The post Tekrarlayan Cinsel Uyarı Bozukluğu (PGAD) appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>Tekrarlayan cinsel uyarı bozukluğu (Persistent Genital Arousal Disorder – PGAD), geçmişte Persistent Sexual Arousal Disorder (PSAD) veya Syndrome (PSAS) olarak da adlandırılmıştır. Sıklıkla kadınlarda görülen, aniden ve dış uyaran olmaksızın ortaya çıkan, önlenemeyen cinsel uyarıdır. Cinsel uyarılma için hiç bir neden olmadığı halde vajinada nemlenme, klitoris ereksiyonu gibi belirtiler ortaya çıkar. Bu durum saatler, haftalar sürebilir. Bu esnada defalarca orgazm yaşanır. Doğal olarak günlük hayatın akışını şiddetle bozar.
Tekrarlayan cinsel uyarı bozukluğu (PGAD), kadınlarda daha sık görülür. Her yaşta karşılaşılabilecek bir hastalıktır. PGAD’li bir kadın herhangi bir uyaran olmaksızın art arda kendiliğinden orgazmlar olur. Orgazmlar; cinsel istek oluşmadan kendiliğinden ortaya çıkar. Bu art arda gelen orgazmlar ağrı stres, psikolojik sorunlara yol açabileceği gibi günlük hayatı sürdürmeyi zorlaştırır.
PGAD’nin toplumda ne sıklıkta görüldüğünü bilmek mümkün değildir. Hastaların çoğu sorununu dile getirmez ve tedavi için doktora başvurmaya çekinir.
PGAD’nin en önde gelen belirtisi, herhangi bir uyaran olmadığı halde ortaya çıkan cinsel uyarılmışlık halidir. Klitoris, büyük ve küçük dudaklar, vajina, perine ve anüsü de içeren tüm cinsel organda art arda gelen rahatsızlık hissidir. Klitoris, vajina ve dudaklarda irileşme (ereksiyon), meme başlarında kabarma olur. Bu cinsel hazırlık durumu rahatsız edici belirtilere neden olur. Rahatsızlık hissini hastalar da tanımlamakta zorlanır. Bu hissi; nemlilik, kaşıntı, karıncalanma, basınç, yanma, vurma veya iğnelenme şeklinde tanımlayanlar olur. Atak anında
Bu belirtiler, her hangi bir cinsel istek veya uyarılma yokken ortaya çıkar. Belirtiler cinsel tatmin ile hafiflese de birkaç saat içinde tekrarlar. Bu ataklar kimi zaman günde birkaç defa olurken kimi zaman yılda birkaç kez ortaya çıkar.
Bu belirtilerin ortaya çıkması günlük hayatın akışını bozan bazı sorunlara neden olabilir. Endişe, panik ataklar, depresyon, stres, üzüntü, suçluluk duygusu ve uykusuzluk ortaya çıkabilir. Kronik PGAD hastalarında orgazm hoş bir deneyim değil azalan bir ağrı ile ortaya çıktığı için cinsel tatmin duygusu ortaya çıkarmaz.
Genellikle atağı neyin başlattığı net saptanamaz. PGAD’ı, cinsel uyarı, mastürbasyon, endişe ve stres tetikleyebilir. Bazı kadınlar tuvalete gitmenin bile uyarılma ve ağrıya neden olabildiğini ifade eder. Sıklıkla endişe ve stres ile başladığından durumun psikolojik kökenleri olduğu düşünülür. Ancak her zaman olmasa da bazı olgularda damarlar, hormonlar, sinir sistemi ve kimyasal dengeler atakları etkileyebilir.
Bazı doktorlar, kadındaki PGAD’ın erkekteki karşılığının priapizm olduğundan bahseder. Priapizm, cinsel uyarı olmaksızın ortaya çıkan ve rahatlayamayan bir ereksiyondur.
PGAD, erkeklerde satiriazis ve kadınlarda nimfomani olarak adlandırılan aşırı cinsel istek ve artmış haz isteği ile karıştırılmamalıdır.
PGAD için çok sayıda nedenden bahsedilse de nedeni saptamak çok zordur, çok az olguda neden saptanabilir.
Olguların çoğuna endişe, depresyon, bipolar hastalık gibi sorunlar eşlik eder. Ancak bunların neden mi sonuç mu olduğunu saptamak zordur.
Bir kadında beyin ameliyatı sonrası başlaması, beyin damarlarının olaya ciddi şekilde katıldığını düşündürmüştür.
Kasık (perine) bölgesini uyaran sinir köklerine baskı PGAD’yi başlatabilir. Bazı PGAD olgularında Tarlov kisti saptanmıştır. Tarlov kisti, kuyruk sokumu kemiğinde sinir köklerine baskı yapan ve beyin omurilik sıvısı ile dolu bir kisttir. Bu bölgeden geçen sinirler beyin ile mesane, kalın barsak ve cinsel organları birbirine bağlar. 2012 yılında yapılan bir çalışmada PGAD hastalarının üçte ikisinde Tarlov kisti saptanmıştır.
Bazı PGAD olgularında Tourette sendromu, beyin travması veya sara hastalığı da bulunur. Antidepresan kullanan kadınlarda ilacın bırakılması sonrası PGAD başlayabilir. Ancak çoğu olguda hastalığı neyin başlattığı bilinmez.
Son yıllara kadar PGAD’ın kesin tanısı mümkün değildi. Son yıllarda PGAD, net bir sendrom olarak tanımlanmıştır. Tanı için beş kriter konmuştur.
Tedavi üç hedefe yönelik olarak uygulanır.
Psikolojik tedavi bilişsel davranışçı terapi şeklindedir. Tetikleyici faktörler saptanır ve önlenmeye çalışılırken belirtilerle başa çıkma ve azaltmaya çalışılır. Stres, endişe, utanma, suçluluk ve depresyon gibi PGAD’ı tetikleyen sorunlar önlenir.
Öncelikle bitkisel olanlar dahil hormon içeren tüm tedaviler sonlandırılmalıdır.
Bazı hastalar atak anında buz uygulamasından yarar görebilmektedir. Bazı lokal anestezi kremleri de işe yarayabilir.
Antidepresan ve sara önleyiciler gibi prolaktin hormonunu yükselten ilaçlar da işe yarayabilmektedir.
Mastürbasyon bazı hastalarda atağı uyarmakla birlikte bazılarında atak sırasında yapılan mastürbasyon ile orgazm olmak atağı sonlandırabilir. Ancak bu bir süre sonra yeni bir atağın gelme olasılığını azaltmaz.
Tarlov kisti gibi sinirsel basıdan kaynaklanan olgular beyin cerrahları tarafından ameliyat edilebilir.
The post Tekrarlayan Cinsel Uyarı Bozukluğu (PGAD) appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>The post G-noktası yoğunlaştırma ve büyütme appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>G-noktası vajinadaki cinsel uyarıma karşı çok hassas tepki gösteren bir noktayı tanımlar.
Bir madeni para büyüklüğünde olan G-noktası, üretranın vajinanın ön tarafındaki çıkışından yaklaşık beş santimetre mesafededir. G-noktası Alman doktor Ernst Gräfenberg tarfından tarif edilmiştir. G-noktası uyarıldığında, vajinadaki glandüler (bez) çıkış kanalları vasıtasıyla veya idrar yollarıyla atılan net bir salgı üretilebilir. Bu durum, aynı zamanda, kadın boşalması (orgazm) olarak da bilinir. G-noktasının hassasiyeti kadından kadına farklılık gösterir. G-noktasının hacmi enjeksiyon yoluyla genişletilirse, bu cinsel heyecan duyarlılığında önemli bir artışa neden olabilir ve orgazm yeteneğini artırabilir. Doğru bir prosedür sayesinde kendinizi daha iyi hissedeceksiniz.
G-noktasını, dikkatli bir enjeksiyonla yukarı doğru büyütüp kıvırarak yoğunlaştırabiliyoruz. Bu amaçla otolog (vücudun kendi) yağ dokusunu veya hiyalüronik asit kullanıyoruz. Bu işlemin amacı cinsel ilişki sırasında uyarılma olasılığını artırmak için G-noktasının hacmini orijinalin iki katına çıkarmaktır. Bu bölgenin amplifikasyonu, olası iki olasılıktan birinde gerçekleştirilir:
https://izmirkarsiyakakadindogummerkezi.com/g-noktasini-yogunlastirma-buyutme/
The post G-noktası yoğunlaştırma ve büyütme appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>The post Cinsel Yanıt appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>Cinsel tepkiler cinsel istek ile başlayıp uyarılma, plato ve orgazm ile devam eder ve bir çözülme sona erip refrakter döneme geçilir. Aslında cinsel yanıtın dönemleri bu kadar kesin sınırlarla ayrılamaz. 1940’larda başlayıp günümüze dek süren çalışmalar ile cinsel ilişki sırasında ortaya çıkan tepkiler incelenmiştir. Bu anatomik ve fizyolojik tepkiler, ölçülebilir kriterlere bağlanmıştır. Cinsel ilişki sırasında ortaya çıkan tepkilerin türüne göre cinsel ilişki dönemlere ayrılmıştır.
Cinsel ilişkinin evreleri birbirinden ayrı şekilde incelenmeden önceki yıllarda cinsel tepkilerin tümü tek bir parça olarak ele alınıyordu. Bu durumda erkekteki cinsel işlev bozukluklarının tümü impotans, kadındakiler ise frijidite olarak adlandırılıyordu. Kadındaki pek çok cinsel işlev bozukluğu türü olduğu halde hepsi frijidite olarak adlandırılınca doğru tedavi yapmak da mümkün olamıyordu.
Masters ve Johnson‘un 1966 yılında tamamlanan çalışmaları ile cinsel tepkiler dört aşamaya ayrıldı;
Masters ve Johnson’un çalışmalarının sıkı takipçisi olan Helen Singer Kaplan, 1974 yılında yayınladığı “The New Sex Therapy” adlı kitapta cinsel tepkileri iki döneme ayırdı. Bunlar Uyarılma ve Orgazm aşamaları idi. Plato aşaması, Masters ve Johnson’dan farklı olarak Uyarılma aşamasının bir parçası haline geliyordu.
1970’li yılların sonlarından başlayarak bu evrelere ek olarak Cinsel istek önem kazandı.
Çözülme sonrası tekrar cinsel tepkilerin başlamasına kadar geçen süre de Refrakter periyod olarak adlandırılıp son halini alan evreler şu şekilde sıralanmış oldu;
Detaylarda çok fazla farklılıklar olabilmekle birlikte kadın ve erkekte cinsel tepkiler şu şekilde grafiğe dönüştürülebilir.
Erkekteki cinsel uyarana tepkileri, uyaranın yoğunluğundan çok süresiyle ilişkilidir. Bu yüzden erkekte cinsel tepkiler birbirine benzer. Ancak kadınlarda durum farklıdır. Kadınların cinsel uyarana tepkileri, uyaranın hem yoğunluğu hem de süresiyle ilişkili olup, sayısız çeşitlilikte olabilir.
The post Cinsel Yanıt appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>