Tüm canlılar, doğumlarını mahremiyet içinde yaparlar. Bir kediyi düşünün. Kedinin doğum yapmasını izlemek neredeyse olanaksızdır. Bir kedi, yalnız, sakin, güvenli ve asla izlenmeyeceği bir yerde doğum yapmayı seçer. Tüm memelilerde doğum, beynin en ilkel kısımları tarafından yönetilir. İnsanlarda, yüksek beyin fonksiyonları çok gelişmiştir. Anne adayı doğum sırasında, hormonların etkisi ile bir çeşit içsel yolculuk yapar. Gözünüzde bir kadının derin doğum eylemi içinde ve bir başka gezegendeymiş gibi olduğunu canlandırın. Avaz avaz bağırır, başka bir zaman asla yapmayacağı şeyler yapar. Doğumdan sonra bu davranışları ona hatırlattığınızda, neden bahsettiğinizi anlamaz ve öyle davranmış olduğuna inanmaz. Bu bilinç değişimi, yüksek beyin fonksiyonlarının geçici olarak ortadan kalkmasıdır.
İnsanda doğum sürecindeki, tüm baskılama ve kısıtlamalar gelişmiş beyin işlevlerinden gelir. Doğum sürecinde, beynin gelişmiş kısımlarına yapılacak herhangi bir uyarı, hormonal dengenin bozulmasına yol açarak doğumun ilerleyişini olumsuz etkiler. Beyin şu durumlarda uyarılır.
- Konuşmak
- Parlak ışığa maruz kalmak
- Gözetlenmek
- Mahremiyetin bozulması
- Güvende hissetmemek
- Endişe ve korku yaşamak
- Strese maruz kalmak
Doğumda bu fizyolojik denge; gebeden, sağlık personelinden ve hastane ortamından kaynaklanan faktörlerden ya da rutin müdahalelerden etkilenir.
Anne Adayından Kaynaklanan Nedenler
Anne adayının korku ve endişesinin olması, adrenalin salgılanmasını uyararak oksitosini düşürür ve doğum süreci uzar hatta durur. Bu durumda müdahale kaçınılmaz hale gelir.
Anne adayında korku ve endişe yaratan durumlar
- Doğum korkusu
- Doğum ile ilgi olumsuz düşünce ve inançlar
- Doğum süreci hakkında bilgi sahibi olmama
- Doğum ağrısı ile nasıl baş edeceğini bilmeme
- Doğum sırasında güvende hissetmeme, mahremiyetin bozulması
- Doğumda kontrolün kendisinde olmadığını düşünme
- Doğumda bedenine ve bebeğine odaklanamama
- Önceki olumsuz doğum deneyimleri
Doğumda güven önemli bir kavramdır. Riskli bir durum olmadığı sürece, vajinal doğum yapabileceğinize inanmalısınız. Doğumda kendinize güvenmenizin yolu, doğumla ilgili korkulardan arınmanız, negatif düşüncelerin yerini pozitif düşüncelere bırakması, doğru, açık ve net bilgiye sahip olmanızdan geçer.
Hastane Ortamından Kaynaklanan Nedenler
Doğumda rahat ve konforlu bir çevre gevşeme sağlayarak, fizyolojik dengenin sürdürülmesini destekler. Ülkemizde doğumların neredeyse tamamına yakınının hastane ortamında gerçekleştiği düşünüldüğünde, hastane ortamından kaynaklanan bazı durumlar doğumu etkileyebilir.
Hastaneden kaynaklanan durumlar
- Mahremiyeti korumaya yönelik önlemlerin yetersizliği. Doğum masalarının kapıya bakması, kalabalık doğum salonları.
- Beyaz ve parlak ışıkla çok fazla aydınlatılmış doğum odaları
- Doğum için kişiye özgü, rahat ve güvenli tek kişilik odaların bulunmayışı
- Soğuk, genellikle fayansla döşeli ve ince bir paravanla/perdeyle ayrılan doğum salonları
- Gürültü ve karmaşa
- Hastane kokusu ve gebede yarattığı olumsuz duygular
- Hastane kuralları. Hareket etme özgürlüğünün olmaması
Sağlık Personelinden Kaynaklanan Nedenler
Doğumda sağlık personelinin anne adayına yaklaşımı en önemli konulardan biridir. Son yıllarda yapılan çalışmalar, doğumda sürekli desteklenen kadınların, doğum memnuniyetinin arttığını, doğum süresinin kısaldığını ve doğumda olumsuz sonuçların azaldığını göstermiştir. Doğuma ve anne adayına destekleyici yaklaşan, olumlu iletişim becerilerini kullanan, nitelikli ve kaliteli bakım veren, iyi yetişmiş donanımlı bir ebe, anne adayının güvende ve rahat hissetmesini, doğumda bedenine güvenmesini ve endişesinin azalmasını sağlar. Sağlık personelinden kaynaklanan ve fizyolojik dengenin bozulmasını engellemek için sağlık personelince aşağıdaki hususlara dikkat edilmelidir.
- Doğumun müdahale gerektirmeyen doğal bir süreç olduğuna inanmalı
- Doğumla ilgili olumsuz düşünce ve inançları olmamalı
- Anne adayının saygı ve mahremiyet gereksinimine dikkat etmeli
- Anne adayı ile iyi bir iletişim içinde olmalı
- Anne adayını korkutmamalı
- Anne adayına yapılan işlem/muayeneler ve bunların sonuçları hakkında bilgi vermeli
- Doğumda kontrolün anne adayında olduğunu düşünmeli
Doğum sürecinde çok sayıda sağlık personelin varlığı ve bu kişilerin sürekli sorular sorması anne adayını rahatsız eder ve doğumu olumsuz yönde etkileyebilir.
Kötü iletişim, anne adayının doğumda gereksinim duyduğu güvenin oluşmasını engellemekle kalmaz, doğumda sorumluğun sağlık çalışanında olduğunu düşünmesine ve kendisini bir an önce kurtarmadığı, bunun yerine diğer hastalarla ya da başka işlerle meşgul olduğunu düşündüğü ebeye öfke duymasına neden olur. Doğumda kendini pasif durumda hisseden kadın ağrı kontrolünde de başarısız olacaktır. Bu nedenle ebe, doğumda kadının gereksinimlerini göz önünde bulundurmalıdır.
Doğumun doğal sonuçlanabilmesi için anne adayının;
- Eğitime
- Güvene
- Mahremiyetinin korunmasına
- Hareket özgürlüğüne
- Sürekli fiziksel ve duygusal desteğe ve
- Sabır ve zamana saygı duyulmasına gereksinimi vardır.
Müdahalelerden Kaynaklanan Nedenler
Doğumda kullanılan tüm tıbbi ve cerrahi girişimler, anne ve bebekte herhangi bir risk geliştiğinde ya da doğum gereğinden fazla uzadığında gerekli ve hayat kurtarıcı uygulamalardır. Fakat bu uygulamalar herhangi bir risk olmayan, süreci normal seyreden anne adayında rutin ya da keyfi olarak uygulandığında fizyolojik dengeyi bozarak, olumsuz sonuçlar yaratır.
- Suni sancı. Doğumda sık kullanılır fakat uygun dozda verilmediğinde oluşan rahim kasılmaları, daha şiddetli seyreder ve kasılmalar arası süre kısalır. Bu durumda bebek, kan ve oksijen gereksinimini karşılamada yetersiz kalır. Yüksek dozda indüksiyon epidural anestezi ile desteklenmemişse, vücut tarafından salgılanan doğal oksitosin gibi endorfinle karşılanmaz ve doğal ağrı kesici etki devreye girmemiş olur. Anne adayı, doğum ağrısını daha şiddetli hisseder ve kontrolünü kaybeder.
- Narkotik analjezi ve anestezi ilaçlarının kullanımı. Doğal oksitosin ve endorfin seviyesini düşürür. Özellikle suni sancı verilen gebelerde, anestezi uygulanmalıdır.
- Hareket ve pozisyon özgürlüğünün sağlanmaması ve anne adayının sırtüstü pozisyonda tutulması. Anne adayının doğumla baş etmesini zorlaştırır ve endişesini yükseltir. Yürümek, hareket etmek ve doğumda pozisyon değişikliği zararı olmadığı gibi aksine yararlıdır. Sırt üstü pozisyonlar rahim ve bebeğe giden kan akımını azaltarak, doğum sürecini kötü etkileyebilir. Annede stres hormonlarını artırarak ağrının şiddetli hissedilmesine neden olur. Doğum sürecinde gezinme, hareket ve pozisyon özgürlüğü tanınan anne adaylarında süre kısalır, girişimli doğum azalır, anne adayı ağrı kontrolünde daha başarılı olur.
- Serum takılması. Anne adayını hareketsiz tutar, anne adayı doğum süreci üzerindeki kontrolünü kaybeder. Anne adayında kansızlık, sodyum düşmesi, sıvı basıncında artış ve takılan sıvının türüne göre bebekte yüksek şeker görülme riskini artırır.
- Sürekli elektronik fetal monitorizasyon. Hareketsiz ve çoğunlukla sırtüstü pozisyonda yatağa bağımlı kalan anne adayında stres hormonlarının salgılanmasına neden olur. Anne adayı doğumla baş etmek için bedenine odaklanamaz.
- Doğum sürecinde sıvı ve besin alımının kısıtlanması. Açlık ve susuzluk, katekolaminlerin salgılanmasına neden olarak, oksitosin ve endorfin salınımını bozar.