Vajinismus

Vajinismus nedir?

Vajinismus, giriş denendiğinde vajina girişindeki kasların istem dışı spazmıdır. Bu kasılmalar, vajinanın neredeyse tamamen kapanmasına neden olur. Cinsel ilişki olanaksız hale gelir.

Vajinanın dış üçte bir kısmını çevreleyen kaslar kasılır. Kasılma, istemsiz olup yineleyici ve süreklidir. Bu kasılmalara, girişe ilişkin ağrı korkusu ve kaygıların eşlik eder. Bunun yanısıra, bedenin çeşitli bölgelerinde, hatta tüm bedende kasılmalar, bacakların kapanması, titreme, çarpıntı, terleme, bulantı, kusma, fenalık hissi ve ağlama eşlik edebilir. Vajinadaki kasılma çoğu kadında cinsel birleşmeye izin vermez. Daha az sayıda olguda ise zorlamayla giriş olabilir ancak birleşmeler ağrılı ve acılı olarak sürer. Çoğu zaman cinsel birleşmeyi olanaksız kılan bu kasılmayı kadın kendi isteği ile yapmadığı gibi, bunu isteyerek de geçiremez.

Dünya Sağlık Örgütü’ne göre ise vajinismus, kadının olmasını arzu ettiği halde, penis, parmak veya başka bir objenin vajinal girişini sağlamak konusunda sıkıntı yaşaması, genellikle eşlik eden kaçınma, kas kasılmaları ve ağrı beklentisi, korkusu, deneyimi olması şeklinde tanımlanmaktadır.

Vajinismus nasıl başlar?

Vajinismus, genellikle ilk cinsel birleşme denemesinde ortaya çıkmaktadır. Daha seyrek olarak eşle olumsuz algılanan cinsel deneyimden sonra, cinsel taciz, doğum, düşük, kürtaj, hasta açısından kötü deneyimlenen jinekolojik muayene ve operasyonlar sonrasında da oluşmaktadır.

Vajinismus ne sıklıkta görülür?

Vajinismusun yaygınlığı ile ilgili çelişkili veriler varsa da,  ülkemizde ve diğer geleneksel kültürlerde batılı ülkelere göre daha yaygın olduğu bilinmektedir. Genellikle birleşemeyen çiftlerin yardım aradığı, ağrılı acılı birleşebilen hafif vajinismus olgularının tedavi başvurusunda bulunmadığı göz önüne alındığında gerçek oranları saptamak daha da zorlaşmaktadır. Türkiye’de cinsel sorunları saptamak amacıyla yapılan toplumsal bir taramada,  %54 kadının ilk birleşme denemesinde korku, acı hissi ve kaçınma davranışı tanımladıkları ve cinsel birleşmenin gerçekleşmediği saptanmıştır. Bu kadınların % 17’sinin halen birleşemediği ya da birleşmede sorunlar tanımladığı tespit edilmiştir. Türkiye’de cinsel tedavi merkezlerine vajinismus nedeniyle başvuran hastaların oranı ise % 62.2-75.9 arasındadır. Batılı ülkelerde ise vajinismusun görülme sıklığı % 1-6’dır.

Vajinismus oluşumunu kolaylaştıran psikolojik ve sosyolojik faktörler.

Cinsel eğitimin uygun verildiği, cinselliğin konuşulabildiği, çocukluk yaşlarından itibaren cinselliğin bir haz alma davranışı olarak kurgulanabildiği, kadının cinselliğine de değer verildiği toplumlarda vajinismusa daha az rastlanmaktadır.

Cinsellikle ilgili yanlış inanışlar ve tabular vajinismus gelişiminde önemli rol oynamaktadır. Cinsel eğitimsizliğin, kadınların kendi cinsel organlarını tanımamalarının, bekaret kavramına verilen abartılı önemin, cinsel deneyimin aşamalı gelişmeyip doğrudan cinsel birleşme ile başlamasının, genel cinsellik anlayışımızdaki tabuların bunda rolü olduğu söylenebilir.

Vajinismusu olan kadınların çoğu, kendi cinsel organlarının çok küçük ve anormal olduğunu, vajinanın ya da kızlık zarının bir duvar oluşturduğunu, erkek cinsel organının çok büyük olduğunu, çok acıtacağını, çok zarar vereceği şeklinde yanlış inanışlara sahiptirler. Tanımlamaları değiştirmek bile öğrenmede ve tedavide etkin olabilmektedir.

Vajinismusu olan kadınlar yaş, eğitim, sosyoekonomik ve sosyokültürel durum, kırsal veya kentli olma açısından belirli bir farklılık göstermezler. Bunun nedeni, cinsel eğitimin ve bilgilenmenin bireyin genel eğitim seviyesine göre değil, toplumun ve kültürün diretmeleriyle şekillenmesidir.

Vajinismuslu hastanın psikolojik durumu

Son yıllarda cinselliğin daha konuşulur bir konu haline gelmesine, medyada bu konunun ele alınır olmasına rağmen, toplumda iyi bilinmeyen bir cinsel sorundur. Vajinismusla karşılaşan çiftlerin çoğu, bunun bir tek kendi başlarına geldiğini sanır. Kendi durumlarında çok kişi olduğunu, bunun tanınan ve düzelebilen bir bozukluk olduğunu öğrenmek onları biraz rahatlatır. Bu sorun kadının hem kendi kadınlığında eksiklik olduğunu düşünmesine hem de eşine karşı suçluluk hissetmesine neden olur. Erkekte eşine karşı öfke, istenmeme ve reddedilme olarak yaşadığı için kırgınlık, ereksiyon güçlüğü, bazen bekaret konusunda şüphe yaratabilir. Bazen adli olaylara, boşanmaya veya tecavüz girişimi ya da fiziksel şiddet davranışlarına neden olur. Birçok çift bir süre sonra cinsel birleşmeyi denemekten vazgeçer. Bu çiftin ilişkisi açısından daha olumlu bir durumdur, çünkü tekrarlanan denemeler ve her seferinde yaşanan hayal kırıklığı, çiftin cinsellikten uzaklaşmasına ve kavgalara yol açar. Ailelerin durumu biliyor olması sıklıkla sorunu ağırlaştırır, en azından çift üzerinde baskı oluşturur. Kendiliğinden düzelme beklentisi yaygındır. Genellikle ilk başvurulan hekim kadın hastalıkları uzmanı olur. Bu kadınların jinekolojik muayenesi genellikle zor, bazen olanaksızdır. Çünkü muayenede vajinal girişe yaklaşıldığında sıklıkla korku, kasılma, bacakların kapanması tepkisi ortaya çıkar. Jinekolojik muayene yapılıp, kadına yalnızca “normal” olduğu, ya da korkacak bir şey olmadığı söylendiğinde ise çiftin çaresizliği ve tartışmaları artacaktır. Vajinismusu olan kadın elbette bedensel açıdan normaldir, ama cinsel işlev bozukluğu söz konusudur ve vajinal girişteki istemsiz kasılma cinsel birleşmeyi engellemektedir.

Posted in: