Çikolata Kisti

Her ay adet kanaması ile dışarı dökülen rahim iç tabakasının yumurtalık içinde bulunmaı ile çikolata kistleri meydana gelir. Çikolata kistleri, bezelye kadar küçük olabildiği gibi, greyfurt kadar büyük de olabilir. Bu kistler her ay adet kanaması ile içine kan dolup giderek daha fazla şişerler. Kan suyu çekilerek koyu, çikolata kreması görünümünde bir renk alır. Çikolata kistleri her adet sırasında şiddetlenen ağrılara neden olur. Yumurtalık içinde büyüyüp yumurtalık dokusuna zarar verebilir. Endometrioma, gebe kalmayı da zorlaştıran bir hastalıktır.

Endometrioma

Tipik bir çikolata kistinin ultrasonla görünümü

Çikolata kisti (endometrioma), pek çok hanımın bildiği ve hayatını zindan eden bir konudur.

Rahim iç tabakası (endometrium) dokularının rahim boşluğu dışında bulunması olarak bilinen endometrioz, kasık ağrısı (pelvik ağrı) ve kısırlık (infertilite) gibi iki önemli sorun ile karakterli, süreğen (kronik) bir hastalıktır.

Endometrioz, tipik olarak şehirli hanımların bir hastalığıdır. Bunun nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte, ilk gebeliğin ileri yaşlara bırakılması en önemli sebep gibi görünüyor. Gebelik hormonlarının endometrioz odaklarında büyümeyi önlediğini düşünürsek gebeliğin geciktirilmesi önemli bir neden olarak karşımıza çıkar.

Hanımların önemli bir kısmı kasık ağrısı şikayeti ile başvurur. Özellikle her ay adet öncesinde başlayan ağrılar adet sırasında artar. Adetin bitiminden sonra azalarak geçer. Her adet kanaması sırasında rahim iç tabakasının kanayıp dışarı boşalması gibi endometrioz odakları da kanamaktadır. Ancak dışarı boşalamayan kanama ağrıya neden olur.

Her ay oluşan bu kanamalar, kanamanın olduğu yerde bir yara iyileşmesi gibi izler ortaya çıkarır. Bu izler karın içinde ise adezyon adı verilen yapışıklıklar oluşturur. Adezyonlar, cinsel temas sırasında gerildiklerinden zamanla cinsel temas da ağrılı bir hal alabilir.

Karın içi yapışıklıkların yumurtalık kanallarına zarar vermesi, en bilinen kısırlık nedenidir. Ancak yumurtalık kanalları açık olmasına karşın çocuk sahibi olmakta zorlanan endometriozlu hanımların bulunması, başka nedenlerin de olduğunu düşündürür.

Hastalığın ilk kez tanımlanmasının üzerinden yüz yılı aşkın bir süre geçmesine karşın halen etkili tedavisi bulunamamıştır. Etkili bir tedavi olmamasının en önemli nedeni, hastalığın nasıl oluştuğunu bilmeyişimizdir.

Kadın vücudu ve doğurganlık için kaçınılmaz bir hormon olan östrojen, endometrioz odaklarının büyümesine neden olur. Bu yüzden halen devam eden tedavi yöntemi kandaki östrojen düzeyini düşürüp, östrojen etkilerini azaltan progesteron hormonu düzeylerini artırmaktır. Bunun için de uygulanan en ideal tedavi yöntemi doğum kontrol hapları olmaktadır. Gebelik planlamak için zamanı olan hanımlarda doğum kontrol hapları hem şikayetleri azaltıp hem de çikolata kistlerinin büyümesini önleyerek ileriki doğurganlığı korur.

Ancak gebelik olması için östrojen hormonu kaçınılmaz olup bebek isteyen hanımlarda doğum kontrol hapları ile tedavi uygulanamamaktadır. İlaçların bırakıldığı ilk aylarda gebelik şansı yüksek olmakla birlikte aradan geçen süre, endometrioz odaklarını tekrar canlandırır.

Endometriozun oluşma mekanizması çok karmaşık olsa da son yıllarda moleküler ve hücresel düzeyde yapılan araştırmalar sorunun oluşma şeklini aydınlatmaya başlamıştır. Buna paralel olarak yeni tedavi yöntemleri de gündeme gelecektir.

Şiddetli veya yaygın endometriosis vakalarında yuvalanma oranı düşer. Çikolata kisti olan kadınlarda da döllenme oranı düşüktür. Her türlü çikolata kisti sıvısı, yumurta içeren sıvılardan ayrı tutulmalıdır. Tüp bebek yapılıyorsa, aspirasyon iğneleri ve pipetler değiştirilmelidir. Evre III ve IV endometriozisi olan kadınlarda, 3-6-ay boyunca GnRH agonist tedavisi, gebelik oranını artırır.