The post Gebeliğe Hazırlanırken Sağlıklı mısınız appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>“Bir çocuk sahibi olmaya hazır olduğuma emin değilim…” Hamile olduğunu ilk kez öğrenen pek çok kadının aklından ilk geçen düşünce budur. Uzun süredir gebelik planlayanlar ve hatta gebe kalmak için çok çaba harcayanlarda bile bu şüpheye sıkça rastlanır. Vücudunuz hızla değişiyor ve bebeğiniz gün geçtikçe şekilleniyor. Hazır hissetmeyebilirsiniz. Ama hazırlanmak çok zor değil ve çok zamanınızı almaz. Aslında en iyisi, gebe kalmadan birkaç ay önce, yani bebek yapmayı planladığınızda; bu sürecin sonuna kadar yanınızda olacak kadın hastalıkları ve doğum doktorunuzla görüşmelisiniz.
Gebelik planlayan kadınların hemen hemen hepsi sağlıklıdır ve gebelikleri üzerinde etki yapacak sorunları yoktur. Yine de sorunsuz bir gebelik geçirmek ve gebelik planlarını kusursuz yapabilmek için gebelik öncesi kontrolü gereklidir. Gebe kalmadan önce ideal vücut ağırlığınızı öğrenir, uygun bir egzersiz programına ve prenatal vitamin desteğine başlarsınız.
Yaşam tarzınızda yapacağınız küçük değişiklikler gebe kalma şansınızı olduğu kadar geçireceğiniz gebeliğin sağlığını da etkiler. Yaşam tarzındaki bu değişiklikler sizin için olduğu kadar eşiniz için de önemlidir. Her ikiniz sağlıklı iseniz gebe kalma şansınız da gebeliğin sağlıklı geçme şansı da artacaktır.
Bazı anne adaylarının gebelik üzerinde olumsuz etkiler yapabilecek sağlık sorunları bulunabilir. Bu nedenle kadın doğum doktorunuz size, önceden geçirdiğiniz hastalıkları, olduğunuz ameliyatları, hiç hastanede yatıp yatmadığınızı, halen kullanmakta olduğunuz veya geçmişte uzun süre kullandığınız ilaçları soracaktır. Siz veya partneriniz her hangi bir ilaç kullanıyorsanız bebeğinizin sağlığı üzerindeki etkisini doktorunuza danışmalısınız.
Örneğin şeker hastalığınız (diabetes mellitus) var ise gebe kalmadan önce kan şekeriniz düzenlenmeli ve hamilelik boyunca dikkatle izlenmelidir. Eğer tansiyonunuz yüksek (hipertansiyon) ise normale indirilmeli ve ilaçlarınız hamilelik için zararsız ilaçlarla değiştirilmelidir. Sarası (epilepsi) olan bir anne adayının durumu değerlendirilip ilaçları gözden geçirilmelidir. SLE (sistemik lupus eritematozus) gibi romatizmal hastalıklarda gebe kalmak için anne adayının şikayetlerinin en az olduğu zaman seçilmelidir.
Kadın doğum doktorunuz size sigara, alkol ve uyuşturucu kullanıp kullanmadığınızı soracaktır. Bu bir sorgu veya suçlama değil. Yanıtlarınız da doğru ve içten olmalı. Sigara, alkol veya uyuşturucu, gebelik için tehlikelidir ve gebelik başlamadan bırakılmalıdır.
Sigara içiyorsanız bırakmak için profesyonel destek almalısınız. TC Sağlık Bakanlığının sigara bırakma konusundaki çalışmaları için aile hekiminizle görüşebilirsiniz.
Gebeliğe karar verdikten sonra alkol kullanmayı bırakmalısınız. En azından bebeğinizin gelişimine zarar vermeyecek kadar azaltmanız iyi olur.
Kullanmakta olduğunuz reçetesiz ilaçları, diyet ve egzersiz alışkanlıklarınızı da doktorunuzla paylaşmalısınız. Reçetesiz satılmasına ve vitamin olmasına karşın bazı ilaç veya gıda takviyeleri gebelikte kullanılmamalıdır.
Dengeli beslenmeye özen göstermelisiniz. Vejeteryan veya vegan olmanız gebeliğin devamında verilecek besin takviyeleri ve destek ilaçlarını etkileyecektir.
Vücut ağırlığınızı düzenlemelisiniz.
Düzenli egzersiz yapmaya başlamalısınız.
Günlük 400 mikrogram folik asidi ilaç olarak kullanmalısınız. Folik asidin gebeliğin 12. haftasına kadar bu dozda kullanımı Dünya Sağlık Örgütü tarafından da önerilmektedir.
The post Gebeliğe Hazırlanırken Sağlıklı mısınız appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>The post Menopozda Sağlık Sorunları ve Beslenme appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>Yüksek tansiyon hastalarının diyetlerinde dikkat etmeleri gereken en önemli nokta tuz kullanımını neredeyse hiç kullanmayacak kadar çok düşürmektir.
Yeşil yapraklı sebzeler, süt ürünleri, et ürünleri, yumurta, kek, kurabiye, konserve gıdalar, hazır yiyecekler, ekmek, zeytin, turşu ve soslar en fazla tuz içeren gıdalardandır.
Alkol alınmamalıdır, sigara kullanılmamalıdır.
Hayvansal yağlar yerine bitkisel yağları tercih etmeniz sağlığınız için daha iyi olabilir. Hastalık çok ciddi değilse düşük miktarda çay ve kahve içilebilir.
Osteoporoz, kemiklerde kalsiyum miktarının azalması sonucu kırık riskinin artmasıyla görülür. Özellikle menopoz sonrası kadınlarda çok sık rastlanan sağlık sorunlarındandır.
Hastalık durumunda kalsiyumca zengin gıdalar tüketilmeli, yeterli D vitamini almak adına günlük 15-30 dakika arası güneş ışığından yararlanılmalı, tuz tüketimi sınırlandırılmalı, kafein ve alkol tüketimi kısıtlanmalı, aktif yaşamın desteklenmesi adına düzenli egzersiz yapılmalıdır.
Yaşlılıkta çok sık gözlenmekle birlikte, ölüm nedenlerinin de başında gelir. Hastalık riskinin azaltılması için diyetteki yağ miktarı azaltılmalıdır.
Omega 3’den zengin küçük balıklar başta olmak üzere tüketilen balık miktarı artırılmalıdır.
Taze sebze ve meyve tüketimine dikkat edilmelidir.
Et olarak yağsız dana, koyun ve derisi alınmış kanatlı hayvanlar tercih edilmelidir.
Çay ve kahve kullanımı azaltılmalı, sigara ve alkol tüketilmemelidir.
Obezite veya şişmanlık durumunda doktor kontrolünde rejim yapılmalıdır.
Kanser hastalığında genetik yatkınlık önemli olsa da beslenme ile alınan aşırı yağlı, yanmış, dumanlanmış, aşırı tuzlu gıdaların tüketilmesi ve alkol, sigara kullanımı risk yaratan faktörlerdir. Kanser hastaları az ve sık yemelidir, yağ tüketimleri kısıtlanmalı, bağışıklığı artıran vitamin ve mineralce zengin besinler tüketmelidir, posa tüketimleri artırılmalı ve hazır gıdalardan uzak durmalıdırlar.
Tedavi aşamalarında uzmanlarca yapılan beslenme planlarına uymalıdırlar, radyoterapi ve kemoterapi döneminde iştahsızlık, bulantı, kusma görülebilir. Bulantı ve kusmaya karşı sıvı, elektrolit dengesi ayarlanmalıdır.
Sigara ve alkol kullanılmamalıdır.
En önemli özelliği, kan şekeri düzeyi uzun süre yüksek seyrederse beraberinde kalp-damar hastalıkları ve nörolojik hastalıklar oluşturmasıdır. Ayrıca böbrek ve göz gibi organların fonksiyonlarında da bozukluk oluşturur.
Şeker hastaları üç ana üç ara olmak üzere altı öğün almalı, öğünleri atlamamalıdır.
Posaca zengin, kan şekerini yavaş yükselten besinler almalıdırlar.
Beyaz ekmek yerine kepekli ekmek, pirinç yerine bulgur ve bitkisel proteinler tüketmelidirler. Kızarmış veya hazır gıdalardan uzak durmalıdırlar.
Kan şekerini doğrudan yükselten saf şekerli besinlerdense meyve şekerleri ve gerekirse yapay tatlandırıcılar kullanılabilir.
Diyetlerinde doymamış yağ kullanmalıdırlar.
İnsülin ve ilaçların saat ve dozlarına önem gösterilmelidir.
Düzenli egzersiz ve sağlıklı beslenmeyle kilolarına özellikle dikkat etmelidirler.
Sigara ve alkol tüketilmemelidir.
Yaşlılarda yaygın görülen bir rahatsızlıktır. Kabızlığı önlemek veya geçirmek adına taze meyve ve sebze; tam tahıllı ekmek içeren lifçe zengin diyet programları uygulayabilirsiniz.
Diyetinize kuru erik ekleyerek ve bol miktarda sıvı tüketerek kabızlığın önüne geçebilirsiniz. Günde en az 1500-2000 ml sıvı alınmalıdır. Günlük posa ve lif ihtiyacı 25-30 gramdır.
Düzenli egzersiz yapmak da kabızlığı önleyebilir.
Diş rahatsızlıkları sağlıklı beslenme yetinizi kötü yönde etkileyebilir ve almanız gereken besinlerin yetersiz kalmasına yol açabilir.
Yemekleri daha kolay çiğneyip yutabilmek adına yemeklerinizin yoğunluğunda değişikliklere gitmeniz gerekebilir.
Yemekleri küçük küçük doğramayı, püre haline getirmeyi ve öğütmeyi deneyebilirsiniz.
Çürük dişlerinizin tedavisi için diş hekimine görünmeyi unutmayın.
Siz yaşlandıkça vücudunuz besinleri sindirmekte daha da zayıf kalır. Tükürük ve mide asidi üretimi azalır ve bu da besinlerin parçalanmasını ve emilmesini zorlaştırır.
Sindirim sorunlarının önlenmesi veya azaltmak için daha az ve sık yemeyi deneyebilirsiniz. Rahat bir ortamda yavaş yavaş yemeğinizi yiyin. Lokmalarınızı iyice çiğneyin.
Siz yaşlandıkça tat alma tomurcuklarınız bozulduğu için tat ve koku alma duyularınız azalabilir. Bunu telafi etmek için çok tatlı veya tuzlu yiyecekleri tercih edebilirsiniz. Ancak tatlılar genellikle kilo alımına sebep olur; tuzlularsa vücudun fazla suyu tutmasına, bununla birlikte tansiyonun yükselmesine ve kalbin vücuda kan pompalamak adına daha fazla çalışmasına sebep olur.
Koku ve tat alma duyularındaki kayıplar öte yandan yemek yeme isteğinde azalmalara da yol açabilir.
Tabaklarınızın görüntüsünü değişik renklerle ve baharatlarla lezzetlendirerek cazip kılmaya özen gösterin.
Yetersiz beslenme yaşlılar arasında az yemeye, az besin almaya veya sindirim sorunlarına bağlı görülen kritik bir sağlık sorunudur. Yetersiz beslenme yorgunluğa, güçsüz bağışıklık sistemine, kansızlığa, güçsüzlüğe, sindirim, ciğer ve kalp rahatsızlıklarına neden olabilir.
Yetersiz beslenmeyi önlemek için:
The post Menopozda Sağlık Sorunları ve Beslenme appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>The post Gebelikte Yüksek Tansiyon (Preeklampsi – Gebelik Zehirlenmesi) appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>Preeklampsi (Gebelik zehirlenmesi), hipertansiyon ve proteinürinin beraber olduğu bir hastalıktır.
Proteinüri, 24 saatlik idrarın litresinde 300 mg’dan fazla protein kaçağı olmasıdır.
Şiddetli preeklampsi kriterleri
Preeklamsi bazen gebeliğin sonlandırılmasını gerektiren bir hastalık olup preeklampsi düşündürecek bir bulgu varsa mutlaka doktorunuza bildirmelisiniz.
Preeklampsi ve eklampsi (gebelik zehirlenmesi) gibi hastalıkların ortaya çıkmadan önce erken haftalarda saptanması, şiddetli hastalıkları önleme ve anne ve bebek kaybını azaltma konusunda yararlı olabilir. Ancak erken gebelik haftalarında henüz gebelik zehirlenmesi başlamadan önce tahminde bulunmak çok da kolay değildir. Ne kadar yararlı oldukları net olmamakla birlikte bu konuda pazarlanan tahliller var. Şimdilik anne adayına sorarak öğrendiğimiz bilgiler, pek çok testten daha değerli ve anlamlı sonuç vermektedir.
Preeklampsi (gebelik zehirlenmesi) riskinin belirlenmesi ile ilgili üç çeşit yöntemden bahsedilebilir.
Bir yöntemin taramada kullanılabilmesi için iki özellik olmalıdır.
Gebelik zehirlenmesi için risk altında olan anne adaylarının belirlenmesi için pazarlanan tahliller, tam bir endişe ve duygu sömürüsü. Tanı koyma oranı çok düşük olan bu testlerde bir tane gebelik zehirlenmesi olacak anne adayını belirlemek için en az 10 tane anne adayı kontrol altına alınıyor ve anne adaylarında ciddi endişelere neden oluyor.
Biyofizik belirteçlerden en önemlisi rahim damarı (uterin arter) kan akım hızı ölçümü (doppler) sonuçlarıdır. Uterin arter dopplerinde pulsatilite indeksinin (PI) 2.12 üzerinde bulunması yüksek gebelik zehirlenmesi (preeklampsi) riski olduğunu gösterir.
Kan tetkikleri arasında en önemlisi gebelikle ilişki plazma proteini A (PAPP-A) sonuçlarıdır. PAPP-A, ikili tarama testinin bir parçasıdır. İkili tarama testi sonucunda PAPP-A beklenenden daha düşük bulunmuşsa (1 MoM altında) preeklampsi riski artmış kabul edilmelidir.
The post Gebelikte Yüksek Tansiyon (Preeklampsi – Gebelik Zehirlenmesi) appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>