The post Biyokimyasal Gebelik appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>Pozitif gebelik testini takiben hiç adet oldunuz mu?
Gebelik testini pozitif gördükten sonra adet olmak biraz üzücü, biraz da korkutucu bir durumdur. Ama tahmininizden çok daha sık görülen bir sorun. Bizim biyokimyasal gebelik dediğimiz bu durum, çok erken bir gebelik kaybıdır.
Biyokimyasal gebeliklerin gerçekte ne kadar sık rastlanan sorunlar olduğunu bilmiyoruz. Bazen zamanında veya birkaç gün geç olduğumuz, normal miktarda veya biraz daha şiddetli veya kimi zaman uzun süren kanamaların altında biyokimyasal gebelikler bulunabilir. Bunların hepsi için doktora da gitmeyiz. Bu nedenle aslında başlayan adetlerin kaçında rahim içine tam yerleşemeden atılan bir gebelik olduğunu kimse bilmiyor. Bazı tahminlere göre, dünyada doğan çocuk sayısından daha fazla biyokimyasal gebelik var. Kimileri de her 100 gebelik kaybından 75’inin biyokimyasal gebelik olduğunu söylüyor.
Biyokimyasal gebeliğin en sık rastlanan belirtisi adet gecikmesidir. Birkaç gün gecikmeden sonra adet kanaması başlayan çoğu kadın, vücudunda rahime tam yerleşemeyen bir döllenme olduğundan habersizdir. Ancak iyi haber, biyokimyasal gebelik geçirmiş olmanız, bir şeylerin kötü gittiğini göstermediği gibi, bir sonraki gebeliğinizin yine biyokimyasal gebelik olacağını da göstermez. Yani kucağınıza bir bebek alma şansınızda bir azalma yaşamazsınız.
Adet kanamanızın başlamasından 3 hafta sonra döllenmiş olan bir yumurta rahim iç tabakanıza temas edip bir plasenta (bebeğin eşi olarakta abilinir) meydana getirmeye başlar. Bu plasenta hücrelerinden gebelik hormonu olan hCG üretilir. Kısa sürede hCG hormonu, kanda saptanabilir hale gelir. Ancak bazen döllenmiş yumurta, rahim iç tabakasına tam olarak yerleşmez. Yine de hCG hormonu üretimi olur. Ancak ultrason ile gebelik kesesi görülmez. Adet kanamanız birkaç gün gecikmiştir. Ancak yerleşemeyen döllenmiş yumurta nedeniyle bir kanama başlar. Kısacası, pozitif gebelik testi ve adet gecikmesini takiben şiddetli ağrısı olmayan bir kanama başlamışsa biyokimyasal gebelik yaşıyor olabilirsiniz.
Döllenme sırasında sperm ve yumurtadan 23’er tane kromozom birleşip zigot denilen bir hücre oluşturur. Zigot adı verilen bu döllenmiş yumurta bölünerek hücreler hızla çoğalmaya başlar. Bu süreçte kimi zaman hatalar olur. Anne ve baba adayının kromozom sayı ve yapıları normal olduğu halde zigotun kromozom sayısı veya yapısı olarak bir sorunu vardır. Bu sorun tamamen rastlantısal olarak ortaya çıkar ve herkeste görülebilir. Erken gebelik kayıplarının ardında sıklıkla bu tip kromozom sayı veya yapı anormallikleri olduğu düşünülüyor.
Fakat bu durum, ileride gebe kalamayacağınızı veya sağlıklı bir bebek sahibi olamayacağınızı göstermez.
Diğer yandan tekrarlayan gebelik kayıplarına neden olabilen ileri anne yaşı, kan pıhtılaşma bozuklukları, tıbbi hastalıklar veya tiroid hormonu bozuklukları gibi sorunlar, bazen biyokimyasal gebeliklere de neden olabilir.
Eğer kanama hafif, kısa süreli ve lekelenme şeklinde ise akla yerleşme (implantasyon) kanaması gelir. İmplantasyon kanaması, tüm gebeliklerde görülmez. Ancak zaman zaman gebelik testinin pozitif olması zamanlarında lekelenme şeklinde ortaya çıkabilir. Diğer yandan gebelik testi pozitif olduğu halde gebelik kesesi henüz görülmeden önce ağrılı bir adet kanaması olduğunda akla biyokimyasal gebelik gelir.
Her koşulda gebelik testi pozitif iken az veya çok kanama olduğunda muhakkak doktorunuza gitmelisiniz.
Biyokimyasal gebelikte kanama, adet kanaması şeklindedir. Düşükten farkı, hiç bir zaman bir gebelik kesesinin görülmemiş olmasıdır. Gebeliğin kaybı, ne zaman olursa olsun üzücüdür. Ancak öncelikle bunun sizin yaptığınız bir hatadan kaynaklanmadığını bilmelisiniz. Biyokimyasal gebeliklerin çoğu kromozomal bozukluklardan kaynaklandığına göre bu konuda yapabileceğiniz hiç bir şeyin olmadığını bilmelisiniz.
Diğer yandan, bir biyokimyasal gebelik yaşamış olmanız, bir sonraki gebeliğinizin biyokimyasal gebelik olma olasılığını artırmaz. Diğer yandan bir biyokimyasal gebelik yaşamış olmak, aslında gebe kalabildiğinizi gösteren güzel bir belirtidir.
Her ne kadar biyokimyasal gebeliklerin tekrarlama riski olmasa ve tedavi edilmesi gereken bir durumdan kaynaklanmış olmasa da kanama olduğu andan itibaren en kısa sürede muayeneye gitmelisiniz.
Tekrar gebe kalmak istiyor ve korunmuyorsanız, adet kanamanız geciktiği taktirde kendi olanaklarınızla gebelik testi yatırman yerine muayene olmayı tercih etmelisiniz.
Birden fazla defa biyokimyasal gebelik geçirmek ümitsizliğe neden olabilir. Ancak bu, bir sorun olduğunu göstermez. Eğer üç veya daha fazla biyokimyasal gebelik yaşamışsanız, altta yatan farklı bir tıbbi sorun olup olmadığının saptanması için muayene olmanızda yarar var. Eğer biyokimyasal gebeliklerinize neden olanın sizinle ilgili bir sağlık sorunu olduğu saptanırsa tedavi edilerek sağlıklı bir gebelik sürdürmenize yardımcı olunabilir.
Biyokimyasal gebelik sonrası tekrar gebe kalmak için beklemeniz gerekmez. Hazır hissettiğinizde denemeye başlayabilirsiniz.
The post Biyokimyasal Gebelik appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>The post İdrarda Gebelik Testi İle Hatalı Sonuçlar appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>İdrarda gebelik testleri, immünolojik testlerdir. Bu testler ile idrarda hCG hormonu olup olmadığına bakılır. hCG hormonu, gebeliğin ilk haftalarında çok düşüktür ve idrara da çok az çıkar. Erken gebelik haftalarında gebeliği saptama iddiası ile hassas yapılan gebelik testlerinde hamile olmayan birinin sonucunun hamile çıkma riski yüksektir. Yani bir test ne kadar hassas ve erken sonuç verdiğini iddia ediyorsa, o testin pozitif sonucu o kadar güvenilmezdir. Buna karşılık hassasiyet düşürüldüğünde de hamile olanlara hamile olmadığı sonucunu verme oranı artar.
Hamile olmayan birinin yaptığı testin hamile olduğu sonucunu vermesine yanlış pozitiflik denir.
Hamile birinin yaptığı testin hamile olmadığı sonucunu vermesine yanlış negatiflik denir.
The post İdrarda Gebelik Testi İle Hatalı Sonuçlar appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>The post Gebelik Testlerinin Tarihsel Gelişimi appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>Tüm gebelik testleri, hCG hormonunun saptanmasına dayanır. Döllenme olduktan 10 gün sonra hCG hormonu üretimi başlar. hCG hormonu alfa ve beta alt ünitelerinden oluşur. Alfa alt ünitesi bazı başka hormonlarda da aynen bulunabildiğinden test sonuçlarında hatalara neden olur. Bu nedenle beta alt ünitesine bakılması tercih edilir. Hormon, embriyonun rahime teması ile anne kan dolaşımında yükselmeye başlar. Anne kan dolaşımından idrarla atılan hormon, idrarda da saptanır.
hCG’nin saptanması için geçmiş yıllardan bu yana pek çok test yapılmıştır.
Biyolojik testler, 1970 öncesi uygulanırken günümüzde hiç uygulanmamaktadır ve ancak antik bir öneme sahiptir. Bilim çok hızlı gelişiyor.
Sayısal olmayan testler
İdrarda gebelik testleri bu esasa dayanmaktadır.
Kanda gebelik testi olarak bilinen testlerin ilk örneklerindendir. Yapılması uzun sürdüğünden günümüzde uygulanmamaktadır. hCG’nin yalnızca alfa alt ünitesine bakıldığı için genellikle yanlış sonuç vermez. Henüz ilişki üzerinden 10 gün geçmiş ve adet gecikmesi bile yaşanmamış olduğu halde hCG’deki çok küçük oynamaları bile saptayabilir.
Günümüzde kanda gebelik testi olarak bilinen ve hızlı ve güvenilir olarak uygulanan testlerdir.
The post Gebelik Testlerinin Tarihsel Gelişimi appeared first on İzmir Karşıyaka Kadın Doğum Merkezi.
]]>