Serviks Kanseri

Serviks kanseri dünyada kadınlar arasında kanser ilişkili ölümlerin en sık nedenlerinden biridir. Her yıl 493.000 yeni rahim ağzı kanseri tanısı konurken, 274.000 kişi rahim ağzı kanserinden ölüyor. Oysa, rahim ağzı kanseri tedavi edilebilir. Erken evrelerde bulunur ve tedavi edilirse sonuçları mükemmel olacaktır.

Dünya ölçeğinde 45 yaş altı kadınlarda en sık görülen 2. kanser türü, meme ve akciğer kanserinden sonra kanserden ölümlerin önde gelen 3. nedenidir. Dünya çapında 2 dakikada bir, bir kadın serviks kanserinden ölmektedir.

Serviks kanseri Türkiye’de en sık görülen 8. kanser türüdür. T.C. Sağlık Bakanlığı Kanser Dairesi verilerine göre 2008 yılında serviks kanserinin görülme sıklığı yüz binde 4.1’dir. Yine Globacan (WHO) verilerine göre 2008 yılında Türkiye’de 1443 kadının serviks kanseri teşhisi aldığı ve 556 kadının serviks kanserinden öldüğü tahmin edilmektedir.

Tarama programları, serviks kanserinin azalmasında önemli bir etkiye sahip olmasına rağmen hala kadınlarda serviks kanseri nedeniyle ölümler oluyor. Rahim ağzı kanseri ölümlerinin %80’i, düzenli tarama programı uygulanmayan ülkelerde görülmektedir.

Önleme

Erken dönemde yakalanmış serviks kanserli kadınların tanı konduktan sonraki 5 yıllık sağ kalımları %92 gibi yüksek düzeylerdedir. Serviks kanseri sonuçlarındaki gelişmenin ana sebebi kanser öncesi hücrelerin erken teşhisini sağlayan Pap smear testidir. Serviks kanseri, yaklaşık %20 oranda 65 yaş üzeri kadınlarda teşhis edilmesine rağmen kadınları daha çok 30’lu 40’lı ve 50’li yaşlarda etkileyecektir.

Rahim ağzı kanserinin taraması için temel yöntemler kolposkopi ve smear testleridir. Kolposkopi, rahim ağzının mikroskop ile incelenmesi ve hücrelerin kontrolsüzce çoğalma eğiliminde olduğunun saptanmasıdır. Smear testi ise rahim ağzına sürtülen bir fırça ile düşen hücrelerin incelenmesi ve kanser hücresi aranmasına yönelik bir işlemdir. Ülkemizde kanser taraması için sürüntü testi yeterince yapılmakla birlikte kolposkopi hakettiği yeri bulamamıştır.

Smear (sürüntü) testi sonucunda virüs bulaşmış olan hücreler tipik özellikler gösterir. Bu hücrelere koilositler denir. Sürüntü testinde koilositoz görülmesi HPV bulaşmasını gösterir. Hücrelerin bozulması ile atipik görünümlü hücreler oluşur. Bu, sürüntü raporunda ASC olarak adlandırılır. Bazen bu atipik görüntünün nedeni HPV enfeksiyonu olmayabilir. Bunlara ASC-US denir. Çoğalan hücrelerin yapısal özellikler kanser hücrelerine uymaya başladıkça servikal intraepitelial neoplazi (CIN) denilen sonuçlar alınmaya başlanır. Bir sürüntüde CIN bulunması, gelecek 15 yıllık süreç içinde %10 oranında kanser görüleceğini gösterir.

Yapılan 100 sürüntü testinin ortalama 2’sinde düzenli olarak izlemeyi gerektiren sonuçlar alınır. Üretken çağdaki her kadının yılda bir kez kolposkopik muayene ve sürüntü testinden geçmesi, rahim ağzı kanserinden kaynaklanan sorunlar yaşamamasını sağlayacaktır.

Posted in: