadında enfeksiyonun tedavi süresi ve tekrarlama riskini değiştirmez.
Bir kere bakteriyel vajinozis geçirdiyseniz cinsel yaşamınız devam etmese bile tekrar olma riski vardır. Bakteriyel vajinoz geçirenlerin %3’u 3, %50’si 12 ay içinde tekrar bakteriyel vajinozis geçirir. Bu tekrarlamanın etkenin tam olarak ortadan kaldırılamadığından mı yoksa koruyucu etkisi olan laktobasillerin yetersiz seviyede kalmasından mı kaynaklandığı net olarak bilinmemektedir.
Enfeksiyonun tekrarlaması durumunda tekrar muayene olmalısınız. Aynı enfeksiyon olmayabileceği gibi aynı enfeksiyon olsa bile farklı ilaç ve dozlarda tedavi uygulanması gerekebilir. Tekrarlayan bakteriyel vajinozis enfeksiyonu ise önceden kullanılan ilaç ve önceden kullanım yolu dışında bir ilaç ve yol tercih edilir.
Bir yılda üçten daha fazla defa geçirilmesine sık tekrarlayan bakteriyel vajinozis adı verilir. Bazı kişilerde bakteriyel vajinozis sık sık tekrarlayabilir. Bu durumda doktorunuz uzun süre ilaç kullanmanızı önerebilir. Uzun süreli tedaviler ile tekrarlama riski azaltılabilir. Örneğin haftada 2 defa, 3-6 ay süre ile vajinal metronidazol tedavisi kullanılabilir. Klindamisinin tekrarlayan enfeksiyonlarda uzun süreli kullanımı önerilmez.
Etkinliği net kanıtlanmamış olmakla birlikte vajinal laktobasillus içeren probiyotikler kullanılmaktadır.
Gebelikte geçirilen bakteriyel vajinozis, erken doğum riskini artırır. Ancak belirtisi olmayan bir gebenin bakteriyel vajinozis için muayene veya tedavi edilmesi yararlı değildir. Önceden erken doğum yapmış olan olgular bakteriyel vajinozis açısından kontrol edilmelidir.
Gebelik sırasında bakteriyel vajinozis belirtileri hissettiğinizde doktorunuza muayene olmalısınız.
Gebelik sırasında bakteriyel vajinozis enfeksiyonu tedavi edilebilir. Ağızdan kullanım yerine vajinal yoldan kullanım tercih edilebilir.
Bakteriyel vajinozis bazen önlenebilir. Ancak önleme için en iyi yolun ne olduğu halen bilinmemektedir. Birkaç önlem alınması önerilebilir.
Bakteriyel vajinozis riskin artıran bazı başka şeylere de dikkat edebilirsiniz:
The post Bakteriyel Vajinozis appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>The post Kadında Mantar Enfeksiyonu appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>Mantar vajiniti veya candida vajiniti olarak da adlandırılan enfeksiyon kadınlar arasında oldukça yaygındır. En sık görülen belirti, cinsel organ cildinde kaşıntı ve tahriştir. Mantar enfeksiyonu genellikle sık tekrarlamasa da bazılarında tekrarlamalar sık olur ve hatta kronikleşebilir.
Mantar enfeksiyonu genellikle adet dönemleri olan yani genç erişkin kadınlarda sık görülür. Hormon kullanmayan menopoz olgularında ve adetleri henüz başlamamış olan kız çocuklarında mantara nadiren rastlanır.
Mantar enfeksiyonu dış cinsel organ (vulva) ve vajnayı tuttuğundan vulvovajinal mantar enfeksiyonu olarak adlandırılır. Mantar, vulvada kaşıntı ve tahrişe neden olur. Enfeksiyon, bir mantar türü olan candida tarafından oluşturulur.
En sık rastlanan vajinal mantar enfeksiyonu belirtileri:
Mantar vajiniti belirtileri pek çok başka hastalık ile çok benzerdir. Bunlar arasında bakteriyel vajinoz (vajinanın bakteriyel enfeksiyonları), trikomonas vajiniti (cinsel yolla bulaşan bir parazit vajiniti) ve dermatit (cildin değişik tahrişlerine bağlı) bulunur. Bu nedenle başta kaşıntı olmak üzere belirtilerin hangisinden kaynaklandığını muayene etmeden bilmek pek mümkün değildir.
Belirtilere bakarak sorunun mantar enfeksiyonu veya başka bir hastalıktan kaynaklandığını anlamak kolay değildir. Mantar enfeksiyonunda ortaya çıkan belirtiler başka hastalıklarda da görülebilir.
Sorunun mantar enfeksiyonundan kaynaklandığına emin olmak için yapılacak en iyi şey muayene olmaktır. Muayene sırasında tanıdan emin olunamazsa vajinal akıntıdan alınan örnek mikroskopla incelenebilir veya mantar türünü belirlemek için kültür yapılabilir.
Kaşıntı ve yanmaya neden olabilen bakteriyel vajinoz veya trikomonas enfeksiyonundan ayırt etmek için pH bakılması gibi testler yapılabilir.
Enfeksiyona neden olan mantar mikrobu vajna ve barsağınızda normal olarak bulunur. Bu mantarlar belirtiye neden olmazlar. Barsak veya vajinada oluşan bazı çevresel koşul değişiklikleri mantar mikrobunun artmasına ve hastalık yapmasına neden olabilir. Bazı ilaçların (özellikle antibiyotikler) kullanılması, stres gibi faktörler mantar mikrobunun çoğalmasına neden olarak enfeksiyonu başlatır.
Mantar vajiniti ile gelen kadınların çoğunda altta yatan bir sağlık problemine rastlanmaz. Mantar enfeksiyonu gelişme riskini artıran bazı faktörlerden bahsedilebilir. Bunlar:
Vajinal mantar enfeksiyonu tanısı muayene ile konur. Bazı olgularda tanıyı kesinleştirmek için akıntıdan örnek alınıp mikroskop ile incelenmesi gerekebilir. Mantar enfeksiyonu tanısı konmadan kendi kendinize ilaç kullanmaya çalışmamalısınız.
Pek çok kadın her akıntı ve kaşıntıyı vajinal mantar enfeksiyonu zannederek reçetesiz ilaçlara yönelmektedir. Yapılan bir araştırmada kadınların akıntıları konusundaki kararlarının doğruluk oranı %11 bulunmuştur. Daha önce mantar vajiniti geçirenlerde ise doğru tanı oranı %35.
Kendi kendinize tanı ve tedavi çabanız:
Bu nedenle kendi kendinize bir önlem almadan önce muhakkak muayene olmalısınız.
Mantar enfeksiyonu tedavisinde ağızdan alınıp yutulan tabletler, vajinaya yerleştirilen fitiller veya vulvaya sürülen kremler kullanılır. Bu ilaçlar, enfeksiyona neden olan mantar mikroplarını öldürür.
Ağızdan alınan hapların yan etkilerine nadiren rastlanır ve rastlananlarda da şiddetli değildir. Midede rahatsızlık, baş ağrısı ve ciltte kızarıklıklar görülebilir. Mantar öldürücü haplar bazı başka ilaçlarla etkileşim içinde olabilir. Bu konuda doktorunuz veya eczacınızdan bilgi almanız gerekir. Hamilelerin ağızdan alınan mantar haplarını kullanmaları, bebekte yol açabileceği bazı sorunlar nedeniyle uygun değildir.
Genellikle tedaviye başladıktan sonra kısa sürede belirtiler azalır. Ancak tedavi sonrası bir süre daha kaşıntı ve hassasiyet hissedebilirsiniz. Tedavi bitiminden birkaç gün sonra belirtiler geçmemişse tekrar muayene olmalısınız. Bazen tekrar ve farklı ilaç tedavileri gerekebilir.
Kadınların %5-8’inde yılda dört veya daha fazla sayıda mantar enfeksiyonuna rastlanır. Bu olgular sık tekrarlayan mantar enfeksiyonları olarak adlandırılır.
Tekrarlayan mantar enfeksiyonlarında muayene olmalısınız. Öncelikle sorununuzun mantar enfeksiyonu olduğuna emin olunmalı, gerekirse mantarın türü belirlenmeye çalışılmalıdır. Mantar türleri çok sayıda olmasa da bazen farklı ilaçların kullanılması gerekebilir. Üstelik farklı mantar türlerinin belirtileri birbiri ile aynı olduğu gibi allerji gibi hastalıklar da bu belirtilere yol açabilir. Mantar enfeksiyonunuz sık tekrarlıyorsa öncekinden farklı ilaçlarla tedavisi gerekebilir.
Etkinliği çok iyi kanıtlanmış olmamakla birlikte yoğurt gibi probiyotik bakteri içeren besinlerin alınması, probiyotik içeren ilaçların kullanılması veya vajinal probiyotik fitiller sık tekrarlayan olgularda denenmektedir.
Mantar enfeksiyonu tedavisine başlamadan önce tanının doğru konması çok önemlidir. Tekrarlayan mantar enfeksiyonlarında yapılan muayene sıraında mantar enfeksiyonu ile karışabilecek diğer vajinal enfeksiyonlar,allerjik rwaksiyonlar, hassasiyet ve egzema değerlendirilmelidir. Hastanın yalnızca belirtilerine bakılarak muayen etmeden uygulanan tedavilerin başarı şansı düşüktür.
Vajinal mantar enfeksiyonların çoğundan Candida albicans adlı mantar mikrobu sorumludur. Tekrarlayan mantar enfeksiyonları Candida glabrata veya Candida crusei gibi daha nadir mantar mikrobu türlerinden kaynaklanabilir. Tekrarlayan olgularda bazen bu nadir görülen mantar türlerinin belirlenmesi için vajina kültürü yapılabilir. Eğer bu nadir mantar türleri saptanırsa farklı ilaçlar kullanılabilir. Vajinal kültür için alınan sıvı örneği laboratuvara gönderilir.
Tekrarlayan mantar enfeksiyonlarında daha uzun süreli tedavi uygulamak gereklidir. Bazen altı ay süre ile aralıklı olarak ilaç almak gerekebilir. Uzun süreli tedavilerden sonra bile mantar enfeksiyonu tekrarlamalarına rastlanabilir.
Vajinal mantar enfeksiyonu cinsel yolla bulaşan bir hastalık olmadığı halde zaman zaman cinsel partnerden bulaşma görülebilir. Bu nedenle eşte belirti yoksa eşin tedavisi gerekli değildir.
Vajinal mantar enfeksiyonlarının tekrarlamasında bir risk faktörüne genellikle rastlanmaz. Ancak enfeksiyon riskini artıran bazı faktörler vardır.
The post Kadında Mantar Enfeksiyonu appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>The post Yetişkinde Vajinal Akıntı appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>Akıntı denince akla ilk gelen vajinal akıntılar olur. Kadınların en sık karşılaştığı sorun akıntılardır ve muayeneye gelenlerin çoğunun şikayeti de akıntıdır. Bir miktar vajinal akıntı normal kabul edilebilir. Ancak eşlik eden kaşıntı, yanma gibi belirtiler akıntının normal olmadığını gösterir. Akıntı varsa muayene olmayı ihmal etmemelisiniz. Ciddi hastalıklar da önemsiz olanlarla aynı tarzda akıntıya neden olur.
Bu sayfada normal ve anormal akıntılar arasındaki farkın yanı sıra akıntının en sık nedenlerinden bahsedeceğiz.
Vajinal akıntılardan bahsetmeye başlamadan önce kadın anatomisi hakkında biraz bilgi vermekte yarar var.
Akıntı vajinadan dışarı gelene kadar hissedilmez. Vajina, rahimi dış ortama bağlayan bir geçittir. Vajinanın üst ucunda rahim ağzı, alt ucunda küçük dudaklar bulunur. Vajina açılma deliğinin etrafındaki cilde vulva denir, dış üreme organının büyük kısmını oluşturur.
Östrojen hormonu etkisi ile vajina cildi ve rahim ağzıdan dökülen hücreler normal vajinal akıntıyı meydana getirir. Menopoz sonrası kadında östrojen düzeyi çok düşük olduğundan bu normal akıntı da azalır.
Üreme çağındaki bir kadında günde ortalama yarım-bir çay kaşığı kadar beyaz veya şeffaf, kalın, sümüksü, kokusuz akıntı normal olarak gelebilir. Ancak akıntının miktarı ve özellikleri kadınlar arasında farklılık gösterir. Akıntının miktarı, adet döngüsü boyunca değişiklik gösterir. Gebelik, doğum kontrol hapları, doğum kontrol için vajinal halka kullanımı, yumurtlama sırasında ve adet kanamasından önceki bir haftada akıntı belirgin olarak artar.
Normal vajinal akıntıda vajina cildi hücreleri, bakteri, mukus ve rahim ağzı salgıları bulunur. Normal akıntının hafif bir kokusu vardır ve kuruduğunda dış deride hafif tahriş oluşturur. Bu akıntı vajina ve idrar yollarını enfeksiyonlardan korur, vajina cildine doğal nemliliğini kazandırır.
Vajinal akıntı sık görülen ve sıklıkla normal olan bir durumdur. Ancak aşağıdaki belirti ve bulgulardan biri eşlik ediyorsa muayene olmalısınız:
Anormal vajinal akıntının en sık nedenleri:
Yukarıdaki anormal vajinal akıntı belirtileri varsa mutlaka muayene olmalısınız. Muayene olmadan vajinal akıntının normal olup olmadığına emin olmak mümkün değildir.
Muayene ve gerekirse vajinal akıntıdan alınan örneğin tetkiki akıntının nedenin belirlemenin en iyi yoludur. Bu alınan numune smear testi olarak bilinir. Smear testi basit ve ağrısızdır. Önce rahim ağzının (serviksin) görülebilmesi için, vajinaya bir spekulum (muayene aleti) yerleştirilir. Ardından küçük bir fırça rahim ağzına sürülerek hücre örnekleri toplanır ve cam üzerine yayılır. Patolog tarafından bu hücreler mikroskop altında incelenerek anormal gelişim olup olmadığına bakılır.
Muayene olmadan kendi olanaklarınızla vajinal akıntıyı tedavi etmeye çalışmayın. Doğru olmayan uygulamalar, sonrasında yapılan muayenede tanı koymayı daha da zorlaştırır.
Muayene öncesinde aşağıdakiler hakkında bilgi vermelisiniz:
Muayene sırasında dış üreme organı ve vajina içi değerlendirilir. Gereğinde tanı için vajinal akıntıdan örnek alınır. Akıntının asiditesi (pH) bakılması gerekebilir. Bakteriyel vajinoz ve trikomonas enfeksiyonlarında vajina pH’ı yükselir.
Çoğunlukla tanı için yalnızca muayene ve hasta başında yapılan testler yeterli olur. Nadiren tedaviye başlamak için alınan örneklerde yapılacak testlerin sonucunu beklemek gerekebilir. Tüm vajinal belirtilerin enfeksiyondan kaynaklanmadığını unutmamalısınız.
Vajinal akıntının enfeksiyondan kaynaklandığı ve enfeksiyonun tipi belirlenince tedaviye geçilir. Özellikle klamidya, gonore (bel soğukluğu), trikomonas gibi cinsel yolla bulaşan hastalıklar saptanırsa cinsel partnerinizin de değerlendirilmesi gerekebilir. Mantar veya bakteritel vajinoz gibi enfeksiyonlarda ise eş değerlendirmesi ve tedavisi gerekli değildir.
Cinsel partnerinizin de değerlendirilmesi gereken bir cinsel yolla bulaşan hastalık tanısı konmuş ise tedavi tamamlanana kadar cinsel temastan kaçınmalısınız.
Bazı kadınlar akıntı için doktora gitmekten kaçınırlar. Ancak kendi başınıza uygulayacağınız tedaviler tanı konmasını geciktirir, tedavi maliyetini artırır ve enfeksiyonun daha kötü olmasına neden olabilir. Tüm akıntı şikayetlerinde tedavi uygulanmadan önce muayene yapılmalıdır. Özellikle akıntıdan kurtulmak için vajina içini yıkamaktan kaçınmalısınız. bu vajinal enfeksiyonların daha da şiddetlenmesine neden olur.
Kendi kendinize uygulayacağınız yöntemler tedavi değil ancak önleme için önem taşıyabilir.
Aşağıdaki alışkanlıklar anormal vajinal akıntıya neden olan enfeksiyonlara yol açabilir:
Aşağıda ise sağlıklı yöntemler sıralanmıştır:
The post Yetişkinde Vajinal Akıntı appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>The post Vajinit appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>Kadınları en çok doktora götüren problem, vajina enfeksiyonlarıdır.
Vajinit, yalnızca vajinanın mikrobik hastalıkları ile sınırlı olmayan bir hastalık grubunun adıdır. Vajinitler tahrişlerden de kaynaklanabilir. Bu tahriş cinsel temas, doğum gibi fiziksel olabileceği gibi, çamaşır deterjanları, şampuanlar, kondom üzerindeki jeller gibi kimyasal etkenlerden de kaynaklanabilir. Vajinitlerin bir diğer nedeni de vajinal flora değişiklikleridir. Vajinal florayı vajina içindeki mikroplar oluşturur. Buna vajinal doğa adı da verilebilir. Vajinal doğanın en önemli ve gerekli elemanı “Laktobasillus asidofilus” bakterisidir. Aynı zamanda sütü mayalayarak yoğurt yapmamızı sağlayan mikrop da Laktobasillerdir. Bunlar vajina ortamını asidik hale getirerek zararlı mikroplardan korur.
Vajinitin en önemli belirtileri akıntı, kaşıntı, koku ve rahatsızlık hissidir. Bu belirtilerin hepsinin bir arada olması gerekli değildir. Bir arada olsa bile biri diğerlerinden daha şiddetli ve rahatsız edici olabilir.
Vajinitin tanı ve tedavisinde sizin anlattıklarınızdan sonra en iyi ipucunu muayene bulguları verir. Olguların hemen hemen hepsinin tanısı muayene ile konabilir. Bu nedenle ilk ve en önemli tedavi, muayene ile konan tanıya göre yapılan tedavi olmalıdır. İlk muayenede tanı konamamış, tedavi sonrası şikayetleriniz azalmamış veya tekrarlamışsa ileri tetkikler yapılabilir. İleri tetkikler arasında vajinal akıntıya mikroskop ile bakılması, rahim ağzından smear alınması ve cinsel yolla bulaşan hastalık testleri bulunur.
The post Vajinit appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>The post Meme Başı Akıntısı appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>Meme başından değişik kıvam ve renklerde bir sıvı boşalabilir. Süt veren veya hamile olanlarda meme başından süt gelmesi normaldir. Memeden sıvı sağma ile veya kendiliğinden; tek veya her iki meme başından gelebilir. Gelen sıvı süt kıvamında olabileceği gibi berrak, sarı, yeşil, kahverengi veya kanlı olabilir. Gelen sıvı kalın ve yapışkan ya da ince ve sulu olabilir.
Gebelik veya emzirme dönemlerinde meme başından sıvı gelmesi memenin doğal işlevlerinden biridir. Bazen yumurtalık hormonları veya memenin fibrokistik hastalıkları ile ilgili olabilir. Süt, genellikle her iki meme başından gelir ve emzirme bittikten sonra 2-3 yıl gelmeye devam edebilir.
Papillom, memenin iyi huylu bir tümörü olup meme başından kanlı akıntıya neden olabilir. Akıntı kendiliğinden olur ve sağmadan, kendiliğinden boşalır. Tanı koymak için meme ultrasonu yapılır. Ultrason ile yeri saptanan kitleden biyopsi yapılarak papillom tanısı kesinleştirilir.
Meme başı akıntısı genellikle iyi huylu tümörlerden kaynaklanır. Şu belirtiler eşlik ediyorsa kötü huylu olma olasılığı akla gelir.
Meme başından akıntı nadiren meme kanseri belirtisidir. Ancak tedavi edilmesi gereken bir hastalığın belirtisi de olabilir.
Adet kanaması bittiği halde meme başından akıntı geçmemişse muayene olmalısınız. Menopoza girmişseniz, sağmadan kendiliğinden akıntı geliyorsa, tek memede ve tek bir kanaldan geliyorsa en kısa sürede muayene olmalısınız.
Akıntı olup olmadığını görmek için bile olsa meme başını sıkmamalısınız. Meme başı akıntısına ve bunun geçmeyip devam etmesine neden olabilir.
The post Meme Başı Akıntısı appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>The post Servisit appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>Smear ve rahim ağzı biyopsisi sonuçlarında servisit ibaresini sık sık görürüz. Kronik servisit veya kronik inflamasyon.
Rahim ağzına serviks denir. Servisit de, rahim ağzı dokusunun enfeksiyonudur. İnflamasyon ise, enfeksiyon yani iltihap hücrelerinin ortamda bolca bulunduğunu anlatır. İltihap hücreleri yalnızca mikropların yarattığı enfeksiyonlarda değil, tahriş ve bu tahrişin iyileşmesi aşamasında da görülür. Bu nedenle kronik servisit veya servikal inflamasyon dendiğinde dokunun mikroplardan ziyade tahriş ve bu tahrişin iyileşmesine bağlı reaksiyonlarından bahsederiz.
Smear sonucunda kronik servisit gören pek çok hasta bir enfeksiyon tedavisi uygulanacağını düşünür. Aslında enfeksiyon olmayan bu durumun antibiyotikle tedavisi de olmaz. Bu nedenle kronik servisit veya kronik inflamasyon tanısı doktorlar için çok anlam ifade etmez. Doğal olarak tedavi de verilmeyince hasta doktorun kendisini ihmal ettiği veya ciddiye almadığı sonucunu çıkarır. Aslında hiç de öyle değildir. Biraz popülist davranmak isteyen bazı meslektaşlarımız ise olayın üzerini bir antibiyotikli fitil ile kapatır.
Bunlardan farklı olarak bir de akut servisit var. Akut servisit çok farklı bir konudur. Akut kelimesinden de anlaşıldığı gibi yeni olmuştur ve tüm şiddeti ile devam etmektedir. Akut servisitlerde etken gerçekten mikroplardır ve antibiyotik ile tedavi edilir. Akut servisit tanısı için çoğunlukla smear testi gerekli değildir. Muayene ile tanısı kolayca konulabilir.
Akut servisitlerin en önemli belirtisi akıntıdır. Aslında vajinadan gelen akıntı şikayeti ile başvuran her 4 hastadan birinde akıntının kaynağı rahim ağzıdır.
Her mikrop ile servisit olmaz. Bu duruma yol açan mikroplar arasında en sık görülenler, N. gonorrheae (belsoğukluğu), C. trachomatis (genital trahom), H. simplex (genital uçuk) ve T. vaginalis mikroplarıdır.
N. gonorrheae ve C. trachomatis mikropları, rahim ağzı kanalının iç yüzünü döşeyen hassas hücreleri enfekte eder. Bu bölgenin enfeksiyonu, sümüksü bir akıntı oluşturur. Muayenede rahim ağzından dışarı sümüksü bir salgının geldiği görülür. Akıntı genellikle sarı veya yeşil renktedir.
The post Servisit appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>The post Gebelikte Vajina ve Dış Üreme Organlarında Oluşan Değişiklikler appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>Hazne duvarındaki elastik liflerin artışı, ona daha esneklik kazandırır. Bu özellik doğum esnasında bebeğin geçişini kolaylaştırma amacına yönelmiştir. Damar artımı sebebiyle hazne duvarları morumtrak bir renk gösterir; bu renk gebelik ilerledikçe daha da belirginleşir. Bazı gebelerde damar artımının yanı sıra haznede geniş varisler dikkati çeker. Bunların incinmesi şiddetli kanamalara sebep olabilir.
Gebelik esnasında haznede salgı artışı söz konusudur. Bu salgı koyu kıvamda olup beyazımtrak renktedir ve asit özelliği gösterir.
Akıntı. Gebeliğiniz süresince artan hormonların ekisiyle vajinadan zaman zaman akıntı gelebilir. Renksiz ve kokusuz ise normaldir. Gebeliğinizin sonlarına doğru bu akıntı iyice artar. Vajinal akıntı krem kıvamında ve krem rengindedir. Kendine özgü bir kokusu vardır. Ancak kötü kokulu ve koyu sarı, yeşil veya kahverengi akıntı olursa bu bir iltihap (enfeksiyon) belirtisi olabilir. Pamuklu çamaşır kullanın. Sık çamaşır değiştirin (en az günde bir kez). Günlük duş alın. Genital bölgeyi önden arkaya doğru temizleyin. Hiçbir zaman vajinal duş (haznenin içinin yıkanması) yapmayın.
Deri renginde geçici koyulaşma olur. Kan dolaşımının artması ve hormonal yapının değişmesine bağlı farklılıklar ortaya çıkar.
Gebelikte kadın dış üreme organlarında damarlanmanın artması ve gelişen uterus baskısı ile varislere eğilim artar. Pigmentasyonun (deride renk koyuluğu) artması ile dış üreme organları daha koyu renk alır, doğumdan bir süre sonra yine eski normal rengine döner.
The post Gebelikte Vajina ve Dış Üreme Organlarında Oluşan Değişiklikler appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>The post Vajinal Mantar Enfeksiyonu appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>Mantar enfeksiyonu kandida olarak da bilinir. Vajina enfeksiyonları içinde en sık görüleni mantar enfeksiyonlarıdır. Kadınların yaklaşık dörtte üçü hayatlarında en az bir kez mantar enfeksiyonuna yakalanır.
Vajinada doğal bazı mikroplar bulunur. Buna vajinanın florası denir. Bu mikrop yapısı ergenlikten sonra oluşur. Bir kadın ilk mantar enfeksiyonunu geçirene dek vajinanın doğal mikropları arasında mantarlar bulunmaz. İlk mantar enfeksiyonu dışarıdan bulaşma ile ortaya çıkar. Mantar enfeksiyonunu oluşturan mikroplar son derece dayanıklı olduğundan doğada yaşayabilir ve her eşya ile kolayca bulaşır. İlk enfeksiyondan sonra artık mantar mikrobu vajinanın doğal mikropları arasına yerleşir. Tedavi uygulansın ya da uygulanmasın vajinanın doğal üyesi haline gelir. Vajinal mantar enfeksiyonu, normal olarak vajina florasında yer alan Candida adı verilen mantarın kontrolsüzce çoğalması sonucu oluşan bir enfeksiyondur.
Tüm mantar enfeksiyonlarının %65-95’i Candida albicans’tır. Nadiren C. torulopsis, C. glabrata gibi türler de olabilir.
Mantar olmamak için şeker yemeyin.
Vajina florasında mantar bulunan kişilerde bazı dış faktörler enfeksiyon oluşumunu kolaylaştırır. Vajina boşluğu içinde sorun oluşturmadan yaşayan mantar mikropları vajen duvarlarına doğru ilerleyip vajina cildini geçmeye başladığında ilk belirtiler başlar. Mantarları rahat yaşamak varken bu terörist eylemlere iten faktörlerin arasında sıklıkla bizim yaptığımız hatalar bulunur. Yani terörü oluşturan kötü yönetimdir. Nedir bunlar?
Gereksiz antibiyotik kullanmayın. Vajina içini yıkamayın. Dış kesimleri yıkayabilirsiniz. Ancak yalnız su kullanarak. Genital bölgenin temizliği için sabun, deterjan, deodorant, parfüm veya şampuan kullanmayın. Yıkama işini abartmamakta fayda var. Yalnızca tuvaletten çıkınca yıkama yapmalısınız. Kuru kalmak çok önemli. Bu yüzden her yıkamadan sonra tuvalet kağıdı kullanarak kurulanmalısınız. Ancak tuvalet kağıdı beyaz renk olmalı. Çok fazla bastırmadan ve doku aralarında tuvalet kağıdı parçaları kalmasına izin vermeden kurulama yapmalısınız. Yine de insan ara sıra sabun kullanma gereksinimi duyar. Yalnızca banyo yaparken (yani en sık günde bir kez) sabun kullanabilirsiniz. Bu sabun da pH’ı ayarlanmış, yani asid pH’lı olmalı. pH 3.8 ile 4.2 arasında olanları tercih etmek gerekir. Külotlarınız naylon olmamalı. Pamuklu veya penye olabilir. Cildin hava almasını engelleyen külotlar mantar enfeksiyonunu artırır. Adet zamanları dışında günlük ped kullanmayı önermiyoruz. Külotlar her gün değiştirilmeli, kaynatılarak veya otomatik makinanın kaynatma ayarında yıkanmalı. Makinadan çıkınca bir kez daha durulanmalı ve kuruduktan sonra özellikle orta kesimleri kızgın ve buharlı bir ütü ile ütülenmeli.
Mantar enfeksiyonunuz varsa antibiyotik kullanmayın, vajina veya dış kesimleri yıkamayın, vajina içine fitil şeklinde, kaşıntılı alanlara krem şeklinde ve ağızdan hap şeklinde mantar öldürücü kullanmalısınız. Doktorunuzla görüşmeyi ihmal etmeyin. Eşinizin eğer kaşıntısı yok ise tedavi olması gerekli değildir.
Mantar enfeksiyonunun en rahatsız edici ve en sık bulgusu genital bölgede kaşıntı ve yanma hissidir. Kaşıntı, özellikle genital bölgenin nemliliğinin artması ve sıcak ortamlarda bulunmak ile artar. Bu his ile vajina içerisini yıkayarak kaşıntıyı azaltmaya çalışmak yapılabilecek en kötü hatadır. Mantar enfeksiyonlarının en iyi bilinen belirtisi vajinanın dış kısmında kaşıntı ve yanmadır. Dış genital organ (vulva) şiş ve kızarık olabilir.
Çoğunlukla kaşıntıya eşlik eden bir diğer belirti akıntıdır. Akıntı çok sulu bir akıntı değildir. Küçük parçacıkların bir araya gelmesi ile oluşmuş peynir kırıkları gibi parçacıklar dökülür. Bu belirtiler hemen hemen her zaman mantar enfeksiyonunun olduğuna işaret eder. Vajinadan gelen akıntı genellikle beyaz, peynir kırığına benzeyen tanecikler içerir tarzda ve hafif kokuludur. Bazı kadınlar mantar enfeksiyonunu akıntının miktarının artması veya şeklinin değişmesi ile anlarlar.
Tahriş ve idrar yanması olabilir.
Sık karışan hastalıklar. Nörodermatitis, liken planus, lichen sklerozis, burning vulvar sendrom ve minör vestibüler gland inflamasyonu.
Vajinal mantar enfeksiyonlarının tedavisi ağızdan ve/veya vajinal yoldan ilaçlar ile yapılır.
Tedaviden sonra hemen tekrarlayan veya geçmeyen olgulardır. Tekrarlama nedenleri
Tekrarlayan olgularda
Destekleyici önlemler
Kronik tekrarlayan enfeksiyon
Nedenleri
Tedavide haftada 2 kez lokal tedaviye 6 ay devam edilir.
Gebelikte mikotik vajinit daha sık ve tedaviye dirençlidir.
Vajinal yoldan azoller ve nistatinin emilimi çok az olduğundan güvenlidir. Borik asid, flokonazol, itrakonazol ve ketokonazol kullanımı önerilmez.
Özellikle gebeliğin ilk üç ayında yalnızca krem şeklinde ilaçlar kullanılabilir.
Mantar Enfeksiyonu Tedavisinde Reçetesiz Ürünler
Reçetesiz ürünler zararlı olmamakla birlikte mantar enfeksiyonlarının tedavisinden çok önlenmesi için yararlıdır. Bu nedenle mantar olduktan sonra değil olmadan önce kullanılması daha çok önerilir. Diğer yandan bazen mantar olduğunu düşündüğünüz belirtiler mantardan kaynaklanmıyor olabilir. Bu tip durumlarda kullanılan reçetesiz ürünler sorunu tedavi etmediği gibi tanısını da geciktirebilir.
Bu nedenle mantar enfeksiyonu geçirdiğinizi düşünseniz bile doktorunuza gitmenizde yarar var. Hele ilk kez vajinal enfeksiyon geçiriyorsanız mutlaka doktorunuzu ziyaret etmelisiniz. Herhangi bir nedenle reçetesiz bir ürün kullandınız ve belirtileriniz tam iyileşmediyse mutlaka doktorunuzla görüşmelisiniz.
The post Vajinal Mantar Enfeksiyonu appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>