Suda Doğum

Amerika suda doğumdan vazgeçti. Amerikan Kadın Hastalıkları ve Doğum Derneği (ACOG) ve Amerikan Çocuk Hekimleri Akademisi (AAP) suda doğumu yararsız ve tehlikeli buldu.

Suda doğum, bir alternatif doğum tipidir. Anne adayının ılık su ile dolu bir küvette olmasının doğum ağrısını azaltacağı düşüncesinden doğdu.

Suda doğum konusu 2014 yılının nisan ayında Amerikan bilimsel dergi ve gazetelerinin manşetlerinde yer buldu. Her şey, Amerikan Kadın Hastalıkları ve Doğum Derneği (ACOG) ve Amerikan Çocuk Hekimleri Akademisi’nin (AAP) ortak bildirileri ile başladı. Dernekler bildiride suda doğumun deney amacı dışında uygulanmamasını önerdiler.

AAP, 2005 yılında yaptığı bir duyuru ile suda doğumun yararının olmadığı ve yeni doğan için tehlikeli olduğunu yayınlamıştı. Bu bildiri üzerine Amerika’daki hastaneler suda doğum programlarını askıya aldılar. Suda doğum taraftarlarının protestoları üzerine yayınlanan ortak bildiriden sonra suda doğum merkezlerde tamamen sonlandırıldı.

Suda Doğum Nedir?

Doğumun açılma devresi olarak da bilinen uzun birinci evresinde anne adayının ılık su ile dolu bir küvet içinde olması ile başlar.

Rahim ağzının tam açıklığa ulaşmasından sonra anne adayının ıkınarak bebeği ittiği dönem de su içinde gerçekleşir. Bebek doğduğunda su yüzeyine çıkarılır. Plasenta su içinde veya dışında çıkarılabilir.

Anne adayı rahim ağzı 4 cm açıldığında suya alınır. Su sıcaklığı kesinlikle 37,5 dereceden yüksek olmamalıdır. Annenin isteği doğrultusunda 37 dereceye indirilebilir.

Hangi anne adaylarının suda doğma alınmaması gerektiği konusunda net bir bilgi bulunmamakla birlikte tehlikeli olabilecek bazı durumlar şöyle sıralanabilir.

  • Önceden sezaryen veya rahim ameliyatı geçirmiş olanlar.
  • Annenin hipertansiyonu
  • Bebeğin mekonyum yapmış olması
  • Anne adayının çok şişman olması
  • İkiz gebelik
  • Bebeğin ters geliyor olması
  • Su kesesinin erken açılmış olması
  • Diyabet veya gebelik şekeri bulunması

Suda Doğumun Tarihçesi

  • Antik dönemler ve farklı kadim kültürlerde suda doğum yapıldığı iddia edilse de suda doğum 1980’lerde popüler olmuştur.
  • 1980. İlk suda doğum yayını Amerika’da yapıldı. Doğumun birinci evresi su altında geçiriliyordu.
  • 1983. Dr. Michel Odent, Fransa’da 100 adet suda doğum olgusu yayınladı.
  • 1989. California’da ilk suda doğum derneği kuruldu.
  • 1991. Dr. Rosenthal California’da 483 suda doğum vakasını yayınladı.
  • 1992. İngiltere’de suda doğum alternatifi gebelere sunulmaya başlandı.
  • 1993. İngiltere’de pek çok hastaneye suda doğum ünitesi kuruldu. Doğumların %1’i suda gerçekleşmeye başladı.
  • 1994. İngiltere’de suda doğum yapmak isteyen anne adaylarına yardımcı olmak için ebe ve doktorlara eğitim verilmeye başlandı.
  • 1995. İngiltere’de ilk suda doğum kongresi düzenlendi. 19.000 suda doğum olgusu sunuldu.
  • 1996. Kuzey Carolina’da suda doğum kongresi düzenlendi.
  • 2000. Oregon’da suda doğum derneği kongre düzenledi.
  • 2004. Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) suda doğum küvetlerini tıbbi cihaz olarak denetim altına aldı.
  • 2005. Amerikan Çocuk Hekimleri Akademisi (AAP) suda doğumun yararlı olmadığı ve bebek için tehlikeli olduğunu bildirdi.
  • 2014. ACOG ve AAP suda doğumu yararsız ve tehlikeli bulduklarını ilan ettiler.

Suda Doğum Yayınları

Suda doğum konusunda 1983 yılında Dr. Michel Odent tarafından yapılan yayın bilimsel bir makale olmaktan ziyade suda doğumun tekniğini anlatan bir metin idi. 1991 yılında Dr. Rosenthal hastanesindeki suda doğumlar hakkında bir bilimsel makale yayınladı.

Bu dönemde suda doğumun güvenilirliği ile ilgili çok az veri olduğundan Zimmerman şöyle bir bildiri yayınladı.

Suda doğum, güvenilirliği hakkında yeterli kanıt bulunmadığı için suda doğum ancak etik kuruldan izin alınarak deney olarak uygulanmalıdır.

Sonraki yirmi yılda suda doğum ile ilgili bilimsel veriler artmaya başladı. Artan veriler üzerine 2005 yılında AAP ve 2014 yılında ACOG/AAP suda doğumun yararsız ve tehlikeli olduğunu bildirdiler.

İngiltere’de 1990 yılında Alderice ve ekibinin yanı sıra Gilbert ve Tookey suda doğuma dair yayınları gözden geçirmeye başladıklarında yayınların bilimsel açıdan düşük kalitede olduğunu saptadılar. Bunun üzerine araştırmacılar suda doğum yaptıran merkezlerden ölüm ve yaralanma olgularını bildirmelerini istediler. Erken dönemde gönderilen veriler suda doğumun güvenilir olduğunu bildirse de detaya girildiğinde bunların yanlı yapılmış bildiriler olduğu ortaya çıktı.

2004 ve 2009 yıllarında gözden geçirilen iki tane bilimsel yayında doğumlar suda doğum ve normal doğum olarak iki gruba ayrıldı. Ancak her iki çalışma da olgu sayısının kısıtlılığı yüzünden yeterli sonuç ortaya koyamadı. Kıyaslamalardan biri 15, diğeri 53 doğum ile yapılmıştı ve istatistiksel olarak bir anlam ifade etmiyordu. Ancak bu yayınlar bize bu konuda kontrollü bilimsel çalışma yapılabileceğini ancak pratik olarak çok zor olduğunu gösterdi.

Bunun üzerine araştırmacılar anne adayları ile gebelik sırasında görüşüp suda doğum yapmak isteyip istemediklerini sorarak başladıkları izlemi suda doğum sonrasına kadar devam ettirdiler. Bu araştırmanın en kötü tarafı olguları suda olmayan doğumlarla karşılaştırmamış olmasıydı. Olgulardan bir kısmının suda başlayan doğumu su dışında devam etmişti. Bu ise değerlendirmede hatalara neden olan bir durumdu.

Anne adaylarının doğuma suda başladığı halde su dışında devam etmelerinin nedenleri

  • Bebeğin kalp atışlarında bozulma
  • Doğumun çok uzun sürmesi
  • Anne adayının ağrı duyması ve ağrı kesici uygulanması isteği

Bunu,  suda doğum sırasında ve sonrasında yaşanan sorunların bildirildiği vakalar izledi. Bunlar arasında;

  • Özellikle bebeğin ıkınarak itildiği aktif ikinci dönemde suda doğum emniyetli bulunmamıştır.
  • Suda doğumlarda anne adayında ciddi doğum yolu yaralanmalarına daha sık rastlanmaktadır: Tehlikeli yırtıklar içinde en önemli grubu anüs kanalını da içine alan yırtıklar oluşturmaktadır. Zira bu yırtıklardan sonra annede büyük tuvalet ve gaz kaçırmalar, infeksiyonlar ve vajina ile rektum arasında kapatılması zor kanallar oluşabilmektedir.
  • Suda doğum ağrıyı azaltma konusunda etkili değil. Doğumun açılma dönemi boyunca suda olmak ile su dışında olmak arasında fark saptanmadı. Su dışında olan olgulara epidural anestezi uygulanmadığı halde sudakilerden daha fazla ağrı hissetmediler. Doğumun itme sürecinde suda olanlar su dışında olanlardan daha fazla ağrı skorları ifade ettiler.
  • Suda doğum, doğumun birinci aşamasını kısaltmıyor. Doğumun açılma ile geçen ve pasif olan birinci aşamasını suda veya su dışında geçirenler karşılaştırılmış. Hiçbir olguya suni sancı serumu veya epidural anestezi uygulanmamış. Her iki grubun da birinci aşama süreleri arasında fark saptanmamıştır.
  • Suda doğum, doğumun ikinci aşaması olan ıkınma ve üçüncü aşaması olan plasentanın çıkması süresini de kısaltmıyor.
  • Doğum sonrası kanama miktarı ve tehlikeli kanama sıklığında suda veya su dışında doğum arasında fark saptanmamış.
  • Doğumdan altı ay sonra idrar tutma konusunda suda doğuran ve su dışında doğuranlar arasında fark saptanmamış.
  • Sayısı çok olmamakla birlikte doğum sırasında boğulmaya bağlı olarak bebek ölümü ve bebekte kalıcı beyin hasarı olan olgular bildirilmiştir.
  • Doğumdan sonra bebeğin canlanma ve ağlama süresi suda doğumlarda diğer doğumlara göre daha uzun bulunmuştur.
  • Bebeklerde sudan aniden çıkarma çabasına bağlı olarak göbek kordonu kopması ve kanamaları saptanmıştır.
  • Bebeklerde küvöz bakımı gereksinimi ve sürelerinde suda doğum ve diğer doğumlar arasında fark saptanmamıştır.
  • Doğumdan sonra havuzdan alınan su örneklerinin incelenmesinde çok yüksek miktarda ve çok güçlü mikroplarla karşılaşılmıştır.
Posted in: