Erken Doğum Tehdidi Tanısı

Gerçek Erken Doğum Tehdidi (EDT) tanısını koymak her zaman kolay değildir. Gerçekte EDT olmayan bir anne adayına EDT tanısı koymak anne adayının yan etkileri ciddi olabilen ilaçlarla tedavi görmesine ve uzun süreler hastanede yatmak zorunda kalmasına yol açar. Aksine EDT olan adayına tanının konamaması ise prematüre bir bebeğin doğumuyla sonuçlanır. Prematüre bebek ise yoğun bakım gerektirecek durumlarla ve hatta ölüm riskiyle karşı karşıyadır. Bu nedenle çok hassas davranılmakta ve muhtemelen gerektiğinden daha fazla sayıda olguda EDT tanısı konmaktadır. EDT şüphesinde anne adayının risk faktörlerinin ve klinik bulgularının dikkatlice değerlendirilmesi gereksiz yere EDT tanısı konan olguların sayısını azaltabilir.

Erken doğum tehlikesi, belirtileri başladıktan sonra tedavisi çok kolay olan bir hastalık değildir. Bu nedenle belirtiler başlamadan tedavi edilmeye çalışılmalıdır. Gebeliğin 22-24. haftaları arasında vajinal yoldan yapılan ultrason ile rahim ağzı kanalı uzunluğunun ölçülmesi ile erken doğum tehlikesi olacak hastalar önceden belirlenebilir. Tekiz gebeliklerde 15, ikiz gebeliklerde 25 mm altında rahim ağzı kanalı uzunluğu, erken doğum olacağının göstergelerinden biridir.

Erken doğum eyleminin tanısı, kesin olarak rahim kasılmalarının saptanması ile konur. Gebeliğin 37. haftasından önce, en az yarım saatlik bir gözlemde her 10 dakikada bir 2 kasılmanın elle saptanması tanı koydurucudur. Kasılmalar eğer elle saptanamıyor ya da emin olunamıyorsa karın duvarı üzerinden sensör ile yapılan Uterin Monitör Testiyle (Tokografi) rahatlıkla saptanabilir